Hesabım
    Serseri Aşıklar
    Ortalama puan
    4,2
    115 Puanlama
    Serseri Aşıklar hakkında görüşlerin ?

    26 Kullanıcı yorumları

    5
    3 Eleştiri
    4
    13 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    4 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    ilk saniyesinden itibaren farklı tarzını belli ediyor.godard'ın bu eseri fransız yeni dalgası'nın öncülerinin başında geliyor.önemli bir yönetmen,önemli oyuncular var.bana kalırsa zaten filmin en büyük gücü belmondo ve seberg'in tarif edilemez performansları.ikisi de çok uyumlu ve muhteşemler.arka planda anlatılan hikaye belki inanılmaz değil.fakat bu hikayenin anlatılış biçimi,atlamalı çekimler,sinemada daha önce pek denenmemiş pek çok unsurun denenmesi açısından da "deneysel" bir film olduğunu söyleyebiliriz.çarpıcı finaliyle de akıllarda yer etmiştir.şimdiye dek izlediğim en harika ikili performanslardan biri belmondo ve seberg'inki.çekici paris atmosferi,çekici bir dil olan fransızca,sürekli tüttürülen sigaralar,okunan gazeteler,dönemin modası,kıyafetleri.çok karizmatik bir filmdir aynı zamanda.görülmesi tavsiye edilir.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    22 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    FRANSIZ SİNEMASININ KİLOMETRE TAŞI OLAN BİR BAŞYAPIT 10/ 10
    Jean-Luc Godard'ın ilk uzun metrajlı filmi olan Serseri Aşıklar aynı zamanda Fransız yeni dalga akımını başlatan ilk film olma özelliğinide taşır.Sinemada belli başlı kurallar olmadan da güzel şeyler yapılabileceğini ortaya koymuştur. Filmde bir bütünlük yoktur. Bir bütünlük vardır fakat alışılagelen türde sahnelerin birbirini takip ettiği türde bir bütünlük değildir. Ayrı ayrı sahnelerde anlatmak istediğini anlatır. Başındaki şapkası ve ağzından düşürmediği sigarasıyla Belmondo, Bogartvari görünür ki, bu da Godard'ın çökmüş Amerikan sinemasına saygı duruşudur. Aynı zamanda filmin başrol oyuncuları olan Jean Paul Belmondo ve Jean Seberg, bu filmle dönemin gazetelerinin de etkisiyle 20 li yaşlardaki performanslarıyla zirveye taşınmışlardır. Jean Paul Belmondo, çaldığı arabayla Paris’e giderken kendisini takip eden polisi vurup öldürür, Paris’e geldiğinde ise ilk iş olarak bir arkadaşına uğrayıp çaktırmadan biraz para çalar. Bu olaylardan da zerre pişmanlık duymaz, bunlar onun özgür tercihidir; varoluşçuluğun izleri Belmondo ve tüm karakterlerde kendini gösterir. Belmondo daha sonra Amerikan kızı Jean Seberg ile tanışır ve aralarında ne olduğu pek de anlaşılamayan bir ilişki başlar. Seberg’i kendisiyle yaşamak için ikna etmeye çalışır ama Seberg’in motivasyonları ve arzularını anlamak imkansızdır. Belmondo’nun Seberg’e duyduğu nefretle karışık aşk, Fransa’nın Amerika hakkında hissettiklerine paraleldir. Filmin ortasında, iki karakter arasında bir otel odasında hemen hemen 20 dakikalık bir konuşma geçer; ama bu her saniyesi planlanmış bir konuşma değildir, hatta çoğu o anda oluşmuştur. Karakterler sanattan, politikadan, spordan, seksten konuşur; birbirlerinin lafına girerler, 20 dakikanın sonunda yeni hiçbir şey öğrenmemişizdir. Kamera film boyunca o kadar çok hareket eder ve karakterlerin peşinden öylesine koşturur ki gözlerimiz yorulur filmin sonunda; örneğin karakterleri takip etmek için kameraman tekerlekli sandalyeye oturtulmuş ve oradan oraya itilmiştir. Filmde görülen başka bir yeni dalga özelliği ise eski filmlere sık sık çıkarılan şapkalardır; ucuz gangster filmlerine yapılan göndermeler, kara filmlerdeki gibi işlerin sarpa sarması ve hatta açık bir şekilde Belmondo’nun Humphrey Bogart’a benzetilmesi. Film boyunca, seyirci hiçbir şekilde bir sonraki sahnede ne olacağını tahmin edemez, bir anda alakasız bir yazarın basın mensuplarına verdiği bir demeç çıkar ekrana, siz bu konuşmanın filmle bağlantısını anlamaya çalışırken daha bir sürü garip hadise kafanızı karıştırmıştır bile. Filmin son sahnesi ise hiç beklenmedik bir anda gelir, Seberg’in bugüne dek hiç kimsenin tatmin edici bir şekilde cevaplayamadığı bir sorusuyla biter. Biraz alakasız olacak ama bu filmde Seberg’in söylediği “Uyumak üzücüdür, insanları birbirinden ayırır. Beraber uyusanız bile uyurken tamamen yalnızsınızdır” sözü benim favori repliklerim arasına katılmıştır, filmi izledikten sonra.Filmle ilgilide ilginç bir ayrıntıya girmek istiyorum film için yönetmen Godard aynen şunları söylemiş.Filmi izlerken konuya odaklanmayın sadece izleyin ve film bittiğinde aklınızda kalan herşey size keyif verecek ve güzel anılar olarak kalacaktır.Filmle ilgili bir anektod ise, hepimizin çok iyi bildiği Teoman’ın Papatya şarkısıdır. Sözlerinde; ‘Hani çok sevdiğin o filmi gördükten sonra, kısacık kestirip saçlarını içtin ilk sigaranı, o papatya’ dediği, şarkıda bahsettiği film yine bu filmdir.Eğer günümüzde genç bir yönetmen sinema alanındaki katı kurallara, Hollywood sinemasının kar amaçlılığına ve tabulaşmaya karşı duruyorsa, kendisini her zaman yeni dalga akımı içinde bulacaktır.Sinema bir sanattır ve sanat olarak kabul edilmesini Fransız yeni dalga akımına borçludur. Bugün yeni dalganın sinemaya en büyük mirası, sinemaya hak ettiği değeri kazandırmış olmasıdır.Kısacası, “A bout de Souffle”u izlemeyip sinema tarihini iyi bildiğini iddia etmek, sinemaya haksızlık olur başyapıtın en gösterişli hali var karşımızda.! 10 / 9.5
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.340 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    31 Temmuz 2022 tarihinde eklendi
    Benim için sürükleyici ve harika bir film değildi. Fakat karakterlerinin duygusuna ortak olarak zor da olsa filmi bitirdim.
    ozzy-badd
    ozzy-badd

