En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
obra
33 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
4 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
Film hakikaten şizofrenik bir yapıda ve bunu rollerini mükemmel oynayan 3 müthiş oyuncu ile güzel olmuş bir yapım.Her ne kadar bir çok izleyene sıkıcı gelmiş olsada bence oyuncuların müthiş katkısıyla seyredilmesi gereken kalitedeiyi bir film..
filmi 2 kez izledim ikincisinde daha fazla etkilediğimi söyleyebiliriö. filmin ağır olduğu kanısında değilim ne de olsa otomatizm başlı başına kafa yoran bir teknik, filmse sahnelere yüklenmiş içsel hezeyanlara bölünmüş. aslında bir tür arayış sözkonusu olan kadınların yaşadıkları woolf'un onları sorgulatması ki (dolaylı ya da doğrudan). sahneler ve kurgu güzel olmakla birlikte filmin tek olumsuz yönü zaten sürealizme de dahil olan wirginia woolfun dönemi ve eserlerinin fazla egosantrik oluşu ve bunun filme bu şekilde yansıyışı.
harika bir film.holywood'un üç usta aktristini bir araya getiren farklı bir film.özellikle nicole kidman'ın en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandığı bu performansı görülmeye değer.
bence başarılı bir film.yönetim + oyunculuklar harika.ilginç bir konu.ortaya çıkan eser güzel.ve filmin sonu süper..en çok yönetmenden ve nicole kidmanın oyunculuğundan etkilendim.izlenmesi gerek.
virginia woolf ve diğer iki karakter bende derin bir etki yaratmamış olacakki the hours'u izledikten sorna nicole kidman'a gelecek olan oscar dışında hiçbir şey düşünmedim-ki gelmişti zaten-.yani ne desem boş.müptelası olmadığım bir film.ama bir bakılması gerek.en azından bir film içerisinde "bu kadının nicole kidman olduğundan emin misin?" sorusunu 100 kere sormak için.
Virginia Woolf'un, insanın içini darmadağın eden kalemi, Michael Cunningham'in rötuşlarıyla kendi hayatına değmeye başlayınca ortaya tam bir şaheser çıkmış. Bir edebiyat eseri olarak yeterli ağırlığa sahip olan "Saatler" sinemanın büyüsünü de arkasına alınca iyice şahlanmış. Nicole Kidman'ın Nicole Kidman'ı aşarak, kendisinden çok uzak bir kıyıda canlandırdığı Virginia Woolf'un o eli cebinde çaresizliği, her şeye rağmen zekasının ışıltısıyla sarmalanınca Nicole Kidman'a bir kez daha hayran kalmamak mümkün olmuyor. Ama çok güçlü oyunculukların sergilendiği bu resmi geçit kıvamındaki filmde benim asıl favorim ve her zaman olduğu gibi Julianne Moore. Ben son sahnedeki halini inanın yüz ifadelerinden değil hareketlerinden tanıdım. Belki buna dikkatsizlik ya da direkt gerzeklik diyeceksiniz ama öyle işte. O hareketlerdeki tutarlılık öyle sağlam ki "Ama bu kadın aynı" diye kekelerken dikkatle bir baktım ki gerçekten o. Böyle bir oyunculuk gücüne kolay rastlanmıyor ve ayakta alkışlanmayı da sonuna kadar hak ediyor bence.. Meryl Streep'e gelince. Valla kusura bakmayın ama O'nun hakkında yorum yapmaya benim genlerim müsaade etmez. Çarpılırım vallahi.
Bencede çok etkileyici ve sarsıcı bi yapıt ama şimdiden söyleyeyim bu film herkeze göre kesinlikle değil çünkü filmin ağır giden havasından sıklan olarbilir şahsen ben sıkılmadım ama şimdiden diyeyim Nicole Kidamn'ın oyunculuğu Kusursuz ve filmde çok güzel olunca...!!!9/10!u hakeden bi başyapıt
bu film anlayanlar için güzel şeyler ifade eden bir film aslında.öncelikle oyunculukları son derece inandırıcı ve gerçekçi.nicole kidman tanınmayacak bir halde,diğer kadın oyuncular da başarılı oyunculuk performansı göstermişler.filmin çok duygusal sahneleri de vardı.özellikle bayan woolf karakterini oynayan nicola kidman'ın kocasına yazdığı mektup ve sonrasında intihar etmesi.tren istasyonunda eşine söyledikleri...bir de hamile kadın otel odasında yatarken suların yükselmesi gibi bir hayal sahnesi.bunlar filmin dikkat çeken unsurlarından.zaten filmin içinde farklı zaman dilimlerinde yaşayan bu 3 kadının ortak özellikleri göze çarpıyor.3'ünün de eşcinsel eğilimler içinde olmaları.3'ünün de bir terk ediş veya terk ediliş travmaları yaşamaları.aslında dikkatle izlediğinde insana çok şey ifade edebilecek dramatik bir yapım...
