Senaryosunu, filmin ana karakteri Ejnar Mikkelsen'in anılarını hikayeleştirdiği aynı isimli kitaptan uyarlayarak Nikolaj Coster-Waldau ile Joe Derrick'in yazdıkları ve yönetmen koltuğunda da Peter Flinth'in oturduğu "Against the Ice", Grönland'ın keşfinin anlatıldığı; kar, buz ve kutup ayılarıyla girişilen bir mücadelenin, "gözleri yaşartan" bir romantizm ile "taçlandırılarak sonlandırıldığı" bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, görüntü yönetmeni Torben Forsberg'in, İzlanda ve Grönland'da minimum ölçüde yeşil ekran teknolojisine başvurmak suretiyle çektiği bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
Hadi başlayalım o zaman...
Ve izninizle de hemen:
"Grönland, son kaynaklara göre de yıl 1905" diyelim...
Kaptan Ejnar Mikkelsen'in (Nikolaj Coster-Waldau) sürmekte ve köpeklerin de çekmekte olduğu bir kızakta oturmakta olan Teğmen Jörgensen'in (Gísli Örn Garðarsson) ayaklarının neredeyse tamamı donmak üzeredir...
Ana gemiye vardıklarında, sıcak sularla yumuşatılan ayaktaki parmaklardan donmuş olanlar, Kaptan Mikkelsen tarafından ateşte kızdırılarak dezenfekte edilen bir kerpeten aracılığıyla teker teker kopartılır...
Yoksa kangren ve ölüm, kaçınılmaz bir hal alacaktır Kaptan'ın kadim dostlarından Jörgensen açısından...
Derken...
Noel Arifesi 1909, Kuzey Doğu Grönland...
Yaklaşık dört yıllık yolculuk, pek beklenildiği biçimde sürmese de; ilk "Danimarka seferinin", erzaklarını tüketmelerinin ardından iki adamıyla birlikte donarak ölmüş olan lideri Mylius - Erichsen'e ait olan bir günlük ile üzerinde bir "höyüğün" işaretlendiği, bilinmeyen topraklara ait bir harita artık ellerindedir...
Bu harita, Mikkelsen'in varış noktasına dair temel rehber ve işaret fişeğidir...
İşte o sebeple de mürettebatını, "Alabama" isimli gemide bırakacak olan Mikkelsen'in hedefinde; Mylius - Erichsen ve ekibinin yarım bırakmak zorunda kaldıkları Grönland'ın keşfi işini tamamlamak gayesiyle söz konusu topraklara ulaşmak vardır...
Bunun için de kendisiyle gelebilecek bir gönüllüye ihtiyacı bulunmaktadır...
Ki, o da; Amdrup (Þorsteinn Bachmann), Holm (Nick Jameson), Poulsen (Diarmaid Murtagh) ve Laub (Sam Redford) gibi diğerleri isteksiz davranınca, mürettebatın en genç ve deneyimsiz üyesi Iver Iversen (Joe Cole) olur...
1. Gün - Mart 1910
Yapılan hesaplamalara göre Ağustos ayında geri dönmeleri planlanan Mikkelsen ile Iversen, iki kızakla yola koyulurlar...
26. Gün
Gennç Iverson lideri Mikkelsen'den dinlediği; onun yakın dostu da olan Mylius - Erichsen'in, hüsranla sonuçlanan keşif için yola koyuluş hikayesini öğrenir...
Ertesi sabah da Iverson'ın kızağı devrilir...
Böylelikle de, bu kazada; gıda dahil malzemelerinin bir kısmı ile Iverson'ın kızağının lider köpeği Bjorn'u kaybederler...
48. Gün
Buz tabakalarından çıkmışlar ve Iverson, Kaptan'dan bu zorlu seferin gerçek nedenini öğrenmiştir...
Ne midir o?
Yani Danimarka hükümetince görevlendirilen Mikkelsen'in hedefinde ne mi bulunmaktadır?
Elbette ki, Amerikalıların; bir boğaz ile iki parçaya ayrıldığını ve o yüzden de üstte kalan kısmının, kendi topraklarına katılması hususunda hak iddia ettikleri ama ortada her hangi bir kanıtın bulunmadığı Grönland'ı yerinde görüp, bunu belgeleriyle tüm dünyaya rapor etmektir...
Çok geçmez kar ve buzdan oluşan zemindeki seyahat yeniden başlar...
84. Gün
Hem erzak bitmiş hem de tek kızağa düşülmüş fakat Mylius - Erichsen'in haritada işaretlediği höyüğe de ulaşılmış üstelik de aynı Mylius - Erichsen'in bıraktığı notlar sayesinde bugün Danimarka Krallığına bağlı özerk bir bölge olan Grönland'ın, Amerikalıların iddialarının aksine tek parçadan ibaret bir ada olduğu da anlaşılmıştır...
Dakika 38...
Geride sizleri, son derece meşakkatli bir geri dönüş öyküsünün gözler önüne serileceği; Mikkelsen'in kısmen kabus dolu hayallerini de süsleyen Naja Holm'ün de (Heida Reed), başta bizzat Mikkelsen'in kendisi olmak üzere herkesi şok edecek şekilde sahne alacağı sürpriz bir finale de sahip olan 64 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Bitirmeden, Kutup Ayısı saldırısı sahnelerinde gerçekten de bir ayı kullanmak isteyen yönetmen Peter Flinth'e rağmen bunun; CGI teknolojisinin sağladığı nimetler sayesinde ağır sıklet judo şampiyonu bir dublör oyuncu kullanılmak yoluyla gerçekleştirildiğini de belirtmiş olalım...
Keyifli seyirler,