Hesabım
    Masumlar
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Masumlar

    Zihinsel güç savaşı!

    Yazar: Banu Bozdemir

    İstanbul Film Festivali’nde izleyip pek beğendiğimiz The Innocents/Masumlar, 2014’te yönettiği Blind/Körlük ile İstanbul Film Festivali’nin büyük ödülü Altın Lale’yi kazanan, Dünyanın En Kötü İnsanı'ndan  Tekrar'a birçok filmin senaryosuna imza atan Eskil Vogt’un ikinci filmi. Daha çok paranormal ve özel güçlerin etkisinde kalan insanların filmlerini çeken, senaryolar yazan Vogt, bu kez çocukların dünyasında yaşanan gizemli olayların peşinden sürüklüyor izleyici.

    Çocuk dünyasını her şekliyle ele almaya çalışan film için söylenecek en açıklayıcı şey; çocukların birbirlerinin en iyi ve kötü özelliklerini etkileme ve güçlendirme şeklini vurguluyor, çocuklar arasında yaşanan zihinsel bir güç savaşını anlatıyor.

    Aslında hikaye çok normal başlıyor. Kahramanımız İda, otizmli ablası Anna ve anne babasıyla birlikte ormanın kenarındaki yüksek bir apartmana taşınır. Bir yaz hikayesi, bir büyüme filmi olsa her şey daha kolay olacakken büyük dairelerin arasındaki ortak alanda küçük bir kolonik yaşam mücadelesi başlar! Büyüklerin asla fark etmediği, çocukların kendi arasında deneysel, kimi zaman mucizevi ve acımasız bir güç savaşı yaşanır.

    İda, Anna ve vitiligolu Aisha, daha güçlü ve agresif olan Ben’e karşı bir güç oluşturmak zorunda kalırlar, çünkü Ben, telekinezi yeteneğini denetimsiz ve tehdit edici bir güç olarak kullanmaya başlar, hayvanlara işkence eder! İda ablasının acı duygusunun keşfinde ve ailesinin ona ilgisinin bıkkınlığında onu çimdiklemek, ayakkabısına cam parçaları koymak gibi eylemler yapar ama Ben’in yaptıkları çok fazladır!

    Bu arkadaşlık keşfinden sonra Anna kendini daha iyi ifade edebilir hale gelir, bunun altında fiziksel ya da psikolojik sorunlu çocuk sendromu yatıyor. Kendisi gibi hissedenlerin dünyasında açığa çıkan birtakım yetenekler. Çocukları da coğrafya olarak bölüştürüyor Vogt. Burada nasıl bir okuma yapmalıyız bilemedim ama Asyalı Aisha, siyahi Ben ve Norveçli kardeşler! Ben’in siyahi olarak kötücül seçilmesi kafamızda birtakım ırkçı bakış açısı oluşturmalı mı onu da bilemedim!

    Bir nevi Chronicle etkisi de yaratan film, kahramanlarının çocuk olmasıyla daha savruk ilerliyor. Bir de orada doğaüstü güç kazanmaları için bir etki oluyordu, burada çocukların herhangi etkiye maruz kaldıklarına dair bir ipucu yok. Hatta Ben İda’ya ormanın ücra köşesinde dokunmadan sapan ve daha birçok şey yapabildiğini gösteriyor, burada çocukların dünyasında korkudan ve tehlikeden çok eğlenceyi amaçladığını gösteriyor Vogt. İda ve Ben arasında işbirliği gibi gelişen bu yetenek sunumu başta sadece Anna için tehlike gibi duruyor ama sonrasında herkesi tehdit eder hale gelebiliyor. Gücü iyi ya da kötüye kullanma eğiliminde Vogt kararsız gibi davransa da karanlık tarafı seçiyor. Bu da filmi gerilim atmosferine taşımayı başarıyor. Yönetmenin Ari Aster tarzı doğal ışıkla bizi doğanın doğal gizemine çektiğini söylemek mümkün. Oysa binalardan yansıyan daha çiğ bir ışık. Yönetmen ikisini de bize sunarak çocukların ileride yaşayacağı denge sorununu ve yaklaşmakta olan tehlikeyi sunuyor adeta! Öyle de oluyor.

    Filmin finaline gelince gitarın tellerine daha da kuvvetli basıyor yönetmen. Görsel olarak etkili, ses tasarımının zirve yaptığı, her detayın korkutan bir netlikte kulağımızda çınladığı bir karşı karşıya geliş anı sunuyor. Adeta bunu destansı bir tonda yapıyor ki etkisi de o denli olsun. Çocuklar arasındaki her türlü detay ortaya dökülüyor, farkları, aynılıkları görsel efektlerin de yardımıyla seyirciyi zirve bir ana taşıyor diyebiliriz. O yüzden bu filmi sevdik, iyiyle kötünün çatışmasını, çocukların birbirine dokunmadan, telekinetik, telepatik, içgüdüsel ve kendi içlerinde biriken küçük tortularla dışarıya taşırmasını, diğer insanların üzerine sıçratmasını. İda’ya gelince farklı bulsa da zaman zaman ezdiği ablasının gücüne sığınıyor, diğerleri için ise güvenli sular çekiliyor. Masumiyetin çocuk dilinde anlatıldığı epik bir var olma hikayesi izlediğimizi söyleyebilirim. Ve Vogt bunu gayet iyi yönetiyor.

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top