Senaryosunu da, (usta sinemacı Francis Ford Coppola'nın oğlu) Roman Coppola ile birlikte kaleme aldıkları hikayeden uyarlayarak yazmasının yanı sıra...
Egzantrik filmlere attığı imzalardan tanıdığımız Wes Anderson'ın yönetmen koltuğunda da oturmakta olduğu “Asteroid City”; "kara mizah (dark comedy)" tarzdaki bir absürtlükle hayatın ve o hayat içinde kendini önemli bir yerde konumlandırdığını zanneden tiplerin "tiye" alınarak kurgulanıldığı, romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 25 milyon dolar tutarındaki bir bütçe olanağıyla...
Yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarından yararlanılarak çekilerek; belirli entelektüel seviyedeki sinefiller dışındakilere kendini beğendiremediği için de, brüt 49.4 milyon dolarlık bir hasılat rakamı ile de gişeye çakılmış olan bu sıra dışı filme biraz daha yakından bakalım...
***
Filme, WXYZ-TV Kanal 8'in sunucusunun (Bryan Cranston)...
"Bu akşamki program bizi...
Amerikan sahnesinde sergilenen yeni bir oyunun yaratımına ilk elden, baştan sona tanıklık etmek üzere sahne arkasına götürüyor...
87 nüfuslu Asteroid City, aslında gerçek değildir...
Özellikle bu yayın için yaratılmış, hayali bir oyun alanıdır... Karakterlerin kendileri de kurmacadır...
Metin varsayımsaldır, olaylar da uydurmasyondur...
Ama hepsi birlikte...
Seyirci açısından, modern bir teatral yapımın iç çalışmalarına; özgün bir tanıklık sunmaktadır...
Hikayemiz elbette bir daktilo şeridiyle başlıyor...
Conrad Earp, Yukarı Wyoming doğumlu bir oyun yazarı... Kendisi, Rocky dağlarının batısındaki hayatın; romantik şiirsel tasvirleriyle ünlüdür...
Fakat bir adamın, daktiloda yazmasını izlemek pek de eğlenceli değildir...
İlerleyelim...
Ve...
Oluşturma, düzeltme, süsleme, düzenleme, tekrar yazma, kesme, yapıştırma, ölçme, karalama ve tek başına içmeyle dolu yalnız ve acılı ayları geçelim...
Sonrasında da...
İlk okuma provaları için sahne alan kumpanyamıza katılalım...
Mekan, Tarkington Tiyatrosu, 345 Güney Kuzeybatı Caddesi..."
Şeklindeki tanıtım konuşmasıyla giriş yapılır...
***
Ardından sözü ondan devralan Conrad Earp (Edward Norton)...
"Perde, Parched Gulch (Kurak Kanyon) ile Arid Plains (Kurak Ovalar) arasında kalan, çöldeki bir otobüs durağında açılır...
Skenografide (sahne tasarımı)...
On iki taburelik bir kafeterya, tek pompalı bir benzin istasyonu ve on odalı bir motorcu oteli bulunur...
Sahnenin sol arkasında, en yüksek zirvesi 3.300 metre olan Tomahawk Dağları...
Sahnenin sağ arkasında ise...
Altı metre birden yükselip, sonra bir yol barikatının ötesinde havada kesilen; tamamlanmamış bir otoyol üst geçidi...
Orta önde...
30 metre derinlikte, etrafı alçak Küçükler Ligi tarzında tel örgüyle çevrilmiş beş bin yıllık bir meteor çarpma krateri...
Sahne dışında...
Saatte sekiz kilometre hızla giden ve otomobilden sığıra kadar her türlü ticari emtiayı taşıyan, 650 vagonlu bir yük treni...
Işık amirine not...
Çöl güneşinin ışığı; ne sıcak ne de soğuktur ama her zaman temizdir ve hepsinden de önemlisi, merhametsizdir...
Kadro...
Augie Steenbeck (Jason Schwartzman), kırklarının başındaki bir savaş fotoğrafçısı...
Akıl küpü olarak da bilinen, 14 yaşındaki oğlu Woodrow (Jake Ryan) ile üç küçük kızı Andromeda (Ella Faris), Pandora (Gracie Faris) ve Cassiopeia (Willan Faris)...
Midge Campbell (Scarlett Johansson), otuzlarının sonundaki bir sinema oyuncusu...
Onun, 15 yaşındaki kızı Dinah (Grace Edwards)...
June Douglas (Maya Hawke), bir öğretmen...
Bir rençber olan Montana (Rupert Friend)...
Grif Gibson (Jeffrey Wright), beş yıldızlı bir general...
Sandy Borden (Hope Davis), Roger Chou (Steve Park), J.J. Kellog (Liev Schreiber), Clifford (Aristou Meehan), Ricky (Ethan Josh Lee), Shelly (Sophia Lillis)...
Stanley Zak (Tom Hanks), 65 yaşıdaki bir emekli...
Oyun, 1955 yılının Eylül ayında geçer...
Birinci Perde...
Cuma sabahı, saat 7:00...
İkinci Perde...
Ertesi gün...
Üçüncü Perde...
Bir hafta sonra..."
Biçimindeki okuması ile de filmin...
Zaman, mekan ve oyuncularına ilişkin tanıtımını yapar...
Ve bize de burada; "spoiler" vermemek adına, anlatımımızı noktalamak düşer...
Dakika 5...
Yukarıda sıraladığımız muhteşem nitelikteki oyuncu kadrosuna, Matt Dillon, Steve Carell, Bob Balaban, Tilda Swinton, Jeff Goldblum, Adrien Brody, Willem Dafoe ve Margot Robbie gibi yıldızların da ekleneceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; eğer Wes Anderson'ın sinema diliyle kurgu stiline alışkın değillerse kendilerini, kabir azabı yaşatır türdeki 100 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,