Hesabım
    The Killer
    Ortalama puan
    3,1
    28 Puanlama
    The Killer hakkında görüşlerin ?

    8 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    3 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    su-sisesi
    su-sisesi

    Takipçi 270 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    David Fincher gibi usta bir yönetmen den beklenen şekilde teknik yönden atmosfer yönünden her şey üst düzey...ama filmin senaryo kısmı zayıf...tasvir ettiği tetikçi modeli ciddi anlamda sinir bozucu empati kurmayan ve duygusuz bir şekilde sadece yapacağı işe konstare bir tip....iş konusunda karşısındaki her kimse umursamadan öldüren bir karakterin...birini sevmesi ve sevdiği kişiye dokunulması sonucunda intikam peşine düşmesi ise ayrı bir ironi...genelde orta tempolu bu yapımda sıkılmaya başladığımız anlarda ekrana çivileyen şiddet sahneleri ile ilgi çeken mükemmel de diyemeyeceğimiz ama kötüde denmeyecek bir tık vasat üstü bir yapım....david fincher olunca beklenti de yükseliyor...ama yinede her sinema sever bir kerede olsa izlemeli...
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.097 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    13 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Alexis "Matz" Nolent'in yazdığı ve Luc Jacamon'un da resimlendirdiği on üç ayrı parçadan oluşan Fransızca asıllı çizgi roman serisinden (1998 - 2014) uyarlayarak Andrew Kevin Walker'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da usta sinemacı David Fincher'ın oturmakta olduğu "The Killer"; "neo - noir" tarzdaki bir gizem ve gerilim atmosferinin hikayeye hakim olduğu, çarpıcı bir suç draması olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, 3 Eylül 2023 tarihindeki dünya prömiyeri; 80. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde yapılan ve bir "Se7en" (1995) yahut da bir "Gone Girl" (2014) ayarında olmadığını...

    En başından beri bildiğimiz, bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

    ***

    - Birinci Bölüm: Paris / Hedef -

    Kendi deyimiyle, "Hiçbir tanrıya, ülkeye ya da bayrağa hizmet etmeyen..." ve başarılı olmak gayesiyle "Plana bağlı kal... Öngörülü ol... Doğaçlama yapma... Kimseye güvenme... Kurbanınla empati kurma... Sadece parasını aldığın savaşı ver..." temel prensiplerinden ödün vermeyen...

    O nedenle de, ücretini karşılayabilen herkese hizmet eden profesyonel bir suikastçı olan ve Archibald Bünker, Oscar Madison, Howard Cunningham, Reuben Kincaid, Lou Grant, Sam Malone, George Jefferson, Robert Hartley şeklindeki sahte isimler için düzenlenmiş pasaport, banka kartı ve sürücü ehliyetlerini kullanan soğukkanlı Katil'i canlandıran Michael Fassbender'ın başrol de olup, film boyunca da tek başına döktürerek...

    Bir otelin karşısındaki binanın, uygun görüş açısına sahip; tadilat halindeki katlarından birisinde oturmuş...

    Sürekli olarak yinelediği kendi iç hesaplaşmalarını yapmak suretiyle, vurması istenilen Hedef'i (Endre Hules) sabırla beklerken...

    Bir yandan, telefonuna bağladığı kulaklığı aracılığıyla The Smiths'in seslendirdiği "Well I Wonder Meat Is Murder"ı (1985) dinlerlerken; diğer yandan da, sabah sporu işini de halledebilmektedir...

    ***

    Neyse...

    Dışarıya çıkarak...

    Kahvaltı için McDonald's'tan 1 Euro (yani 30 TL değil 1 Fransız lirası karşılığında) hamburger satın alan Katil, kendisine bu görevi ayarlayan Avukat Edward Hodges (Charles Parnell) ile telefonda konuşurken...

    Öldüreceği Hedef'i, tam beş gündür beklemekte olduğunu da öğreniriz...

    ***

    Bu da demek oluyor ki...

    Hedef'in, otele geliş gün ve saatine ilişkin olarak...

    Somut bir bilgi...

    Hali hazırda, kimsenin elinde mevcut değildir...

    ***

    Yeniden odasına dönen Katil...

    Bu sefer, cinayette kullanacağı...

    Uzun namlulu ve dürbünlü, keskin nişancı silahını da hazır hale getirir...

    ***

    Derken...

    Katil'in uykusunu da almış olduğu bir esnada...

    Kart bir zampara olan Hedef'te, yanındaki bir kadın (Monique Ganderton) ile beraber...

