Senaryosunu da, Thayná Mantesso ile birlikte yazan Alexandre Moratto'nun yönetmen koltuğunda oturduğu "7 Prisioneiros / 7 Prisoners", az gelişmiş ülke ekonomilerindeki emek yoğun sektörlerdeki çarkların ne şekilde döndürüldüğünün, "mübalağa / abartı sanatı" olarak da tarif edilebilen bir dil tercih edilerek, "modern kölelik" vurgusu içinde anlatıldığı çarpıcı bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, “Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi ('Suriyeli ve Afgan' mülteciler işaret edilerek) onlar ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüzbinlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar. Kayseri sanayisinde de öyle. İşçi bulamıyorlar, bu adamlar çalışıyor" biçimindeki 27 Temmuz 2021 tarihli siyasi bir beyanı da anımsatan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
Annesi (Dirce Thomaz) ve kız kardeşleri Odete (Mayara Baptista) ile Cirlene'e (Bia Jesus) daha güzel bir gelecek sağlamak isteyen Mateus (Christian Malheiros), kendisini almaya gelen Gilson'ın (Mauricio de Barros) minibüsünde bulunan diğer çocuklar Samuel (Bruno Rocha), Ezequiel (Vitor Julian) ve Isaque (Lucas Oranmian) ile beraber Catanduva kırsalından Sao Paulo'nun merkezindeki yeni işine doğru yola koyulur...
Vardıkları yer, Luca'nın (Rodrigo Santoro) başında bulunduğu bir hurdalıktır...
Ancak çok geçmez ve para kazanmak amacıyla yurtlarından ayrılarak buralara gelen çocuklar gerçekte, Luca denilen bu eli silahlı zorbanın kucağına rehin hatta esir düşürüldüklerini fark edeceklerdir...
Zira dur durak bilmeksizin köleler gibi çalışmak yerine kaçarak gitmelerini engellemek için hurdalığın ana kapısının tamamen kapatılmasının yanı sıra geceleri yatmakta oldukları koğuşun önündeki demir parmaklık da kilitlenmiştir...
Bunun üzerine ertesi gün, kaçma girişiminde bulunsalar da Mateus, Samuel ve Ezequiel başarısız olur...
Kaçmayı becerebilen Isaque'de, çürümüşlüğün bir göstergesi olarak bu çarkın önemli parçalarından biri haline gelmiş olan polis tarafından yakalanarak Luca'ya iade edilir...
Yani hepsinin aile şecerelerini birer birer ezbere sayan polisten de çocuklara hayır yoktur...
Üstelik artık, bir kez daha kaçmaya çalışmaları halinde, ailelerine zarar vermekle de tehdit edilmişler ve ek bir ceza olarak duş almaları da yasaklanmıştır...
Yalnız aynı esnada, çocuklar da kendi aralarında bölünmüş ve örneğin sürekli ağlayıp sızlayan Ezequiel'i Isaque bıçaklamıştır...
Neyse ki Ezequiel, bu saldırıdan ucuz kurtulmuştur...
Ancak Luca'yı öldürerek firar etmeyi kafasına koymuş olan Isaque'nin vukuatları bir türlü hız kesmemektedir...
Nasıl mı?
Luca ile altı aylığına günde on teslimat yaparak çalışmak ve ardından da serbest bırakılmak anlaşması yapan Mateus'a şiddetle itiraz etmekte fakat herkesin sinirlerini germek suretiyle de olsa, umarsızca hurda sökmeyi de sürdürmektedir...
Aslında bir Çalışma Bakanlığı denetimi esnasında, Luca ile yardımcısı Nando'nun (Andre Abujamra) kendilerine yaptıklarını anlatarak kurtulma şansları da doğmuştur...
Ama bu ziyaret esnasında Luca, Mateus'a pek fırsat tanımadığı için bu şans gerçekleşmez...
Ve...
Derken bu dörtlüye, Luca'nın seçimini bizzat Mateus'a yaptıracağı, insan ticareti yolu ile ülke dışından gelen üç Latin Amerikalı mülteci (Emerson Pairumani, Ananias Davidth ve Chris Vega) daha eklenir...
Ki, Luca'nın planlarına göre o andan itibaren hurdalıktaki bütün çocuklara, aynen kendisinin sahip olduğu yetkiler ile Mateus nezaret edecektir...
Dakika 49...
Geride, siyaset kurumunun da işin içinde olduğunu öğreneceğimiz, Mateus'un yaşayacağı "vicdan ve cüzdan" arasındaki gelgitler ile de eklemlenen 44 dakikalık bir bölüm daha mevcut...
Dünya prömiyeri 6 Eylül 2021'de Venedik Film Festivalinde yapılan ve dikkatlerin (şimdiye kadar sadece iki uzun metrajlı film çeken Moratto'nun vaz geçemediği favori oyuncusu) Christian Malheiros ile Rodrigo Santoro'nun performanslarına çevrildiği düşük bütçeli bu filmi, nitelikli film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan tüm sinemasever dostlara, gönül rahatlığı ile önerebiliyoruz...
Keyifli seyirler,