gerçekten çok etkileyici bir biyografi olmuş. frida kahlo’nun eserlerinin daha iyi anlaşılıp yorumlanması açısından iyi bir belgesel niteliğinde. filmi izlemeden önce resimlere bakıp anlamlarını çıkartamayacağınız imgeleri filmden sonra rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. kahlo’nun resimlerinin hayatında ne denli büyük yer tuttuğunu ve resimlerinde neredeyse yaşadığı her şeye yer verdiğini görebiliyoruz. film akıcı ve sürükleyici. çok güzel bir temposu var. özellikle soundtrackler çok başarılı.
Hala kulaklarımda Salma Hayek'in o şirin sesi ve hala gözlerimin önünde o şirin görüntüsü: "Heeey, tombik!.." Bence film güzel bir hediye olmuş kadınlara da erkeklere de. Dünyaca ünlü bir ressamın çalkantılı yaşamını seyrederken kadın ya da erkek, cinsiyeti ne olursa olsun, asıl sanatçıların hiçbir zaman "Sanatçı toplumun önünde gider" geyiğini yapıp "örnek olma" adı altında zırvalayanlardan çıkmadığını ve çıkmayacağını bir kere daha görüyorsunuz, anlıyorsunuz ve artık biliyorsunuz.. ya da bi zahmet bilin! Sanatçı toplumun önünde gideceğim diye düşünürse özgür olamaz, esaret yaratıcılığını öldürür, yaratıcılık olmadan da sanatçı olunmaz; ancak medya şaklabanı olunur, hergün televizyonlarda ziyadesiyle gördüğünüz üzere... Frida tek... Ama koca bir kalabalığın içinde aslında. O'nun ve kocasının çarpık ilişkilerde ne olduğunu belki kendilerinin de bilmediği bir şeyler aramaları hali ilk değil. Nice sanatçılar geçti aynı yollardan ve geçiyorlar. Ahmet Altan der ki: "Sanatçılar sizin onları birer insan olarak sevemeyeceğinizi bildikleri için farklı yüzler yaratıyorlar kendilerine sürekli." Evet belki insan olarak eksikler, ama isimleri hepimizden daha çok anılıyor ve anılacak. Geyiğe bağlamak gerekirse: Salma Hayek'in muhteşem bir sırtı var. Bu aralar bu ülkenin erkekleri olarak biz de "SıRT"la bozduk zaten... Du bakalım....
harika olcak Film. Filmi sevenler Resmi sitesini ziyaret etsin Cok manyak yapmışlar siteyi ayrıca frida'nın resimlerinide koymuşlar bi bakın gözünüz gönlünüz acılsın renkler cıvıl cıvıl adres şu http://www.miramax.com/frida/
Tüm oyunculuklar süper. sanatçıların hayatı bu kadar uçuk oluyor işte ve film de bunu güzel anlatmış, yalnız yavaş yavaş ilerleyen film sonlarına doğru birden hızlanıyor ve insanlar yaşlanıyor. Bu kısım biraz daha yavaş ilerleyebilirdi. Bir fikrim de şu ki bence bir sanatçının iç dünyası daha iyi anlatılabilirdi. Film daha çok iki sanatçının arasındaki tuhaf aşk ilişkisi üzerinden yürütülmüş. Yani senaryoyu çok iyi bulmadım. Kitabını okumadım. Kitabı da böylemidir kitaba sadık kaldıkları için mi böyle yaptılar onu bilemiyorum. Ama izlenmesi gereken bir film diye düşünüyorum. Notum 7,5.
