Hesabım
    Paris Hatıraları
    Ortalama puan
    3,2
    2 Puanlama
    Paris Hatıraları hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Ocak 2024 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Jean-Stéphane Bron ve Marcia Romano ile birlikte kaleme alan Alice Winocour'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Revoir Paris"; bir terör saldırısına maruz kalan insanların bizzat kendileri ile yakınlarının yaşadıkları travmanın, bir dantela işlemesi edasıyla kurgulanarak anlatıldığı zarif bir drama olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, 21 Mayıs 2022 tarihindeki dünya prömiyeri; Cannes Film Festivali'nin "Yönetmenlerin On Beş Günü (Directors' Fortnight)" programı çerçevesinde gerçekleştirilen, bu sıra dışı Fransız filmine biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Paris'teki apartman dairesinde, bir cerrah olan erkek arkadaşı Vincent (Grégoire Colin) ile birlikte yaşayan Mia Loreau (Virginie Efira)...

    Bir kentli olarak..

    Sabah erkenden kalkar kalkmaz, balkon saksılarındaki çiçekleri sulayıp...

    Kedisinin mamasını da vermesinin ardından, eşyalarını koyduğu sırt çantasına...

    Masanın üstündeki elmalardan birini de atar atmaz, motosikletiyle yola koyuluverir...

    ***

    Ki...

    Gerekli ayarlamaları, asistanı ile telefonda halletmiş olan Vincent'da...

    Günün ilk ameliyatına...

    Saat 7:30'da başlayacaktır...

    ***

    Derken...

    Motosikletini, Rusça-Fransızca simultane tercümanı olarak çalıştığı RadioFrance'ın önüne park eden Mia...

    Koşar adımlarla...

    Programın, Moskova'daki konuğu Dmitri Vassiliev ile programın sunucusu Patricia arasındaki konuşmayı...

    Her iki tarafa da çevireceği, ses odasına girerek...

    Görevinin başına geçer...

    ***

    Günün nihayetinde...

    Mia ile Vincent, akşam yemeği için bir restorandadırlar...

    Ancak...

    Yemeğin tam ortasında gelen bir telefon ile Vincent, yeniden hastaneye dönmek mecburiyetinde olduğunu söyleyerek...

    Mia'yı bir başına bırakıp kalkıp giderken...

    ***

    Yağmurlu Paris akşamında...

    Erkenden...

    Hem de tek başına, eve kapanmak yerine...

    Mia'da, içi tıklım tıklım müşteri dolu olan...

    ***

    Ve...

    O sebeple de, zorlukla yer bulabildiği bir bistroya uğrayıp...

    Bir iki kadeh bir şeyler içip...

    Kafalarına göre takılıp eğlenen...

    Hatta...

    Kendi masalarında, şarkılar ve mumlarla süslenmiş bir pasta eşliğinde doğum günü kutlaması yapanları...

    Gülümseyerek izleyerek, rahatlamayı tercih edecektir...

    ***

    İşte...

    Öylesine oluşmuş olan bu mutlu tablo sayesinde...

    Defterine not aldığı dolma kalem; mürekkep akıtıp, elleri ile suratını maviye boyasa da...

    Neşesinden pek de bir şey yitirmeyen Mia...

    ***

    Elini yüzünü yıkayıp

    Çıkıp gitmek üzere...

    Toparlanıp kapıya doğru yöneldiğinde...

    Bistroya ani bir baskın düzenleyen, eli otomatik silahlı bir terörist...

    Önüne çıkan herkese...

    Hedef gözetmeksizin, rasgele ateş açarken...

    ***

    Kendini önce bir masanın altına atan...

    Devamında da...

    Ölü numarası yapan Mia...

    Muhtemelen...

    Yerdeki kırık bardak yahut da tabakların neden olduğu...

    Karnındaki, dikiş gerektiren bir yara ile kurtulur...

    ***

    En fazla...

    6 - 7 ay sonra da...

    Estetik bir operasyon ile...

    Söz konusu saldırının, bedendeki tüm görünen izleri...

    Ortadan kaldırılmış olacaktır...

    ***

    Bu elim olayın üstünden geçen üç aylık bir süre boyunca...

    İşinden ayrıldığı gibi Vincent'ın değil de taşradaki annesinin yanında kalan Mia, Paris'e döndüğünde...

    Kendini sil baştan yenileyerek...

    Tekrardan hizmete açılmış olan L'etoile d'Or isimli bistroya uğradığında...

    İşletmenin yöneticisinden (Jonathan Turnbull)...

    Kendisininkine benzer bir ruh hali içindeki terör mağdurlarının, her Pazartesi sabahı ziyaretler düzenleyen bir grup oluşturduklarını öğrenir...

    ***

    O güne dair...

    Yağan yağmur da dahil...

    Geceye ilişkin...

    Neredeyse hiçbir detayı anımsayamayan Mia...

    Bi Pazartesi sabahı soluğu, bistroda aldığında...

    ***

    Mağdurlar grubunun koordinatörü Sara (Maya Sansa) ve ayağındaki ciddi sakatlanma sebebiyle, koltuk değnekleriyle yürüyen Thomas (Benoît Magimel) ile tanışır...

    Ki...

    Bu Thomas, kendisi tek başına oturmuş masasında şarabını yudumlarken...

    Karşısındaki masada...

    Şen şakrak bir şekilde doğum günü kutlanan adamdan başkası değildir...

    ***

    Thomas ile bistronun önünde yaptığı konuşmayı tamamlayan Mia...

    Tekrar içeriye girdiğinde...

    Bir kadın kendisine, hangi yüzle oraya gelebildiğini soracaktır...

    ***

    Zira...

    Aynı kadına göre...

    Saldırı esnasında, tuvalette olan Mia...

    Kapıyı içeriden kilitleyerek...

    Kaçmakta olan başkalarının, içeriye girmelerini engellemiştir...

    Dakika 30...

    ***

    Bu suçlama karşısında, içi içini kemiren ve de bu yüzden...

    Bir takıntıya dönüştürmüş olduğu, gerçeğe ulaşmak gayesiyle...

    Çalmadık kapı bırakmayan Mia'nın, koşuşturmasının ve dur durak bilmeksizin...

    Ulaşabildiği herkesle yüzleşmelerinin yer aldığı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; aynı Mia'nın, Vincent ile olan ilişkisini de masaya yatıracağı...

    69 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top