Godard bu filmi anam babam usulu yani geleneksel sinemaya meydan okuyarak ve geçmiş sinema birikimine bir sürü gönderme yaparak yapmıştır.
Belmondo amcam da kül tablası gibiydi maşallah, emzik gibi düşürmedi sigarayı ağzından:))
"Serseri Aşıklar" bir aşk şeysi filmi olmasına ek olarak bir sinema makalesi olarak da değerlendirilebilinir. Oyuncular konuşmalarını doğaçlama bir şekilde ve yer yer birbirlerinin sözünü keserek yapmaya itilmiş ve uzun dialoglar bu şekilde gelişmiştir, korkmayın ama filmin kendisi kısadır:)
Sinema tarihine damgasını vurmuş, Fransız Yeni Dalga akımını başlatan filmdir ''Serseri Aşıklar'' (bu akım sinema tarihine sayısız klasik kazandırmış, hayranlık duyduğum ekollerden birisidir). Filme gelirsek zamanında kesinlikle bir devrim yaratmış, bunu zamanımıza göre bile yeni gelen üslubundan rahatlıkla anlayabiliyoruz. 90'larda ''Pulp Fiction'', 2000'lerde ''Matrix'' neyse 60'larda da ''Serseri Aşıklar'' odur. Jules et Jim ile beraber Yeni Dalga'nın en sevdiğim filmidir. Sözün özü her sinefilin izlemesi gereken, arşivlik bir filmdir.
dünya sinema tarihi içerisinde kendine yer bulmuş olan bu ölümsüz godard klasiği enfes bir sinema başyapıtı sinema severlerinde çoğunun kedsinlikle izlemiş olduğu bir filmdir zaten
Serseri Aşıklar içinde her şeyin mümkün olduğu türden bir film ve tek hedefi de bu.Kişisel görüşüm kişilerin yapabildiği her şey bu filme katılabilir.Bir anlamda başka Yeni Dalgacılarda Serseri Aşıklar'a ilişkin olarak bu tanımın kapsamına giriyor.Filmin yönetim,senaryo ve kurgusu Godard'a ait olmasına karşın,gerçekte Frençois Truffaut'nun özgün bir fikri üzerine oluşturulmuş,sanat danışmanlığınıda Claude Chabrol üstlenmiştir.Yeni Dalga teriminin bir içerik kazanmasını sağlayan,akımın en etkili filmlerinden olan bu başyap!t kaçırılmamalı.İyi Seyirler.
Tam anlamıyla bir klasik.Sinemanın yapı taşlarından biri belkide.Jean Paul Belmondo'nun serseri tavırları,Jean Seberg'in masum güzelliği ve mimikleriyle hatırlarda kalacak bir yapım.Filmde belli bir bütünlük yok.Bu yüzden biraz garipsedim ilk başta.Fakat bu filmin sinemanın bebeklik döneminde çekildiğini bildiğimize göre bunda garipsenecek bir durumda yok.Filmde kullanılan müzikler,tam bir klasiğe uygun müziklerdi.En etkileyicisi,basit gibi görünen derin diyaloglardı.Tıpkı filmin sonunda (spoiler değil :) Michel'in Patricia'ya "Gerçekten iğrençsin" demesi gibi... ;) 9/10
daha sinamaya tutkun olmadığım bir zamanda ucuza film izliyorum derken. bir anda harçlıklarımın hemen hemen hepsinin sinemaya gitmesini sağlayan film..başan sona güzledi keşiflere başlamak için iyi seçim.
Belmandonun kafasındaki şapkasıyla,agzındaki sigarası,baş parmagını dudaklarında gezdirmesi,Sebergin amerikan gazetesi ve arabasıyla görünmesi;bunlar hep Amerikansı havayı destekler sekılde aktarılması.Hele bı de Sebergın kendisiyle yaşaması için belmandonun ikna çabalarına karşın Sebergin arzularının ve dünyasını anlamak güç.Bunun sonucunda Belmandonun Seberge hısesttigi aşkla ölçekli nefreti Fransanın amerikaya karşı tavırlarıyla karşılıklı.Aslında önemli noktalarından biriside farklı kurgusu,farklı hikaye anlatımına(gerçi godard hikayeye seyirciyi almadan ilerletmesi)ile setirciye farklı gelmesi.Devamlılık ilkesine selam çakması(arabadaki kişinin üstünde gördügümüz ceketi indikten sonra görmememiz).Filmin beklenmedik son shnesi ise bugüne dek hiç kimsenin tatmin edici bir şekilde cevaplayamadığı bir sorusuyla biter. (Seberg, Belmondo'nun mimikleri ile ilgili sorusu)
Hem yeni dalganın hem de sinemanın zirve yaptığı filmlerden birisi.Bir başyapıt.Godard’ın deneyselliğin en derinlerinde çılgınca gezindiği,sinemaya dair yepyeni tanımlamalar getirdiği nadide bir eser...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.