Film bazılarına sıkıcı gelebilir. Lakin, arada sırada da olsa 'sanat' görmek isteyenlerdenseniz tam da size göre bir film. Çok ama çok etkileyici. Bir arkadaşın yazdığı yorumdaki gibi, gerçekten de her acıyı dozunda bırakabilmiş, ajite edip baymamış. Ayrıca Salma Hayekl’in harika bir fiziği var; keşke biraz daha uzun boylu olsaydı :((
gerçekten çok iyi bir film.eğer sanatçıysanız ya da sanattan biraz olsun anlıyorsanız, bu filmi izlerken geçirdiğiniz dakikalara acımayacaksınız.izlemenizi tavsiye edebilirim..:D
İŞTE FRİDA KAHLONUN İLGİNÇ HAYAT HİKAYESİFrıda Kahlo6 Temmuz 1907 de meksikada dogdu.6 yasında cocuk felci hastalıgına yakalandı.Hastalıgı atlattı ama sağ bacağı sonsuza kadar sol bacagından daha ince olarak kaldı.Fridanın asıl hayatını değiştiren olay 18 yaşındayken 17 Eylül 1925de oldu.İlk sevgilisi Alejandro ile bir otobüse bindi.Otobüste yandan yaklaşan tramvayda yavaş gidiyordu.Ama ikiside duramadı.Tramvay otobüse tam ortasından carptı ve yavaş yavaş sürüklemeye başladı.Otobüs birdenbire parcalar halinde havaya uçtu ve yolcular camdan fırladı.Frida otobüsün sahanlığından kalan parçanın üzerinde yatıyordu.Çıplaktı,pırıltılı kostümü yüzünden üzeri yıldızla ve kanla kaplıydı.Bir ray parcası vücüduna saplanmıştı.sonuçunda ise kırık bir omurga,kalca kemiğinde üç,sağ ayakta onbir kırık,sol kalcadan giren ve karından cıkan bir demir cubugun actığı derin yara...Fridanın yaşaması mucizeviydi.Aylarca yataktan kalkamadı.Vücudu çelik korselere hapsedildi.Tüm ailesi ona destek oldu.Oyalansın diye yatagının tavanına bir ayna koydular.Artık ona bakıyordu.Yatağının yanında babasının ona verdiği boya tüpleri vardı.Böylece frida,kendi yüzüne bakarak desenler yaparak,bozarakdeneyerek ressam oldu.Frida sadce iyileşmekle kalmadı,yatagından da kalkabildi.Sakatlığını gizleyen elbiseleri,pantolanlarıyla hayatı sonuna kadar yaşamak istiyordu.Meksikanın sanat camiasına girdi ve ünlü duvar ressamı Diego Rivera’yla tanıştı.21 Agustos 1929 da evlendiler.Cektiği bütün fiziki acılara,hiçbir zaman cocuk doguramamasına ragmen, frida hayat dolu bir kadındı.İlginc bir ciftlerdi.Birbirlerini sürekli aldatır hemde cok severlerdi.1939 da boşanıp 1940 da tekrar evlendi.fridaya bütün erkeler hayrandı ama o fridayı süreklşi aldatıyordu,hatta bu kadınlar arasında fridadan 11 ay küçük kardeşi cristina da vardı.Sonunda fridada kendi hayatını yaşamaya başladı bir cok erkege asık oldu ama hiçbirini diego rivea kadar sevmedi.Sevgilileri arasında en ünlü olanı Lev Troçki idi.Frida ölümüne yakın meksikada tek kişisel sergisini actı.Sağlığı o kadar kötüydü ki doktorlar ona açılışa katılmamasını tembihledi.Ancak söz dinlemeyen frida kahlo hastane yatağında sergiye katıldı.Yatak galerini ortasına yerleştirildi.Frida yattığı yerden insanlarla şakalaşarak sarkı söyleyerek herkesi etrafına topladı.Bu onun son parlayışıydı.Aynı yıl sağ bacagı dizinden kesildi.13 temmuz 1954 de öldü.İntihar söylentisi etrafa yayıldı.Günlüğünde yazdıgı son cümle şöyleydi:'cıkış yolunun güzel olacagını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım.'Şu anda sinemalarda 'Frida' filmi, sanat tarihçisi Hayden Herrera’nın biyografisi temel alınarak yapıldı.Frida Kahlo tablolarının en büyük kolleksiyoncularından MADONNA, fridayı canlandırmak istiyordu.Bir başka istekli de Jennifer Lopez idi.Sonunda rolü meksikalı yıldız SALMA HAYEK kaptı.
Anthony Hopkins’i sinemayı bırakma noktasına gelene dek kök söktürdüğü Titus adlı filmini buralarda izleme fırsatı bulamadığımız Julie Taymor tiyatro kökenli bir yönetmen. Bu da onun ikinci filmi. Eleştiriler değişken. Benim izlediğim birkaç sahne doğrusu pek başarılı değildi. Ancak özellikle Kahlo’nun yaratı süreçlerine dair sürreel sahnelerin oldukça başarılı olduğu söyleniyor (Bu sahnelerde Quay kardeşlerin imzası var). Doğrusu çok büyük umutlarım yok ama dikkate değer bir film. Salma Hayek’e Oscar adaylığı getirmesi de olası. Alfred Molina’nın Oscar şansı azalıyor gözükse de bu film onun yıllardır hak ettiği takdiri görmesini sağladı en azından.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.