Senaryosunu da, Don DeLillo'nun aynı isimli romanından (1985) "serbest" bir biçimde uyarlayarak yazan, "The Squid and the Whale" (2005), "The Meyerowitz Stories" (2017) ve "Marriage Story" (2019) gibi her birini yine bu mecrada itinayla yorumladığımız başarılı filmlerinden de tanıdığımız Noah Baumbach'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "White Noise"; absürtlüğün neredeyse tavana vurduğu, bir "dramedy (drama-komedi)" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 80 milyon dolarlık bir bütçeyle, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle makyaj uygulamalarının yanı sıra, özellikle de zorluk derecesi yüksek sahnelerinde koordinatörlüklerini Brian Machleit ve Rene Mousseux'un üstlendikleri; dublör oyuncuların başarımlarına yaslanılarak çekilen ve dünya prömiyeri, 31 Ağustos 2022 tarihinde Venedik Uluslararası Film Festivali'nde yapılan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Film, Amerikan Kültürü profesörü olan Murray Siskind'in (Don Cheadle); kendisini ve perdede oynayan çarpışma görüntülerini şaşkın bakışlarla seyreden öğrencilerine, Hollywood sinemasından örnekler sunmak suretiyle, Amerikan optimizmine övgüler yağdırdığı sahnelerle başlar...
***
- Bölüm 1. Dalgalar ve Radyasyon -
Yıl 1984 ve Collage-on-the-Hill'de, yeni eğitim döneminin ilk günüdür...
İlk göze batan şey, öğrenciler ve kendilerini otomobilleriyle kampüse getiren ebeveynlerinin oluşturdukları karmaşa hali...
***
Hitler Çalışmaları programına 1968 yılında başlamış olan aynı üniversitenin profesörlerinden (yıllardır performanslarını izlemekten büyük bir haz alarak mutluluk duyduğumuz, rahatlıkla anlaşılabilen "Harvard" İngilizcesiyle konuşan Adam Driver'ın canlandırdığı) Jack Gladney , dördüncü eşi Babette (Greta Gerwig) ile evlidir...
Jack'in önceki ilk ve üçüncü evliliklerinden olan Heinrich (Sam Nivola) ve Steffie (May Nivola) ile Babette'in önceki evliliğinden Denise (Raffey Cassidy) ve ikisinin ortak evlilikleri süresi içinde doğan Wilder (Henry Moore - Dean Moore) isimli çocukları da, kendileriyle birlikte yaşamaktadır...
Ki bunlardan Denise, annesi Babette'in mutfak dolaplarından birinin içinde sakladığı ve boşalan kutusunu çöpe attığı; "Dylar" adında reçetelendirilmiş bir ilacı, üç günde bir doz olarak gizlice kullanmakta olduğunu fark edecektir...
***
Gece olup da yataklarına girdiklerinde Jack ile Babette birbirlerine; aralarından ilk ölenin, kendisi olması gerektiğini söylemektedirler...
Zira çocuklar büyüyüp de yuvadan uçtuklarında; tek başına kalan için hayatın, çekilmez olacağını düşünmektedirler...
***
Jack üniversitenin oditoryumundaki dersinde öğrencilerine, Hitler üzerinden diktatörler hakkında bilgi verirken onların ortaya çıkışlarını; "İnsanlar çaresiz ve muhtaç haldelerken, sihirli ve mitolojik figürler ile destansı insan karakterleri yaratırlar... Bunlar, göz korkutan ve esrarengiz suretlerdir..." şeklinde tanımlarken spor öğretmeni olan karısı Babette'de, yaşlılara egzersiz hareketleri yaptırmaktadır...
***
Bu arada...
Amerika'nın önde gelen Hitler ve Nazizm uzmanlarından biri olmasına karşın Almanca bilmeyen Jack'in; bir öğretmenden (Danny Wolohan), gizlice Almanca dersleri almakta olduğunu görürüz...
Halbuki kendisi öğrencilerine, mutlaka en az bir yıl Almanca dersi almalarını öğütlemektedir...
Jack'in Almancaya ilişkin şimdiki telaşı da; uluslararası Hitler konferansının bu yıl baharda, Collage-on-the-Hill'de yapılacak ve pek çok Alman akademisyenin de oturumlara katılarak sunumlar yapacak olmalarıdır...
Böyle olunca da, o güne kadar ki tek amacının da Jack'in; hiç değilse Almancanın temellerini kapabilmek olduğu ortaya çıkmaktadır...
***
Neyse...
Bir süpermarket de alışveriş yaparken, Jack ve Babette ile çocuklarına rastlayan Jack'in meslektaşı Murray Siskind; Jack'in Hitler programına hayran olduğunu belirttikten sonra kendisinin de benzerini, Elvis Presley için uygulamaya sokmak arzusunda olduğunu vurgular...
Aynı esnada Steffie babasına, Babette'in gizlice ilaç yutmakta olduğu bilgisini yetiştirecektir...
***
Derken...
Son zamanlarda, unutkanlıktan mustarip olduğunu kocasına dillendiren Babette bu rahatsızlığını, çiğnediği yapay tatlandırıcılı sakızlara bağlarken; Jack dönüp dolaşıp konuyu, gizlice kullandığı ilaçların yan etkilerine getirir...
Ki annesinin bu alışkanlığı sebebiyle, tıp ve eczacılık dergilerini okumaya başlamış ama "Dylar"a dair olarak literatürde herhangi bir veriye ulaşamamış olan Denise'de; Jack ile aynı görüştedir ve üvey babasının bu konuda, ne zaman harekete geçeceğini de merak etmektedir...
Üstelik sadece bu da değil...
Annesiyle ilgili başka hususlarda da, bir takım terslikler bulunduğunu hissetmektedir Denise; fakat Jack'i bunlara da bir türlü inandıramamaktadır...
Ancak...
Jack ile Denise arasındaki bu ilginç etkileşim; rüyalarında karabasanlar gören Jack'in, kan ter içinde uyanmalarına ve ardından da Denise ile işbirliğine gitmelerine neden olacaktır...
Dakika 25...
Farkındayız, "spoiler" vermek istemediğimiz için kısa kestik ama...
Jack ile Denise'in meraklarının tamamıyla giderileceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; çok daha farklı mevzularında hikayede yer alacakları, 111 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,