Senaryosunu, Ching Nakamura'nın "Gunjō (羣青, Ultramarine)" isimli çizgi roman serisinden (2010 - 2012) uyarlayarak Nami Sakkawa'nın yazdığı, "Sürüp Kaç veya Öl" şeklinde tercüme edebileceğimiz “Ride or Die”, Ryuichi Hiroki'nin yönetmen koltuğunda oturduğu romantik bir gerilim filmi...
Yalnız başlamadan hemen belirtelim ki bu film, LGBTI insanlara yönelik homofobik ön yargılara sahip olanlar ile erkeklerce kadınlara uygulanan şiddeti, kendi dar kültürel kalıpları çerçevesinde mazur göstermeye çalışanlara kesinlikle uygun değil...
Zira yeni nesil "Thelma & Louise" (1991) tarzı "özgün" bir yol hikayesine de sahip olan film de özenli bir biçimde bu iki hususa vurgu yapılmaya da çalışılmış...
Gelin isterseniz son bir kaç yıldır sağlam prodüksiyonları kendi dağıtım ağına dahil eden Netflix platformundaki bu filmde anlatılanlara biraz daha yakından bakalım...
Gittiği barda, tercihini Meksika'nın ünlü Don Julio Añejo marka tekilasından yana kullanan Rei Nagasawa (Kiko Mizuhara), biri kendine diğeri de yanındaki bar taburesinde oturan Kotaro Shinoda'ya (Shinya Niiro) olmak üzere, bir defada yudumlanarak (shot) içilen iki kadeh sipariş verir...
Birer tane de, bunu bir davet olarak algılayan Kotaro'dan gelir...
Ardından da birlikte Kotaro'nun evine gidilir...
Ve yatakta sevişirlerken Kotaro'dan karısı Nanae'yi (Honami Satô) kendisine vermesini isteyen Rei, önce bir bıçakla şah damarını deldiği ardından da kırık bir şarap kadehiyle gırtlağını kestiği aynı Kotaro'yu apansız öldürüverir...
Eminiz izlediğinde, Tarantino bile hayran kalmıştır bu kan banyosu sahnesine...
Neyse biz devam edelim...
Ama bir flashback aracılığı ile önceki güne dönerek...
Eşcinsel bir kadın olan Rei, birlikte yaşadığı alkolik sevgilisi Mika Oe'nin (Yôko Maki) otuz dördüncü doğum günü için aldığı pasta ile eve gider ve tam onunla ilgilenirken çalan cep telefonundaki kişi, kendisini arayarak gelmesi için yanına davet eden yaklaşık on yıldır görüşmediği, "büyük bir aşk ile tutkun olduğu" genç kızlık soyadı Tsujimura olan Nanae'dir...
On yıl önce ne mi olmuştur?
Nanae (Yui Uemura) borç olarak aldığı 3 milyon Yen'i, beş yılı doldurmadan Rei'ye (Sara Minami) iade etmiştir...
On yıl sonrasındaki günümüzde ise kocasından yediği dayaklar nedeniyle Nenae'nin bütün vücudu çürükler içindedir ve böyle devam ederse Nanae'ye göre ya kendisi ya da kocası ölecektir...
Bunun üzerine, "Ölecekse kocan ölsün" diyen Rei'ye Nanae, "Onu benim için öldürür müsün?" diye sorar...
Tabii zaten bildiğimiz gibi Rei onu hiç düşünmeden öldürür...
Yalnız bu işi yaparken Rei, hem kameralara yakalanmış hem de bol miktarda parmak izi bırakmıştır geride...
Olsa olsa polisin tespit edemeyeceği tek şey, azmettiricinin yani Nanae'nin kimliğidir...
Duygu sömürüsü ile kandırıldılarak katil olduğunu çok geç fark eden Rei ile koca dayağından kurtulan Nanae, şimdi bir otel odasının küvetinde beraberce yıkanmaktadırlar...
Kocasından önce, evi terk eden annesinin yerine kendisini döven ve o yüzden de Kortaro ile evlenmek zorunda kalan Nanae'nin, alkol sayesinde yıllardır komada olan hastanedeki babasını ziyaret eden ikilinin, bir başka flashback geçişi ile ilk tanıştıkları lise yıllarına uzanarak, beş yıl vadeli 3 milyon Yenlik borcun arka planını da öğreniriz filmin bu bölümünde...
Ancak günümüze yeniden döndüğümüzde artık bir karar vermeleri de gerekmektedir...
Çünkü gazeteler de ana manşetlere oturmuşlardır...
Dakika 72...
Geride, Kiko Mizuhara ve Honami Satô'nun, özellikle de sevişme sahnelerinde büyük bir cesaretle sergiledikleri performanslarının bulunduğu 70 dakikalık koskocaman bir final bölümü daha mevcut...
Olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan bu sıra dışı filmi izlemenizi öneririz...
Keyifli seyirler,