    Takipçi 831 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    1 Şubat 2011 tarihinde eklendi
    Michael ve Patricia ikilisini keyifli diyalogları dışında , akılda kalıcı bir yanı olmayan , ortalama bir Godard filmi .
    10/6 .
    throughout
    throughout

    Takipçi 367 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    23 Mart 2011 tarihinde eklendi
    Godard imzalı film 50 yıl önceki koşullar içinde değerlendirilirse iyi bir film denebilir.. ama ben sinema filmlerini "zamansız" olarak gördüğüm için iyi film diyemiyorum bu filme.. kesinlikle akıcı bir film ama içi dolu bir film değil.. eğlenceli ve zaman zaman güzel sahneler var ama hepsi bu.. daha fazlası yok.. film müzikleri güzel değildi.. tür olarak bu filmden zaten çok fazla "etki" beklememek gerek.. sonuç olarak vasat bir film.. 5/10
    alisan-sahin
    alisan-sahin

    Takipçi 84 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    8 Mart 2007 tarihinde eklendi
    Frenleri kullanma; arabalar gitmek için yapılmıştır, durmak için değil! (Michel Poiccard)
    fragilegirl
    fragilegirl

    Takipçi 217 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Şubat 2007 tarihinde eklendi
    Tam anlamıyla bir klasik.Sinemanın yapı taşlarından biri belkide.Jean Paul Belmondo'nun serseri tavırları,Jean Seberg'in masum güzelliği ve mimikleriyle hatırlarda kalacak bir yapım.Filmde belli bir bütünlük yok.Bu yüzden biraz garipsedim ilk başta.Fakat bu filmin sinemanın bebeklik döneminde çekildiğini bildiğimize göre bunda garipsenecek bir durumda yok.Filmde kullanılan müzikler,tam bir klasiğe uygun müziklerdi.En etkileyicisi,basit gibi görünen derin diyaloglardı.Tıpkı filmin sonunda (spoiler değil :) Michel'in Patricia'ya "Gerçekten iğrençsin" demesi gibi... ;) 9/10
    gordeslideniro
    gordeslideniro

    Takipçi 130 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    28 Ağustos 2009 tarihinde eklendi
    Fransız sinemasının gösterişli, edebi geleneğine tokat gibi bir tepkidir Serseri Aşıklar. Yeni Dalga hareketi sinema ile dalgasını en iyi bu filmle geçiyor. Bu arada Belmando döktürüyor kız çok güzel olmasa da cazibe müthiş sinemaseverlerin izlemesi gereken bir film...
    Ed-WooD
    Ed-WooD

