Senaryosunu da, Daniel Pipski ile birlikte yazan Ol Parker'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Ticket to Paradise"; başrollerdeki Georgia ve David Cotton karakterlerini canlandıran Julia Roberts ile (uyguladığı "ketonik diyet" sayesinde, inanılmaz derecede "fit" ve "dinamik" bir vücut yapısına bürünerek rolüne hazırlanmış olan) George Clooney'in şöhretine yaslanılan, "romantik bir komedi (rom-com)" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz...
Çekimleri, 60 milyon dolarlık bir bütçeyle (mevcut federal hükümetinin mali desteğinden de yararlanılmak suretiyle, Kasım 2021 - Şubat 2022 tarihleri aralığındaki bir periyot da, dinlerce tasvir edilen "cenneti" akıllara düşüren emsalsiz sahilleri dahil) Avustralya'nın değişik bölgelerinde gerçekleştirilen; yapımcılarının beklentilerin altında kaldığını tahmin ettiğimiz, brüt 140 milyon dolarlık bir hasılat rakamında da ulaşılmış olan, "pop-corn" tarzı abur cubur bir gereksiz atıştırmalığın çok da ötesine geçmeyen bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Yirmi beş yıl önce evlenmiş ve beş yıl sonra da boşanarak yirmi yıldır, kendi dünyalarında ayrı ayrı yaşamakta olan Georgia ve David Cotton çiftinin biricik kızları Lily Cotton (Kaitlyn Dever), Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden geleceği parlak bir avukat olarak mezun olmak üzeredir...
Ve şimdi...
Yan yana oturtuldukları koltuklarında; birbirlerini iğnelemeye, kaldıkları yerden edercesine, kızlarının mezuniyet törenindedirler...
Şefkatli ebeveynler olarak, Georgia ile David'in devamında yapacakları şey ise:
Lily ve kızlarının üniversite yurdunda, kendisiyle aynı odayı paylaşan arkadaşı Wren Butler'ı (Billie Lourd); hava limanından Bali'ye yolcu etmektir...
***
Bali'deki ilk günlerinde...
Dalış yapmakta olan Lily ile Wren, yeniden yüzeye çıktıklarında; kendilerini dalış noktasına getiren teknenin, bekleme yapmadan ayrılmış olduğunu fark ederler...
Üstelik sahilden de, 1.000 - 1.500 metre uzaklıktadırlar ve hafiften panik yapmaya da başlamışlardır...
Ama şansa bakın ki; tesadüfen kendi teknesiyle oralardan geçmekte olan yosun çiftçisi Gede (Maxime Bouttier) gelerek, sudaki kızları kurtarıverecektir...
Ki bu ilginç rastlantı, aynı zamanda:
ABD'li Lily ile adanın yerlisi Gede arasındaki ateşli aşkın, başlangıcını da oluşturacaktır...
***
- Los Angeles, 37 gün sonra -
Lily'den aldığı e-posta sonrasında telefonuna sarılan David, telaş içerisinde Georgia'nın telefonunu çaldırmaktadır...
Zira kızları, gönderdiği mesajda kendilerine; evlenme kararı aldığını bildirmektedir...
***
Bunun üzerine...
Bali'ye uçacak olan ilk uçakta yerlerini ayırtırlar...
Ancak David'in yanındaki koltuğa oturmak istemeyen ve bu konuda, uçak tamamen dolu olduğu için kabin görevlisi Lauren'den de (Romy Poulier) olumlu yanıt alamayan Georgia'nın imdadına; üçüncü koltuktaki, düşük çeneli Beth-Ann Flannery (Geneviève Lemon) yetişir...
Artık Beth-Ann; Georgia ve kendisiyle muhatap olup konuşmak istemediği için, ilk anda İtalyan turist taklidi yapan David'in arasındaki koltukta oturacaktır...
Yalnız kendilerini bekleyen asıl sürpriz; uçağın kaptan pilotunun, Georgia'nın erkek arkadaşı Paul'ün (Lucas Bravo) olmasıdır...
***
Neyse...
Nihayet Bali'ye varan Georgia ile David, vakti zamanında kendilerinin yaptığına benzer bir hataya düşmemesi adına; Lily'i evlenmekten vazgeçirinceye kadar, aralarında yapacakları bir ateşkese karar verirler...
Elbette "dediğim dedik" olmasının yanı sıra, kendisine yapma denileni yapmakta da ısrarcı olan kızları Lily için; kafasına koyduğu nikaha doğrudan engel olmaya çalışmak yerine, sakin davranarak gizlice sabote edebilecekleri, bir "Truva Atı" planını yürürlüğe sokacaklardır...
Dakika 23...
Oldukça enfes doğa manzaralarının eşlik edeceği, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; sadece Lily ile Gede'nin evliliklerinin değil, Georgia ile genç sevgilisi Paul'ün ilişkilerinin de hangi biçimde şekilleneceğinin belli olacağı, 81 dakikalık eğlenceli bir bölüm daha bekliyor olacak...
Yeter ki, çok da büyük beklentilere girmeyin ve bizi takibe alarak yorumlarımızı izlemeyi unutmayın...
Keyifli seyirler,