En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.094 değerlendirmeler
Takip Et!
1,5
2 Ağustos 2024 tarihinde eklendi
25. dakikası sonrasında, bir saçmalıklar silsilesine dönüşen senayosunu da kaleme alan Richard Boddington'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Hero Dog: The Journey Home / Against The Wild III: The Journey Home"; bir aile macerası olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan Kanada yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
Kanada, Ontario kırsalındaki...
Kent merkezine yerleşeceği için satışa çıkardığı aile evine gitmeyi planlayan görme engelli Royce Davis'in (Steve Byers)...
Kendisini götürecek olan teknenin bağlanmış olduğu rıhtıma...
Bir araç kullanıcısınca (Jeremy Ferdman) getirilip...
Teknenin yaşlı kaptanı Fred Boggs'a (Colin Fox)...
Salimen teslim edildiği sahne ile başlar...
***
Ki...
Royce seyahatteyken, onun çocukları olan 13 yaşındaki Max Davis (Zackary Arthur) ile kardeşi Erin Davis'e (Morgan DiPietrantonio) bakan kız kardeşi Susan Wade'e (Natasha Henstridge) ait...
Chinook (Iikona) adındaki Alaskan Malamute cinsi bir erkek kurt köpeği de...
Çok önceden yerini aldığı teknede Royce'u beklemektedir...
***
Derken...
Royce'u getiren araç kullanıcısının, rıhtım korkuluğundaki halatını çözdüğü motorlu tekne...
Gölde yol almaya koyulurken...
***
Kaptanın sorusu üzerine Royce'un gözlerini...
Henüz 19 yaşındayken...
Bir ordu mühendisi olarak bulunduğu Afganistan'da...
Yol kenarına yerleştirilmiş bir bombanın patlaması neticesinde kaybettiğini öğrenirken...
***
Yine Kaptan Boggs sayesinde...
Royce'un kansere yakalanan karısının da...
İki yıl önce ölmüş olduğu bilgisine de ulaşmış oluruz...
***
İşte onlar böyle tatlı tatlı sohbet edip yollarına devam ederlerken...
Susan halalarının kullandığı otomobile atlayan Max ile Erin'de...
Varış yapacağı Port Moody'deki rıhtımda babalarını karşılamak üzere...
Çoktan yola çıkmışlardır bile...
***
Ancak...
O da nesi...
Ani bir kalp krizi geçiren teknenin dümenindeki Kaptan Boggs...
Düştüğü yerde...
Halen nabzı atıyor olmasına rağmen...
Kıpırdamadan...
Öylece kala kalmasın mı...
***
Bu arada...
Bir yolunu bulup teknenin kayalıklara çarpmasını engelleyen Royce...
Sinyal bulunmaması nedeniyle telefonunu kullanamazken...
Harekete geçirilecek olan yetkililerin kendilerini arayarak bulacaklarını düşünen Royce...
Bir yandan da...
Teknenin sağını solunu yoklarken eline...
İşaret fişeği atan bir tabanca ile el feneri geçer...
***
Ki...
Bunlar ile Royce...
Aramaya çıkan uçak veya helikopter tarzı araçlara...
İşaret vermeyi ummaktayken...
Aniden şiddetli bir yağmur bastırmasın...
Ve bu umudunu da...
Tamamen ortadan kaldırmasın mı...
***
Zaten...
Bir polis memurunun da (Adam Nicholson) uyarısıyla...
Yağmurun altında bekleme yapmak yerine...
Eve dönmek mecburiyetinde kalan Susan'ın ziyaretine gelen Kaptan Walker'da (John Tench)...
Hava muhalefetini gerekçe göstererek...
Helikopter kaldıramadıklarını ve telsizine ulaşamadıkları teknenin arama kurtarma işinin...
Havanın aydınlanacağı sabah saat 6:00'ya bırakıldığını söyleyecek...
***
Ardından da...
Sabah olur olmaz...
Göl yüzeyinde tekneler...
Havadan da helikopter ile operasyon başlatılırken...
Artık nereden aklına estiyse...
Chinook'u da yanına alan Royce...
Karaya çıkıp...
Ormanda ilerlemeye kalkışmasın...
***
Ve bahanesi de...
Kaptan Boggs'a yardım getirmek olmasın mı...
Dakika 25...
***
Sadece, henüz sekiz yaşını doldurmamış çocuklarıyla beraber izleyecek film arayan ebeveynlere önerebileceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; yapılmaması gereken ne varsa onun yapılarak, her ne kadar normal hayatın akışına uygun olmasa da...
Yine de mutlu sona ulaşabilmenin yollarının gösterildiği, 65 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.