Cennet'e gitmek... Filmin adını aldığı kelime bu; cen-net. Neden mi? Belki bir iki kelime edip başlamak söze, daha net bir anlam kıvamı katabilir diyorum yorumuma, başlıyorum ....
Tamamen yabancısı olduğunuz bir ülkede öğretmenlik yapmaktasınız. Öğrencilerinizden biri 'beni atın bu pisliğe' diye bir not bırakmakta size. Ne yapardı böylesi bir durumda, siz? Ya da bu soruyu sizden alalım da trajik kahramanımız, dünyalar güzeli (içsel ve dışcal bir 'güzel' ) Philippa ne yapardı? Ya bu durumun arkasında uyuşturucu çetesinin başı varsa? Philippa bir sürü mektup yazmışsa polise ve hiçbiri cevaplanmamış ve üzerinde durulmamışsa, bu olaydan sonra? Peki daha da önemlisi, bu olaydan haberdar, hatta ve hatta direkt bu olayla ilgisi olan bir kişi, komiser sıfatıyla bir 'insan' ise? Philippa ne yapardı sizce? Sanırım bunca zaman geçtikten ve kaale alınmayan onlarca mektuptan sonra gidip bu adamın hesabını ben kesmeliyim isteği, bunu kalbiyle izleyen her insanın aklından geçerse, makul karşılanabilecek bir cevap verme şekli olabilirdi, hakettin sen pislik! nidalarıyla belki...
Philippa da bunu yaptı, lakin adama vermek istediği son, hiç de beklediği gibi sonuçlanmadı. Bu cevap, durumdan habersiz 4 masum kişinin hayatını da alıp götürdü, o istemeden de olsa...
Pek detaylara girmeden gelgelelim sona ki filmin tadı da kaçmasın. Beni etkileyen yer, asıl odaklanmak istediğim nokta, bu küçük bilgileri aç kalnına su içme! mantığıyla pek ters düşmeyecek, acıkmışlığı biraz bastıracak lokmalardan sonra 'filmin başlığı' üzerineydi...
Cennet... Trajik bir sondu onunki. Yapılması gerekeni yapmalıydı kendince. Öğrencisiydi o küçük , uyuşturucudan ölen küçük beden, yalnızca biri. Lakin işler olması gerektiği gibi gitmedi, planladığınca. Temiz bir ölüm gerçekleştiremedi, o herife karşı. Ona inanan tek insanla, polis Fhilippa ile işbirliği yaptı, kendi istemese de. Amacı kaçmak değildi. Elbet şansızlık eseri ölen o 4 masum insanın zanlısıydı. Cezasını çekmeliydi belki. Herşeyin yanlış başlayıp sonu trajediye dönüşen bu durum bir son bulmalıydı. Milyonlarca genci ölümle yüzleştiren bu durum ölmeliydi.
Bizi de kendiyle çıkardığı bu içsel yolculuktan sonra , son bir yere varmalıydı... Konu belki basitti, ama içseldi. Trajedi kanatlarına bindi bu 'meleğin'. Çekti çıkardı kanatlarını Philippa, taktı yanlarına, yükseldi bir helikopter vasıtasıyla. Belki cennnet ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bu elbet bir istekti, bir semboldü. Sonunda düşmek vardı. Beni etkileyen bu son görüntüyle birlikte, ağzımda hoş ama acı bir tad kaldı. Güzel ve özel bir seyirlik tam karşımızda, Cate Blanchett'ın harkulade oyunculuğuyla bizi beklemekteydi,orada...