    Nihayet çıkıp gelir...

    ***

    Hedef ile söz konusu kadın...

    Üstlerini değişip, içkilerini içip yavaş yavaş fingirdeşmeye başladıklarında da...

    Nabız atışı, beklediği seviyeye düşen Katil...

    Silahının tetiğine dokunur dokunmaz, Hedef yerine...

    Kadını vurduğunu fark ederek, panikle toparlanarak...

    Bulunduğu yeri terk edecek...

    ***

    Ve...

    Çağrı alan polisler, olay mahalline varırlarken...

    Kendisi de, kapının önündeki motosikletine atlayarak gecenin karanlığına karışacak...

    ***

    Ardından da...

    Tüm suç kanıtlarını yok eder etmez...

    Önce Miami'ye...

    Oradan da, Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti Santo Domingo'ya uçacaktır...

    ***

    Ancak...

    Katil, "Oldu bir kere..." diye yaşanan beceriksizliği geçiştirirken...

    Bu başarısızlık sayesinde, milyarder iş insanı Müşterisi Bay Claybourne'e (Arliss Howard) karşı yeterince mahcup olan Avukat Hodges'ın canını...

    Ziyadesiyle sıkmıştır...

    ***

    - İkinci Bölüm: Dominik Cumhuriyeti / Saklanma Yeri -

    Havalimanından çıkar çıkmaz...

    Katil, önceden park etmiş olduğu otomobiline atladığında...

    Burasının, onun daimi mekanı olduğunu anlıyoruz...

    ***

    Anlıyoruz anlamasına da...

    Evinin kapısına geldiğinde gördüğü sigara izmaritleri ve ayak izlerinden de...

    Birilerinin de, bizzat kendisinin peşinde olduğunu anlayacaktır Katil...

    ***

    Böyle olunca da...

    Bahçe giriş kapısında park ettiği aracının torpido gözündeki silahı kaptığı gibi Katil...

    Kapının üstünden atlamak suretiyle, aynı ayakkabı izinin bulunduğu evine doğru koşturacak...

    Ve...

    Vardığında da, evinin darmadağın bir hale getirilmiş olduğunu görecektir...

    ***

    Fakat...

    İşin daha da kötüsü, Katil'in birlikte yaşadığı genç kadın Magdala (Sophie Charlotte)...

    O an için, kim tarafından yönlendirildiği bilinemeyen; birisi kadın diğeri de erkek olan iki suikastçı tarafından ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır...

    Dakika 38...

    ***

    "New Orleans / Avukat", "Florida / Zalim (Sala Baker)", "New York / Uzman", "Chicago / Müşteri" ve "Sonsöz / Dominik Cumhuriyeti" adındaki...

    Magdala'nın başına gelenlerden sorumlu olanlara, Katil'in tek tek hesap ödeteceği...

    Sıradaki beş bölümü daha bünyesinde barındıran filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; "Uzman" karakterinin (Tilda Swinton) dile getireceği "Boz Ayı ve Avcı" anekdotunu da kesinlikle atlamamanızı önereceğimiz, 80 dakikalık bir kısım daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    Bırakın dil bilgisi kurallarını...

    Okuduğunu dahi anlayamayan eğitimsiz kitlelerce, 25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış; "Ben de seyrettim ve maalesef, ne denildiğini bir türlü kavrayamasam da...

    İşin içine dalarak yahut da, sizler için işin içine ..çarak bir şeyler karaladım" dedirten beş para etmez ergensi bir doğada olmayan, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Onurhan Güneş
    Onurhan Güneş

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    The Killer
    David Fincher'ın kült filmlerinde ki esrarengizliği ile devam eden film sonuyla bizi diğer filmlerine göre tatmin etmiyor.
    Bir tetikçi filmi olan ''The Killer'' bildiğimiz Hollywood tetikçilerinin aksine adeta kendisiyle savaş veriyor.Hollywood tetikçilerinde bize filme bağlayan av ve avcı kovalamasında bu filmde aynı zamanda bu kovalamacada tetikçikimizi ne kadar tanımaya çalışsak da bir türlü kendisini çözemiyoruz. Hayatını kendi kurallarıyla yaşayan ismini bile bilmediğimiz tetikçimiz, filmin başından sonuna kadar bizi onu tanımamız beklentisine düşürüyor.Son bölümlere doğru yardımcı oyuncular da diyologlarıyla onu daha fazla açmaya çalışsa da onu yeterince iyi tanıyamıyoruz.
    Normalin dışında bir tetikçi filmi izlemek isterseniz tavsiye edeceğim bir film.
    Fatih Çelik
    Fatih Çelik