İşte bu harika filmde, senaryo ve oyuncu kalitesinin zirvesinde olan bir film. İzlenmeye doyulmayan bir film bence. Çok etkileyici, duygular, düşündürücü.. Fim bütünüyle bir harika..
Birkaç yıl önce,bir dergide Virginia Woolf hakkında bir yazı okumuştum.O zamanlar bu yazarı pek iyi tanımıyordum,birkaç kez adını duymuşluğum vardı.Yazıyı okuduğum dönemde "Saatler" adlı film gösterime girecekti.O yüzden hazırlanmış,bilgilendirici bir yazıydı.Bilinç akışı denilen kavramdan bahsediliyordu,hani Virginia'nın bulduğu şu kavram.Basitçe açıklamak gerekirse;iki kişi konuşuyor.Bu konuşmayı yönlendiren bir üçüncü kişi varmışcasına bu da bilinç akışının ta kendisi oluyor.Tıpkı bir karakter özelliği gibi.Bu filmde de bu var.Bu film Virginia Woolf'un Mrs.Dalloway adlı kitabından uyarlanıyor.Mrs.Dalloway'i tekrar uyarlayan pulitzer ve birkaç ödülü bu eseri,Saatler ile kazanmış yazar Michael Cunningham kaleme almış.İlk olarak gelmek istediğim nokta, dolaylı yolla Michael Cunningham'ın romanı.Yazar Virginia'dan farklı olarak bir de Clarissa karakterine farklı bir boyut katıyor,üstelik bu karakteri 2002 yılına taşıyarak.Gelgelelim filme... Film dediğim gibi Cunningham kitabından uyarlanmış.Kitabı okudum.Kitaptaki karakterler arası bağ çok bilinçlice kurgulanmış.Victoria dönemindeki karakterimiz Mrs.Woolf(Nicole Kidman),1930 lardaki Laura Brown(Julianne Moore) ve 2002 yılındaki Clarissa Vaughan ya da Mrs.Dalloway(Meryl Streep) arasındaki zamansal paslaşmalar gerçekten profesyonelce.Film bölümlere ayrılmış.Üç farklı renkte kartonu eşit parçalar olarak böldüğünüzü düşünün ve biraraya getirin.Sonra oluşan bu ortak zemin üzerine bir şekil çizin ve üçünü ayırın.Üçünün oluşturduğu bir denge ve birbirlerinden ayrıldıklarında tanımsız, birlikteler iken anlamlı bir şekil söz konusu olan.Filmin yaptığı da bu.Üç farklı zaman ve üçe bölünmüş bir film.Üçü birbirine bağımlı ilerliyor.Hepsinin bağlayıcısı biraz daha baskın olan ,kurgunun etrafında birkaç kez daha dolandığı Virginia karakteri.Birde filmin final kısmını ikiye ayırın.Birini başına koyun ki biraz ip ucu versin.Diğer kısmı ise gelindiğinde ise artık film çözülmüş olsun.Alın size kabaca filmin kurgusu...Filmi kabaca böyle özetleyelim.Fakat bunu yaparken Virginia'yı oynayan Nicole'un seyirciyi daha filmin ilk açılışından itibaren o trajik sona sürükleyen,böylesine bir kadının acısına bürünüp bizlerin bir kez daha sevgisini kazanan oyunculuğunu atlamayalım...Ya da Philip Glass'ın yaptığı şeyden çok emin notalarından çıkan ezgisini bir yandan kulağımızdan eksik etmeyelim...En iyisimi biz Meryl Streep'in artık sizleri şaşırtmayan,yine mükemmel oyunculuğunu,Moore'un adeta yaşadığı, depresif Mrs.Brown karakterini bir yana bırakıp,noktamı koymadan Virginia Woolf a son bir kez bakalım.Bu kadını,kitaplarını anlamak kolay değil.Fakat biraz da olsa bu kadını anlamak isterseniz filme bir göz atın, pişman da olmayacaksınız derim.7.8/10.İyi Seyirler.....
Filmi izlerken farkettim ki aynı sahneleri daha önce de görmüştüm.. Daha önce de bu filmi izlemek üzere tv'nin karşısına geçmiştim, ama sıkılıp yarıda bırakmıştım. Bu sefer sonuna kadar izledim. Evet, biraz sıkıyor izlerken çünkü akıcı değil, ancak akıcı olmaması filmi bir bulmacaya çevirmek ve bu sayede izleyicinin konuyu anlamaya çalışarak filmden daha çok zevk almasını sağlamak için olabilir. Fakat, filmin sonuna geldiğinizde bulmacanın çok da büyük bir bulmaca olmadığını farkediyorsunuz. Yine de izlenilesi bir film, mutsuzluğu en iyi şekilde anlatıyor. Depresyonda olanlara tavsiye edilmez. (7/10)
Ne kadar büyük bir umutla izlemeye başladığım bir filmdi.... Fakat ne yazık ki tam beklediğimi alamadım.Oyuncuların herbiri işinin hakkını vermiş.Konuda ise altı dolu olmayan noktalar gördüm.Ama yine de,kesinlikle izlenesi bir film olduğunu düşünüyorum.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.