Hesabım
    Öfke
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Öfke

    <b>Öfke</b> Üzerine bir Aşk Fantazisi

    Yazar: Sanem Türk

    Siz öfkeyi nasıl tanımlarsınız diye soruyorlar bir röportajında Öfke'nin başrol oyuncusu Samuel Le Bihan'a, o da şöyle cevap veriyor: "Öfke durumu bir isyan durumudur". Düşünülünce gerçekten öyle. Günde kaç defa öfkelenirsiniz? Bihan'ın dediği gibi kaç kere isyan edersiniz? Öfke bir duygudur, kişiden kişiye değişen dolayısıyla tanımının da kişisel olma ihtimali yüksek bir duygu. Filmin yönetmeni Karim Dridi ise öfke oto-yıkımdır diyor. Burada bir ipucu verelim, yönetmenin yaklaşımı filmde ağır basıyor, yani isyandan çok yıkımlar seyredeceksiniz Öfke'de.

    Rapha İspanyol göçmeni bir ailenin büyük oğludur ve büyük olmanın sorumluluğunu anne babasını kaybettikten sonra -bazen isyanlarla- yaşamaya başlar. Babadan kalma garajda, sahip olduklarından mutlu, tek derdi kardeşini doğru düzgün yetiştirmek iken karşılaşıyoruz Rapha ile. Eski bir Thai boksörü ve muhtemelen iyi bir kariyer şansı olan büyük kardeş, küçük olan için vazgeçer hayallerinden ve kardeşinin boksör olarak yetişmesini ister. Rapha'nın hayatında kendisi için istediği tek şey olan Chinh ile kardeş Manu'nun ilk dövüşünde karşılaşıyoruz. Güzel Çinli göçmen Rapha'nın aklını başından alıyor daha ilk sahnede, hem de bölgenin ve boks camiasının patronlarından birinin oğlu Tony'nin tüm öfkesini iki yeni aşığın üzerine çekeceğini bile bile.

    Chinh, filmin kilit karakterlerinden biri. Çin asıllı Asya göçmeni güzel kız ne Tony'ye boyun eğer ne de sadece ailesi için kendini feda eder. Batı-doğu sentezinde büyümüş, geleneklerine bağlı, bir o kadar da batılı bir genç kız olan Chinh sadece kendisinin değil hayatındaki herkesin yaşamını etkileyecek bir tercih yaparak, aşkın -dolayısıyla Rapha'nın- kollarına bırakır kendini. Öfke bundan sonra patlamaya başlıyor filmde. Tony intikam için Rapha'nın garajını yakıyor, kardeş Manu ağabeyine olan öfkesini yasadışı Birmanya boksunda dövüşerek bastırmaya çalışıyor, maç esnasında -kaderin cilvesiyle- Manu'ya rakip olan Chinh'in kardeşi Noi Manu'nun ölümüne neden oluyor. Olaylar öylesine birbirine dolanıyor ki yönetmen Dridi öfkeyi bastırmanın yolunu buluyor, aşk. Neticede aşk herkesin öfkesini bir şekilde bastırıyor.

    Aşkın her şeye çözüm olup olmaması bir yana, hikaye bir çözüm sunuyor mu insan yaşamına? Çok gerekli olduğunu sanmıyorum. Zaten yönetmenin böyle bir çıkış amacı da yok. Dediği gibi "basit bir aşk hikayesi ve dövüş sahneleriyle bütünleşen klasik bir hikaye üzerine şahsi bir film" yapıyor. Yani bize söz söyleme şansı taşımıyor. Ne hikayenin tanıdıklığı, ne Van Damme filmlerini andıran intikam klişelerinden bahsedemiyoruz bu açıklama üzerine. Zaten sonunda göreceksiniz ki aşk ne öfke bırakıyor ne de intikam.

    Fransa kültürel anlamda dünyanın en renkli ülkelerinden biridir, eh Fransız sinemacılar da bundan faydalanmasını gerçekten biliyor. İspanyol kökenli Fransızlar, Çinliler, Taylandlılar, kimler yok ki filmde. Biz bütün Uzakdoğulu'ları aynı biliriz ya, bunun da böyle olmadığını başarıyla anlatmış Dridi. Hele dövüş sahneleri o kadar gerçekçi ki! Bir dövüş filminin bol kamera hilesi ve efekt gerektirmediğini hissetmek güzel. Sinema değil de boks maçı izleyicisiymişsiniz hissini yaratabildiği için yönetmeni tebrik etmek gerekli. Chinh'in Asyalılara özgü güzelliğinin duru bir anlatımla sergilendiği sahnelerde görüntü yönetmeni Eric Guichard'ın yakaladığı doğallık Rapha'nın aşkını çok gerçek kılıyor ki, madem her şeye çözüm olacak bir aşktan bahsediyorsunuz, işte gerçekten böyle olmalı diyorsunuz. Bu kadar basit, bu kadar ulaşılabilir. Sanki yarın sokakta siz de aşık olabilirsiniz. Unutmadan, iki sevgilinin konuşmadan yürüdükleri sahneler, adı konulmamış aşk, Takeshi Kitano filmlerini anımsatıyor.

    Tek derdim, sadece bu filmle ilgili olarak değil, genel olarak sinemadaki yaklaşımdan bahsediyorum, neden aşk her şeyi bu kadar kolay çözüyor? Ya da gerçekten çözüyor da biz nerede yaşıyoruz? Tüm dünyada bireyselleşmenin alıp yürüdüğünü, milli kültürlerin birbirine karışıp eridiğini, hayatta tek hedefin bir şekilde para kazanmak olduğunu düşünürsek; aşk çözümlü yaklaşımlar sadece hoş bir tat bırakıyor. Daha gerçekçi çözümler nerede? İnsanların 40'lı yaşlarının başında depresifleştiği, yaptığı her şey için pişman, yapamadıklarının hayaliyle yaşadığı şimdiki zamanda Rapha gibi aşık olabilmenizi umut ederim, ya da Chinh gibi her şeyi göze alabilmenizi.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top