Senaryosunu da, hikâyedekine paralel olarak 2009 yılında kendi ailesinin birkaç ferdinin rahatsızlık geçirdiği bir dönemden esinlenerek yazmasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çeken ve çektiği bu film sayesinde de, İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde "Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü"ne layık görülen Çağıl Bocut'un oturmakta olduğu "Sardunya"; son derece sade ama bir o kadar da çarpıcı, bir aile draması olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz...
Kendisiyle yapılan bir söyleşide (***), Çağıl Bocut'un "görsel dünyasını":
"Dediğiniz gibi ev, film içerisinde büyük bir yer tutuyor. Bu nedenle evin Defne için ifade ettikleri üzerine yoğunlaştık ve görsel tercihlerimizi ona göre oluşturduk. Evi, ilk olarak Defne’nin yabancı olduğu, sonra yavaş yavaş içerisine çekildiği, en sonda da hapishanesine dönüştüğü bir yer olarak planladık. Buna bağlı olarak filmin görüntü yönetmeni ve yakın arkadaşım Orçun Özkılınç ile görsel dili inşa etmeye çalıştık. Bu mesafeli ve köşeli aileyi anlatmak için daha simetrik ve sabit planları tercih ettik. Film boyunca geniş planlardan gitgide Defne’yi odağına alan bir kamera dili kullanıyoruz. Bunda da dediğiniz gibi Urla’nın güzel doğasından karakterin iç dünyasına uzanan bir yolculuk hissi yaratmayı hedefledik."
Biçiminde tanımladığı bu MUBI platformu filmine, biraz daha yakından bakalım...
***
Otomobildeki sürüş eğitmeni (Mehmet Tolga Girgin) ve gözetmenler (Murat Çelik ve Şahin Yılmaz) nezaretinde, ehliyet sınavına girmekte olan direksiyondaki (ilk uzun metrajlı sinema filminde oynuyor olmasına rağmen, bu filmdeki performansıyla İstanbul Uluslararası Film Festivali'nin Ulusal Bölümü'nde "En İyi Kadın Oyuncu" Ödülünü kazanan İlayda Elif Elhih'in canlandırdığı) Defne'nin telefonu ısrarla çaldırılmaktadır...
Eğitmenin uyarısıyla aracı sağa çekerek telefonuna baktığında...
Kendisini arayan İzmir'deki halası Nur'dur (Zeyno Eracar)...
Ve...
Üniversite öğrencisi olarak İstanbul'da yaşamakta olan Defne'yi; babası Nadir felç geçirerek hastaneye kaldırıldığı için, acilen İzmir'e çağırmaktadır...
***
İstanbul'dan uçakla İzmir'e geçip eve vardığında Defne'yi, kız kardeşi Yasemin (İrem Taşdemir Akcan) ile evdeki yardımcı kadın Mari (Evren Duyal) karşılarlar...
***
Ertesi sabah...
Defne ile Bülent (Cemalettin Çekmece), aslen kendisi de bir doktor olan Nadir'i hastaneden çıkartarak eve götürürler...
Bu arada...
Akşam yemeği esnasındaki, Nadir ile ablası Nur arasındaki masa başı sohbetinden; sürekli canının yanıyor olmasından dem vuran Nur'un da, ülser tedavisi görmekte olduğunu anlıyor gibi olsak da...
***
Halbuki...
Hastalığı kendisinden gizlenen Nur, aslında vücudunun tamamını sarmış olan kanserden mustariptir ve Nadir durumun; Defne'nin tüm karşı koymalarına rağmen, bu şekilde sürdürülmesinde de ısrarcıdır...
Zira...
Öbür türlü bir vaziyet de, en fazla iki aylık bir ömrü kalmış olan ablasının ziyadesiyle mutsuz olacağını düşünmektedir...
***
Neyse...
Her ne kadar babası, araç kullanmasını beğenmiyor ve kendisine, bu hususta laf atıyor olsa da Defne; egzersizleri için babasını, sabahları spor salonuna taşımaya da başlamıştır...
İlk günkü dönüşlerinde de...
Halası için, bağlı oldukları Urla 8 Nolu Aile Sağlık Merkezi önünde durulup; Dr. Ayhan'a (Ahmet Özer) reçete yazdırılmış olmasına karşın, Defne ilaçları almayı unutunca ve üstelik de reçeteyi kaybedince...
Yataktan çıkamayan halasının ağrılarının şiddetlenmesi sonrasında, gecenin bir saatinde apar topar kendini sokağa atan Defne; telefon ettiği Gizem'e (Ahsen Eroğlu) eczanesini açtırarak, sadece kırmızı reçeteyle satılabilen morfin haplarından bir kutusunu satın alır...
Ki...
Kendisine...
Annesinin yaşıyor, babasının da sağlıklı olduğu mutluluk dolu günleri anımsatması sebebiyle; çocukluk arkadaşı Gizem'in, Defne'nin sıklıkla görüşüp konuştuğu insanlardan biri olmadığını da belirtmiş olalım...
***
Derken...
Defne ile halası, bahçeye çıkıp konuşurlarken; konu dönüp dolaşıp, "Sardunya" meselesine gelir...
Fakat...
"Spoiler" vererek filmi henüz izlememiş olanların, ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz, anlatımı burada noktalıyoruz...
Çünkü...
Büsbütün şekil ve tarz değiştirecek olan filmin, neredeyse yeni başlıyor olduğunu dahi söyleyebiliriz...
Dakika 26...
Defne'nin gerilim dolu günler yaşayacağı, bir polisiyeye dönüşen filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; baba ile kızı arasındaki iç çatışmanın da gitgide derinleşeceği, 56 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Alıntı yaptığımız, Ekrem Buğra Büte tarafından gerçekleştirilen "Çağıl Bocut ile Sardunya Üzerine Söyleşi: Yoğun Hislerin Telaffuzu" isimli söyleşi (***), 16 Şubat 2022 tarihinde Altyazi.net'de yayınlanmıştır...