Senaryosunu da, Jack Thorne ile birlikte yazan Sally El Hosaini'nin yönetmen koltuğunda oturduğu "The Swimmers"; ABD'nin liderliğini üstlendiği emperyalist "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)" ve "Arap Baharı" kapsamındaki, mevzuya "maşa" olarak eklemlenen bölge ülkelerinin de desteklediği, dünyanın dört bir yanından para ödenerek Suriye'ye yığılan tekfirci terör örgütü üyesi, eğitilip donatılmış silahlı çetelerin yol açtıkları can güvenliği sorunları gerekçesiyle kendi ülkelerinden kaçmak zorunda bırakılan Suriyeli Mardini ailesinin gerçek yaşam öykülerinden uyarlanan, biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz; çekimleri Belçika, İngiltere ve Türkiye'de yapılmış olan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- 2011, Şam'daki Darayya banliyösü, Suriye -
Halka açık bir havuzda, hem eğlenen hem de nefes tutma yarışması da yapan Yusra (Nathalie Issa) ve Sara Mardini (Manal Issa) kardeşleri evde; Yusra için hazırlanmış olan, sürpriz bir doğum günü partisi beklemektedir...
Anneleri Mervat (Kinda Alloush) ve kızlarının yüzme antrenörü de olan babaları Ezzat Mardini (Ali Suliman) tarafından organize edilen partideki davetli eş dost herkes, yiyip içip oynayarak eğlenirlerken; bir odaya çekilen Sara, Suriye'de başlatılan Beşar Esad karşıtı sokak eylemlerinin, youtube videolarını izlemektedir...
***
Annesinin ısrarıyla Sara'da katılınca partiye, kızlarının yüzmedeki başarıları hakkında babaları açıklamalar yapar...
Şöyle ki, iki hafta önceki ulusal şampiyona ön elemelerinde, disiplinli, güçlü ve sebatkar Yusra; kelebek yüzme kategorisinde kendi rekorunu kırarken, babası kadar inatçı ve lider ruhlu olan Sara'da kendi turunu kazanmıştır...
Kızların en küçüğü Shahed (Tuleen Alkhatib) ise, babasının canıdır ve aynı Ezzat; üç kızı birden, olimpiyatlarda yüzen tarihteki ilk baba olacağına inanmaktadır...
***
- 2015, Dört Yıl Sonra -
Bir diskotekte kız kardeşi Yusra ve arkadaşları Hala (Shahd Tinawi) ile birlikte çılgınca eğlenmekte olan Sara; müzikleri çalan DJ'lerden (diskjokeylerden) birinin, kuzeni Nizar (Ahmed Malek) olduğunu fark ederek yanına gider ve kendileri için dans edebilecekleri bir parça çalmasını ister...
Üstelik de, ülkedeki silahlı çatışmaların tüm hızıyla sürmekte olduğu bir atmosferde...
Gecenin devamında, Nizar ile beraber nargilenin de tüttürüldüğü bir kahvehaneye de giden kızlardan Yusra, sabah saat altı da antrenmanı olması sebebiyle eve gitmek istediğini söylediğinde; ortada adına yarışılacak bir ülkenin kalmadığını ifade edecektir Sara...
Bu arada, Razan Haddad adındaki bir arkadaşlarının; bombalı bir saldırıda öldürüldüğünü de facebook'tan öğrenecek ve Sara'nın eğlenmeyi sürdürmekteki tüm ısrarlarına karşın, gecenin bir yarısı evlerine döneceklerdir...
***
Sabah antrenmanı sonrasında, facebook'taki sörflerini sürdürmekte olan Sara sayesinde bu kez de; daha bir gün önce beraber oldukları Hala'nın, Hanover Almanya'ya geçtiği bilgisine ulaşacaklardır...
***
Derken...
Şehir içi ulaşım esnasında, kimlik kontrolü için durdurulan otobüsün içindekilerden Sara; kontrolü gerçekleştiren askerlerden birine, alaycı bir bir ifadeyle gülümseyince, kız kardeşlerin her ikisi de, sanki erkekmişlercesine bir üst aramasından geçirilerek resmen aşağılanırlar...
Şans dedikleri şey tam da bu olmalı...
Çünkü olay daha da büyümeden, rejim askerlerine yönelik bir keskin nişancı ateşi başlar da; canlarının derdine düşen askerlerin aşağıya indikleri otobüs, kaldığı yerden yoluna devam eder...
***
O gün otobüste yaşadıkları, Razan Haddad'ın ölümü ve son olarak Hala'nın Almanya'ya giderek ailesini de yanına aldırtmaya çalışması; Sara'yı da harekete geçirmiş ve şimdi babasından, kendisi ile Yusra için Almanya'ya "yürüyerek" gidiş izni istemektedir...
Ardından da aynen Hala gibi, ailenin geri kalanını aldıracaklardır Almanya'ya...
Ancak babası Ezzat, şiddetle karşı çıkacaktır bu talebe...
***
Ertesi sabah...
Yusra'nın yarışmacılardan biri olduğu, diğer aile fertlerinin tamamının da seyirci olarak hazır bulundukları yarışma esnasında; rejim muhaliflerince atılan bombalardan bir kısmı doğrudan, içinde bulundukları yüzme havuzuna isabet eder...
Hatta onlardan bir tanesi; paniğe kapılarak kendini dışarıya atamayan Yusra'nın da içinde olduğu havuza düşse de, tesadüfen patlamaz...
Ancak bu saldırıda, ne yazık ki; spor tesisinin futbol sahasındaki iki kişi, hayatını kaybetmiştir...
***
İşte gözlerinin önünde yaşanan bu olaya ilaveten...
Bu kez Yusra'nın da Sara kadar güçlü bir biçimde bastırması ve amca kızlarının kendisini ikna ettiği Nizar'ın da kendilerine refakat edecek olması nedeniyle yumuşayan Ezzat; bir yerlerden borç aldığı on bin Avro'yu vererek, kızlarının mülteci olarak Almanya'ya sığınmalarına rıza gösterir...
Ülkelerinde kazandıkları madalyalarını da yanlarına alan Yusra ile Sara'nın hedeflerindeki ilk ülke, Beyrut üzerinden uçak ile turistik bir vizeyle gidecekleri Türkiye olacaktır...
Sonrasında da, bir insan kaçakçısının aracılığıyla Bulgaristan ve ver elini Almanya...
Elbette söz konusu bu yolculuk, yukarıdaki cümledeki kadar kolay olmayacaktır...
Dakika 28...
Türkiye sokaklarında sıklıkla görmeye alıştığımız, kırsal kökenli Suriyeli sığınmacı tiplemelerinden oldukça farklı bir profil ve yaşam tarzı sergileyen Mardini ailesinin geleceğinin şekillendiği filmin geriye kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Avrupa'ya göçmenin zorluklarının anlatıldığı, heyecan dozunun son derece yüksek olduğu106 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,