10 üzerinden 10
David Fincher 1962’de Denver’da doğdu.1981 – 1983 yıllları arasında Industrial Light and Magic’da çalıştı. Sonra reklam ve video klip çekimlerine başladı.1986 da Propaganda Film’in kuruluşuna katıldı. Nike, Coca-Cola, Budweiser, Heinekin, Pepsi, Levi's, Converse, AT & T, ve Chanel firmaları için reklam filmleri; Madonna, Sting, The Rolling Stones, Michael Jackson, Aerosmith, George Michael, Iggy Pop, The Wallflowers, Billy Idol, Steve Winwood gibi birçok ünlü için video klipler çekti.
Sinema kariyerine Alien 3 (1992) ile başladı, Alien serisinin içinde en iyisi olmasa bile farklı bir yönetmen olduğunun sinyallerini verdi. Kapalı ve karanlık koridorlar içinde nefeslerimizi kesti. İkinci filmi Se7en (1995) ile büyük çıkışını gerçekleştirdi. Brad Pitt ve Morgan Freeman ile 7 ölümcül günah, ustaca planlanmış 7 cinayetle karanlık dünyasının kapısını araladı. The Game (1997) ile insan ruhunun derinliklerine doğru yol almaya devam etti ancak bu filmi onun filmleri arasında en iyimseri olarak kaldı. Fight Club (1999) en çok ses getiren filmi oldu. Hatta bir fenomen haline geldi. Filmin felsefesi üzerine çok yazıldı, çok konuşuldu. Panic Room (2002) yine çok büyük sükse yaptı ve psikolojik gerilim filmler arasına bir klasik olarak ekledi.2004 yılında yönetmeni Mission: Impossible 3 ile izleyeceğiz.
Sinema kariyerine devam filmleri ile başladı. Bu çok makul bir başlangıçtı. Neden peki Görevimiz Tehlike serisinin üçüncü bölümünü çekiyor bunu bir durup düşünmek gerek. Bütün filmlerine baktığımızda ortak bir çok yön bulabiliyoruz: ayrıntılı karakter analizleri, bu kişilikler içinde karanlık yönlerin ortaya çıkartılması, suç ve suçlu öğesinin irdelenmesi. Görevimiz Tehlike de bu eksene oturan bir film olduğuna göre David Fincher’ın elinde şekillenecek bu film, serinin diğerlerinden çok farklı olacağı anlaşılıyor.
Filmin yazarı David Koepp aynı zamanda filmin yapımcılarından. Toy Soldiers (1991) , Death Becomes Her (1992) , Jurassic Park (1993) , Carlito's Way (1993) , Mission: Impossible (1996) , The Lost World: The Jurassic Park (1997) , Snake Eyes (1998) ve yakın zamanda izleyeceğimiz Spider-Man (2002) gibi birçok önemli filmde kalemini konuşturmuş.
Jodie Foster’ı en son 1999 yılında Anna and the King’de izlemiştik. Bu yıl iki filmle sinema seyircisi ile buluşuyor: The Dangerous Lives of Altar Boys ile Panic Room. İki oscar ödüllü Jodie Foster 1994 yılında kendi yapım şirketi Egg Pictures’ı kurmuş ve Nell’i bu kanalla gerçekleştirmişti.
Panic Room birkaç saat içinde geçen bir film. Milyoner kocasından yeni boşanmış Meg ve on bir yaşındaki kızı Sarah ile yeni bir yaşama başlamak üzere şehir merkezinde ayrı bir eve taşınmaya karar vermiştir. Evi seçerken eski eşinin evinin yakınlarında bir yerde olmasına özen göstermiştir. Bunda Sarah’ın hastalığının önemli bir rolü vardır. Evi gezdiren emlakçı ev hakkında bilgiler verirken eski ev sahibinin bir milyoner olduğunu, ölmeden önce servetinin bir kısmının bulunamadığının altını çizer. Adam, soygunculara karşı evinde bir Panik Odası yaptırmıştır. Kendi havalandırması, çelikle güçlendirilmiş kalın beton duvarları, kamera sistemleri, dahili anons sitemi, akülerle desteklenmiş elektrik sistemi, çelik bir kapısı bulunan bir güvenli bölge.
Klostrofobisi olan Meg bu odadan pek hoşlanmamıştır. Ancak eve taşındıkları günün gecesinde eve başka hesaplar içinde olan iki kişi gelir. Amaçları eski ev sahibine ait olan değerli eşyaları bulmaktır. Aradıkları da Panik Odası’nın içindedir.
Soyguncular iki kişi geliyorlar eve. Eski ev sahibinin torunu ve Panik Odası’nın tasarımcısı. Torun paraya sahip olabilmek için tasarımcıyı bu iş için ikna ediyor. Tasarımcı karısıyla olan nafaka problemleri için paraya ihtiyacı var. Aksiliklere karşı bu işi kolayca halledebilmek için torun bir de bir adam tutuyor. Bu kişinin varlığı bütün işleri iyice birbirine karıştırıyor.
Konu oldukça basit, mekan 3 katlı bir bina ve gece. İşte David Fincher’ın mahareti bundan sonra başlıyor. Hem karakterlerin film boyunca açımlanan özellikleri hem heyecan ve gerilim dozunun giderek tırmanması, hem de görsel ziyafeti ile.
Görsel ziyafet ile kastım inanılmaz bilgisayar animasyonları. Evin 3 katı arasında duvar, kapı vb. dinlemeden tek plan olarak dolaşmak, kameranın size tanıdığı özgürlük nefesleri kesiyor. Zamanlamalar ve mesafe duygusu çok gerçekçi.
Acaba soyguncular hangi kattayken odadan çıkıp, dışarıdan bir şey alıp dönebilirsiniz? (güvenlik kameraları sayesinde bunu bilebiliyorsunuz)
Evinizde üç soyguncu varken buna cesaret edebilir misiniz?
Peki ya roller değişirse? Soyguncular kızınızla Panik Odası’nda ve siz dışarıda silahlıyken ne kadar serin kanlı olabilirsiniz?
Filmden çıktığınızda bir süredir nefes almadığınızı fark ediyor ve derin bir soluklanıyorsunuz. Sarah rolündeki Kristen Stewart 1990 doğumlu. Henüz 12 yaşında ama onu başka filmlerde sıkça göreceğimiz kesin. Forest Whitaker, Burnham rolü ile oldukça farklı bir tipleme çizmeyi başarmış. Her ne kadar genelde canlandırdığı karakterlere benzer bir tiplemede olsa Panik Odası’nda çok daha etkileyici bir kompozisyon çizmiş.
Filmin internet sitesi ise oldukça zayıf. Sadece tanıtım, kısa bilgi ve fotoğraflardan oluşan bir yapı kurulmuş.
Bu arada eklemeden edemeyeceğim. Filmlerin giriş yazıları genellikle geçiştirilir. Bazı filmlerde ise bir sanat eserine dönüşür. Panic Room bunu başarmış filmlerden biri. İzlediğinizde hak vereceğinizi düşünüyorum.
Panik Odası son dönem sinemasındaki en saygın çalışmalardan biri. Şiddetin kol, bacak kopmalarına döndüğü bir süreçte son derece yalın ve abartılmamış ama gerilim dozu yüksek bir film olarak karşımıza çıktı. Filmi izlemenizi bir David Fincher hayranı olarak öneriyorum.