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    11 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    Kadroya bakınca filme başlayınca tamam diyorsun güzel bir film izleyeceğim. Sonrasında sürekli aynı replikleri tekrar eden bir başrolün sıkıcılığında devam ediyorsun. Mantık hataları desen had safhada. Yalın ayak kaçıp asla izlememeniz gereken bir film.
    jeyon-dor
    jeyon-dor

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    Yönetmenin öncesinden sonrasından, teknik bilgilerden, kronolojiden bağımsız, sadece Gombrich'in büyük "S" ile başlayan sanat dediği temelde işin semantiği üzerinden özüne müdrik olmakla ilgili bir yorum yazma ihtiyacı duydum.
    spoiler:

    Bir kiralık katil mevzusuna bu kadar derinlik katmaya çalışmak (katmış bir açıdan) meşrulaştırmanın en iyi yoludur.
    Sinema artık suçlu bir insan kimliğine evriliyor.
    Eskiden her sanat dalı ve 7. sanat diye anılan sinema da her zaman insanlıkçı durum ve mesajlara hizmet eder, fıtri olduğuna inandığımız ve aynı zamanda evrensel bir kabulün konusu olan etik çerçeveyi gözeterek hikaye zincirinin omurgasını oluşturur ve örgüyü buna göre kurar buna göre de sonlandırırdı.
    Varoluşsal çizgisinin organik parçasıydı bu, bunu hisseder ve bilirdiniz.
    Yani ahlaki bir kılavuz ışığının önünde olur biterdi her şey.
    Hatta çerçeveyi belki bir anlamda zorlama eğiliminin kıymeti kendinden menkul bir değer olduğu düşünülebilir olan, anti kahraman hikayelerinde bile bu böyleydi.
    Anti idi ama yine de kahramandı baş karakterler ve kahramanlığın önü-ardı, sağı-solu, altı-üstü tamamen belli idi.
    21. yüzyıl bir felaketin başlangıcı olma yolunda ilerliyor.
    Demokrasi denilen şeyin bir tür uyutma olduğu ve hiç bir ulus devletin ya da devletler üstü organizasyonların ya da daha iyi gizlenen üst akıl sahiplerinin indinde sadece bir masal olduğu, bütün bu inançlar bütününün sadece bir seraptan ibaret olduğu, yalan olduğu büyük bir çaresizlik eşliğinde ortaya çıktı ve çıkıyor günden güne de iyice.
    Yani aslında o ilkel dediğimiz zamanlardan bu güne artık görüyoruz ki, insanlık bir arpa boyu bile yol almış değilmiş aslında. Sinema da bu korkunç evrilmenin tabi ki, sanatın köklerinin hayatta oluşu gerçeği itibariyle tamamen içindedir.
    Başka türlü de olamazdı.
    Tabi burada bu şu anlama geliyor.
    Sanat artık kılavuzluk, sezgi ve üstün insan duygusallığı ve hissiyatı özelliğini tamamen kaybediyor.
    Çağın öfkesine kapılıyor.
    Çağın çirkefine kapılıyor.
    Kararıyor günden güne.
    Kiralık katil güzellemesi de nedir?
    Kendi içinde baktığımızda elbette ki tırnak içinde, bolca rakam ve istatistik de kullanarak, üstün bir bakışla sakat düşüncenin sakat ayaklarını yere bastırıyorlar bir şekilde.
    Fakat sonuna kadar söylemekten vazgeçmeyeceğim bir şey var:
    Bu feci bir yanlıştır.
    İlgi çekmek adına artık kötülüğün güzellemesi, ya da kötü bilinenlerin iyi ve üstün yanlarının, anlamlı yanlarının deşelenmesi feci bir yanlıştır.
    Para düzeninin kaçınılmaz sonucudur bu bir taraftan ama diğer taraftan bunun dışındaki saikler daha da korkunçtur. Dediğim gibi çağın genel bir öfkesi, yalnızlık duygusunun, adaletin yokluğunun, gerçeğin hep daha alçak şeyler için feda edilişinin ve aynı zamanda ideal olanın da alçak şeyler için feda edilişinin beslediği, cehennemi yalnızlık ve yitiklik duygusunun, kendini gerçekleştirememişliğin bireyi bütün kalabalıklar içinde neredeyse tamamen silik kılmasının beslediği, biriken bir öfke bu.
    Çaresizliğin, zayıf hissedişin öfkesi...
    Hayra alamet değil tüm bunlar.
    Deyimi yerindeyse şeytani bir bakış alanına doğru kayıyor her şeyin evrensel sağlam pozisyonları.
    Bu gidiş doğru da değil iyi de değil.
    Sürekli tekrar edilen şeyler nelerdir filmde?
    Kimseye güvenme, empati yapma, doğaçlama yapma vesaire...
    Bunlar bir insanda bulunacak özellikler değildir.
    Bunlar ancak duygusuz bir robotun programında olabilecek şeylerdir.
    Empati yapmadığınızda insan değilsinizdir, hatta empati yapamamak mesela psikolojide bir patalojik bulgudur.
    Doğaçlama yoksa yani insan ruhunun iniş çıkışları, sürekli hareketlilik içindeki değişimleri yoksa orada insandan yine bahsedemeyiz.
    İnsan olmamayı mı öğrenmeliyiz?
    Ve ne için yapmalıyız bunu?
    Başarılı olmak için diyor film bize, bir katilin daha doğrusu kiralık bir katilin bakış açısından.
    Para karşılığı insanları bir makine gibi öldürmek, ruhunu, gelmişini geçmişini, hayatını, macerasını, zorluklarını, yaşadıklarını, acılarını, duygularını, yaşamını, ilişkilerini, eşini, sevgilisini, çoluk çocuğunu, onun için acı çekecekleri, yokluğunda zora düşecekleri düşünmeden adeta bir duvara sıkar gibi kurşunu sıkıp öldürmek ne zaman başarı oldu.
    İnanılır gibi değil bunlar.
    Ama sanat adı altında bu tarz şeyler insanlığı hiç farkına varmadan aptal yerine koyarak ve giderek de gerçekten aptallaştırarak buna ikna ediyor hiç hissettirmeden.
    Sinema şeytanın sanatına dönüşmemelidir.
    Para için adam öldüren birisiyle özdeşleşemeyiz ve kimse bizi buna sürüklememelidir.
    Bir katili anlamak noktasına gelmemeliyiz.
    Asla unutulmaması gerekeni yok sayıyoruz farkına varmadan.
    İnsan öldürmek kabul edilebilir bir şey değildir ve olmamalıdır.
    Bunlar huzurlu bir dünyanın en azından o tarafa yontan kodlarıdır ve bozulmamalıdır.
    Bozarsanız faturayı herkes/hepimiz öderiz. spoiler:

    Çağımızda şok durumlar olağanlaştı, insanların dikkatini çekebilmek ve bunları paraya ve başarıya tahvil edebilmek dolayısıyla iyice zorlaştı.
    Post modern dönemde işlenmedik konu da kalmadı zaten.
    İyilik bitti şimdi kötülüğün, kötünün ekmeğini yemeye başladı insanlar.
    Bu aslına bakarsanız basit bir tür sömürüdür sadece ve sömürü düzeni arka planı önünde bir filmcinin değerini tartışmayı gereksiz bulurum.
    Kim ne derse desin gerçek budur ve gerçek her şeyin üstündedir.
    Ziyad Apaydın
    Ziyad Apaydın

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    14 Kasım 2023 tarihinde eklendi
    Kesinlikle izlemeyin. Yönetmene güvenip izlerseniz hayal kırıklığı olur. Bana 1 milyon TL verseler filmi tekrar izler misin diye sorsalar 10 milyon isterim.
    Faruk Şahin
    Faruk Şahin

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    7 Aralık 2023 tarihinde eklendi
    Beyazperde yorumunda 2 saat temposu düşmeyen bir insan avı diyor. Filmin ilk 1 saatinde sadece 2 olay oluyor. Replikler altı iyi düşünülmuş konuşmalar eyvallahta film boyunca felsefe dersi gibi bunları dinliyoruz. Bunu istesem ya felsefe kitabı okur ya da tiyatroya giderdim. 2 saatlik film degil 80 90 dakika 45 dakikaya sıgdırılsa bile yinede sıkıcı olurmuş. Netflixte hızlandırarak izledim ona bile yüreğim dayanmadı. Filmin adı killer değil boring olmalıymış bence
    Mustafa Demir
    Mustafa Demir

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,0
    19 Ekim 2024 tarihinde eklendi
    Film çok kötüydü izlerken fenalık geçerdim, hatta ateşim yükseldi hastaneye gittiğimde film hâlâ devam ediyordu doktor bunu izlediğim için beni hastaneden kovdu, gece gece sokakta kaldım bu yüzden sevmedim ama ilk sahnedeki açılar testo Taylan gibiydi böyle.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top