    Takipçi 37 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    24 Ekim 2012 tarihinde eklendi
    Karizmatik bir film.Sigaralar,kıyafetler,arabalar,güneş gözlükleriyle.Amma velakin anlatılan hikayenin içi boş.Seberg'le Belmondo'nun uyumu filmi sürüklüyor.Hikaye açısından vasat bir film..
    kemerlee
    kemerlee

    Takipçi 693 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    1 Eylül 2011 tarihinde eklendi
    Ünlü aşk hikayeleri dendimi mutlaka hatırlanan ve listelerde yer eden bir film, bir çok eleştirmenin övmesi sonucu seğrettiğim film ne çok duygusal bir aşk hikayesi, nede zeki farklı bir hikaye sunuyor, o yıllar için farklı ve özel olabilsede üzerinden geçen 50 yılla fazlasıyla eskimiş etkileyiciliğini kaybetmiş zorlama sonuylada hatırlamak istemiyeceğiniz bir filme dönüşüyor niyazikki.
    mayhemproject
    mayhemproject

    Takipçi 78 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    19 Şubat 2007 tarihinde eklendi
    Serseri Aşıklar içinde her şeyin mümkün olduğu türden bir film ve tek hedefi de bu.Kişisel görüşüm kişilerin yapabildiği her şey bu filme katılabilir.Bir anlamda başka Yeni Dalgacılarda Serseri Aşıklar'a ilişkin olarak bu tanımın kapsamına giriyor.Filmin yönetim,senaryo ve kurgusu Godard'a ait olmasına karşın,gerçekte Frençois Truffaut'nun özgün bir fikri üzerine oluşturulmuş,sanat danışmanlığınıda Claude Chabrol üstlenmiştir.Yeni Dalga teriminin bir içerik kazanmasını sağlayan,akımın en etkili filmlerinden olan bu başyap!t kaçırılmamalı.İyi Seyirler.
    basakbilgi
    basakbilgi

    Takipçi 354 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    30 Kasım 2007 tarihinde eklendi
    Godard bu filmi anam babam usulu yani geleneksel sinemaya meydan okuyarak ve geçmiş sinema birikimine bir sürü gönderme yaparak yapmıştır.

    Belmondo amcam da kül tablası gibiydi maşallah, emzik gibi düşürmedi sigarayı ağzından:))

    "Serseri Aşıklar" bir aşk şeysi filmi olmasına ek olarak bir sinema makalesi olarak da değerlendirilebilinir. Oyuncular konuşmalarını doğaçlama bir şekilde ve yer yer birbirlerinin sözünü keserek yapmaya itilmiş ve uzun dialoglar bu şekilde gelişmiştir, korkmayın ama filmin kendisi kısadır:)
    verbalkint92
    verbalkint92

    Takipçi 177 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    7 Mayıs 2006 tarihinde eklendi
    Hem yeni dalganın hem de sinemanın zirve yaptığı filmlerden birisi.Bir başyapıt.Godard’ın deneyselliğin en derinlerinde çılgınca gezindiği,sinemaya dair yepyeni tanımlamalar getirdiği nadide bir eser...
    lukasm
    lukasm

    Takipçi 101 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    30 Haziran 2006 tarihinde eklendi
    Belmandonun kafasındaki şapkasıyla,agzındaki sigarası,baş parmagını dudaklarında gezdirmesi,Sebergin amerikan gazetesi ve arabasıyla görünmesi;bunlar hep Amerikansı havayı destekler sekılde aktarılması.Hele bı de Sebergın kendisiyle yaşaması için belmandonun ikna çabalarına karşın Sebergin arzularının ve dünyasını anlamak güç.Bunun sonucunda Belmandonun Seberge hısesttigi aşkla ölçekli nefreti Fransanın amerikaya karşı tavırlarıyla karşılıklı.Aslında önemli noktalarından biriside farklı kurgusu,farklı hikaye anlatımına(gerçi godard hikayeye seyirciyi almadan ilerletmesi)ile setirciye farklı gelmesi.Devamlılık ilkesine selam çakması(arabadaki kişinin üstünde gördügümüz ceketi indikten sonra görmememiz).Filmin beklenmedik son shnesi ise bugüne dek hiç kimsenin tatmin edici bir şekilde cevaplayamadığı bir sorusuyla biter. (Seberg, Belmondo'nun mimikleri ile ilgili sorusu)
    arardurur
    arardurur

    Takipçi 18 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Ağustos 2006 tarihinde eklendi
    daha sinamaya tutkun olmadığım bir zamanda ucuza film izliyorum derken. bir anda harçlıklarımın hemen hemen hepsinin sinemaya gitmesini sağlayan film..başan sona güzledi keşiflere başlamak için iyi seçim.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top