Hesabım
    İki Şafak Arasında
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    İki Şafak Arasında

    Her ‘doğru’ karar ahlaki midir?

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Selman Nacar imzalı İki Şafak Arasında filmini Boğaziçi Film Festivali’nde izleyeli neredeyse iki seneye (Ekim 2021) yakın zaman geçmiş. Bu süreçte ulusal ve uluslararası pek çok festival gezen, kucağında evine ödüllerle dönen film, maalesef hiç vizyon yüzü göremeden, Ocak 2022 itibariyle festival filmlerine can suyu olan MUBİ’de seyircisiyle buluştu. Filmin MUBi platformundaki son bir haftasının şerefine bir de beyazperde.com gözünden son bir değerlendirmesini yapmak istedik.

    Nacar’ın senaryosunu da üstlendiği ve ilk uzun metraj filmi olan “İki Şafak Arasında” taşrada, bir Anadolu kentinde geçen ama ama alıştığımız üzere şehirden kaçan entelektüellerin değil de olduğu yerde yaşam mücadelesi veren, sıradan insanların günlük hayatlarını karşımıza getiren bir film. Kendisini adından belli eden haliyle zamansal olarak da iki şafak arasında, yani bir gün döngüsünde hikayesini anlatmayı başaran yapım, bu haliyle gayet derli toplu, akışını koruyarak, dağılmadan kendisini izlettiren bir film. 

    Yörenin tekstil sanayisi ile uğraşan, yerleşik ailelerinden birine mensup olan Kadir (Mücahit Koçak), bahsi geçen günün akşamında evlenmeyi planladığı kız arkadaşının ailesi ile tanışmak için yemeğe gidecektir; aileleri farklı katmanlardan gelse de birbirini seven iki genç oldukça heyecanlıdır. Bu noktada Selman Nacar, incelikle kurguladığı senaryoda sosyal farklılıkları seyircinin gözüne hafiften sokarak, bu durumun altını çizmekten geri durmuyor. Anlıyoruz ki Kadir hem sevdiği kızın ailesiyle kendi ailesi arasında bir köprü vazifesi görecek - eğer işler kafasında planladığı gibi giderse -, hem de aile mesleğinde ve fabrikada geçmiş ile gelecek arasında bir bağ kurmaya çalışacak. Fakat 24 saatlik bir olaylar serisini ele alan akışın henüz gündüz saatlerinde yaşanan talihsiz bir kaza, Kadir’in de hayata dair planlarını ve duruşunu sorgulatacaktır.  

    Babasının tekstil fabrikasında güvenlik önlemleri yeterince uygulanmadığından gerçekleşen iş kazasının ardından yaşananlar, ailenin aydınlık ve vicdanlı yüz olarak gördüğümüz Kadir’in iç hesaplaşmasına dönüşecek, Kadir şahit olduklarını sindirip, hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam edip etmemek arasındaki o ince çizgide kalacaktır. Evet, İki Şafak Arasında’da hiçbir şey olmadıysa da kesin bir şeyler oluyor. Güçlü Anadolu irfanı sağolsun aralarından bir can hastanede hayat mücadelesi verirken, fabrikanın vardiyası kısa bir ‘moladan’ sonra kaldığı yerden ve ‘mecburen’ çalışmaya devam edebiliyor; çünkü yetiştirilmesi gereken siparişler var, çarklar o kadar da uzun soluklu duramaz, olan oldu canım! Bunu yüksek sesle bağırmadan ama seyirciyi bu düzeyde rahatsız edecek şekilde yansıtan yönetmen, mevzunun kapitali öne alan boyutuna karşın, kazayı geçiren işçinin ailesini öyle bir konumlandırıyor ki, işte Kadir’in de vicdanı burada düğümleniyor.  

    Bu noktada sözü oyunculuklara devredecek olursak Kadir performansında Mücahit Koçak kelimenin tam anlamıyla tüm filmi sırtlayıp götürüyor. İşçi ailesinin yaşadığı dram onun perspektifinden ve vicdanından seyirciye aktarılırken, özellikle yakın zamanın yükselen kadın oyuncuları arasında yer alan Nezaket Erden’in canlandırdığı Serpil (kazayı geçiren işçinin eşi) karakteri dramatik örgünün yaslandığı, ikinci öne çıkan performans oluyor. 2021 Antalya Film Festivali’nde aldığı En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Altın Portakal’ı ile zaten bu roldeki başarısını taçlandıran Erden, Serpil gibi bir karakteri şapka çıkarılacak bir performans ile yorumluyor.  

    Teknik anlamda öykünün karanlık atmosferini destekleyen bir görüntü yönetimi ve renk paleti tercih eden Selman Nacar özellikle fabrikadaki ışığı ve gölgeleri çok iyi değerlendiriyor. Yer yer tempo düşse de filmin kurgusu da iki şafak arasında geçen ve derdi bunca ağır olan mevzuyu, merak duygusunu canlı tutmayı başararak aktarıyor.    

    Uzun lafın kısası seyrinden öte, sindirmesi zor bir film olan İki Şafak Arasında, son birkaç yıldır karşımıza çıkan aile dramları arasında pırıl pırıl parlayan bir iş (tıpkı dönemdaşı Çatlak gibi), MUBİ’de son haftasındayken, halen izlemediyseniz bol ödüllü bu yapıma tatilde mutlaka bir şans verin.  

    twitter.com/duygukocabayli

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top