Hesabım
    Kutup Ekspresi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Kutup Ekspresi

    Öcüüü!

    Yazar: Ertan Tunç

    Ne olursa olsun masallar yaşamalı ve yaşatılmalıdır. Bir masal belli bir dini, belli bir kültürü, belli bir ırkı veya belli bir coğrafyayı simgeleyebilir ama bir masal yapay ve içi boşsa, çağlar ötesinden gelmemişse ve dahası düpedüz tüketimi körüklemek için canlı tutulmaya çalışılıyorsa ona da dur demek icap eder.

    Şimdilik Zemeckis-Hanks işbirliğinin en zayıf halkası olan Kutup Ekspresi, arkasındaki büyük bir teknik devrimi zayıf bir yılbaşı hikayesine kurban eden bir masal girişimi olarak nitelendirilebilir. Tamamen klişelerden oluşan hikayede uçup giden biletin yolculuğu ve sarp bir yamacın aşıldığı sahne hariç hemen hemen hiç heyecan verici bir sekans yok. Gişede çocukları hedefleyen, yeni bir yılın öncesinde gösterime giren, popüler bir çocuk kitabından uyarlanan ve Amerika'nın en sevilen oyuncularından biri ile en saygı duyulan yönetmenlerinden birini bünyesinde barındıran Kutup Ekspresi, dinlemekten artık bıktığımız Noel Baba hikayesini cilalayıp yeniden sunarak bu masalı canlı tutmaya çalışıyor.

    Ve başarıyor da... Asıl tehlikeli olan da bu sanırım. Çeyrek milyar doları aşan gişe geliriyle şüphesiz başarılı bir yapım sayılması gereken filmin aslında hiç de iyi bir film olmadığını düşünmek/bilmek bir eleştirmeni üzüyor. Oyuncaklar, kuklalar, oyun kartları, anahtarlık, saat, fast-food eşantiyonları derken çocukların ilgisini çeken dolayısıyla da sinemaya hem çocukları hem de ebeveynlerini götüren filmler artık can sıkmaya başladı, hele sinema gelirlerinin bir pasta olduğu ve aynı yerden tanıtım gücü zayıf kaliteli filmlerin de beslenmeye çalıştığı düşünülürse.

    Oldukça zayıf bir senaryoya (ne idüğü belirsiz karakterler, muallakta kalmış noktalar, unutulan karakterler, nereden çıktığı belli olmayan tipler vb. ) sahip olan filmin iyi yönlerine gelince: Kutup Ekspresinin müzikleri gayet güzel, eğlenceli ve sürükleyici. Silvestri'nin müzikleri ve Noel şarkıları filme cuk oturmuş (kahraman çocuğun bir ismi olmamasını, daha doğrusu isminin hiç geçmemesini de çok zekice bulduğumu söylemeliyim). Filmin en büyük artısı ise hiç kuşkusuz 3D IMAX adı verilen animasyon tekniği. Performans yakalama (performance capture) adı verilen bu teknik ile gerçek oyuncuların jest ve mimikleri tamamen animasyon karaktere yansıtılıyor ve çizgi karakterleri insanlar oynuyor.

    Altı farklı karakteri oynayan Tom Hanks'ın yanı sıra diğer tüm animasyonlar da birer insan tarafından canlandırılıyor ve böylece Kutup Ekspresi baştan sona 3-D IMAX karakterleri içeren ilk film olarak sinema tarihine geçiyor. Bu yüzden filmin yapımcıları, Akademi'nin filmi animasyon dalında yarıştırmaması/aday göstermemesi için yoğun çaba harcamışlar. Daha önce de aynı teknik Yüzüklerin Efendisi'ndeki Gollum karakterini yaratmakta kullanılmış, fevkalade başarılı olmuş ve bir grup Amerikalı da Gollum'un en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar'ına aday gösterilmemesini protesto etmek için yürüyüş yapmıştı. Bu filmlerdeki IMAX 3D karakterlerinin ulaştığı başarı hesaba katılınca, öyle görülüyor ki bu teknik ileride daha çok karşımıza çıkacak.

    Bu filmin yabancı basındaki yankılarına da özellikle değinmek isterim. Genel olarak şöyle bir izlenim edindim: üç boyutlu gösterim sağlayabilen salonlarda filmi izleyenler ile sadece çocuklar açısından değerlendirenler filmi beğenmelerine rağmen, filmi ciddiye alanlar ya/ya da normal bir sinema salonunda izleyenler ise pek tutmamışlar. Örneğin Chicago Sun-Times'dan Roger Ebert filmi yeni jenerasyonlar tarafından da paylaşılacak uzun ömürlü bir yapıt olarak nitelerken, James Berardinelli çocukların mutlaka görmesi gereken bir film olduğuna dikkat çekiyor.

    Öte yandan ben ve benim gibi; Kutup Ekspresi'ni bir çocuk filmi kapsamı dışında değerlendiren eleştirmenlerden Peter Travers (Rolling Stones), filmi insan elinin değmediği üzücü bir yapım olarak nitelerken, Stella Papamichael ise hikayenin hiç bir yere varmadığından şikayetçi olmuş. San Fransisco Examiner'dan David Germain ise filmi, büyüleyici olmaktan çok tüyler ürpertici bulmuş. Bir çizgi karakterin içinde olduğu anlaşılan aktörün çocukları korkutabileceğine değinen başka yazarlar da olmuş. Tıpkı Germain gibi Travers da Invasion of the Body Snatchers benzetmesi yapmış ki bunu düşünmek bile bir hayli tüyler ürpertici olsa gerek. Ayrıca Germain yazısına harika bir de başlık atmış: " Bu trene binmeyin!..." Bilmem anlatabildim mi?

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top