Can Çıkar Huy Çıkmaz eleştirileri

Senaryosunu Carrie Freedle'ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda Stephen Herek'in oturduğu “Afterlife of the Party”, fantastik bir "dramedy" (drama - komedi) olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz; çay, kahve, meşrubat ve anneler elinde mutfaklarda kolaylıkla hazırlanabilen patlamış mısır dahil herkesin rahatlıkla ulaşabileceği uygun fiyatlı mevsim atıştırmalıkları eşliğinde "ailecek izlenebilecek" bir şeyler arayan ebeveynlere, tereddütsüz önerebileceğimiz bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

Her ne kadar, Doğal Tarih Müzesinde arkeolog olarak çalışan Lisa'nın (Midori Francis) teklifi evlerinde oturup, bir türlü bitiremedikleri Mona Lisa yapbozunu (puzzle) tamamlamak şeklinde olsa da, yirmi beşinci doğum günü partisi için zorla ikna ettiği çocukluk arkadaşı Lisa ile parti tasarımcısı Cassandra "Cassie" Adeline Garcia (Victoria Justice) birlikte yola koyulurlar...

Yaşadıkları apartmanın koridorunda da, kendilerinin dairesinden birkaç kapı ötesine yeni taşınmakta olan Max (Timothy Renouf) ile karşılaşırlar...

Ki Lisa'nın görür görmez, karşılıksız kalmayacak bir biçimde çarpılarak aşık olduğu bu Max, bilgisayar oyunlarına müzik besteleyen sempatik bir gençtir...

Neyse...

Oldukça çılgın geçen doğum günü partisinin ardından şimdi sırada, Roddy'nin evinde; Cassie'nin kiraladığı çatıdan havuza doğru giden bir kaydırak ile havuza atlama faslı bulunmaktadır...

Fakat bu kez, oldukça uçarı tavırlar içindeki Cassie'nin, gözlerinden yaş getirecek kadar kırdığı Lisa, gerisin geriye eve döner...

Elbette kendisine verilen alkol dolu kadehlerin hiç birini geri çevirmeden yuvarlayan Cassie'de dönecek ve sabah, bir "akşamdan kalma" olarak henüz tamamen kendine gelemeden uyandığında da banyoda düştüğünde, bir ev içi kazası geçirerek kafasını klozete vurmak suretiyle hayatını kaybedecektir...

Henüz ne olduğunu anlayamadan kazadan bir yıl sonra yeniden uyandığın da Cassie kendini, dünya ile öbür dünya arasındaki, "Araf" olarak da tanımlanabilen bir bekleme odasında bulur...

Zira Cassie'nin dünya da, henüz tamamlanamamış işleri bulunmaktadır ve bu süreçte, Araf'ta görevli bir melek olan Val (Robyn Scott), kendisine danışmanlık yapacaktır...

Neler midir bu işler?

Tabii ki de, listesindeki insanlar ile arasını düzeltmesi için kendisine ikinci bir şans verilecek ve başarması halinde de, alt kattaki cehennem yerine üst kattaki cennete kabul edilecektir...

Bu bağlamda ilk ziyaret edilecek kişi de Cassie'nin, kızının ölümü üzerine kendini büsbütün dağıtmış olan babası Howard "Howie" dir (Adam Garcia)...

Gerideki isimler ise, tam bir işkolik haline gelen Lisa ile vakti zamanında kendisi ve babasını terk ederek Londra'ya yerleşmiş olan annesi Sofia'dır (Gloria Garcia)...

Üstelik bütün bu üç isimle, eksik kalan işlerini tamamlayabilmesi amacıyla Cassie'ye, öteki dünya konseyince sadece beş dünya günü verilmiştir...

Yalnız ortadaki en büyük sorun, bu "kısıtlı süre" olmayıp Cassie gibi ölmüş olanların, dünyada yaşamakta olan insanlarla doğrudan iletişim kuramıyor olmalarıdır...

İşte bu sebeple de Cassie, alternatif bir yol bularak yakınlarıyla bağ kurmayı da deneyimleyecektir...

Ve danışman Val düğmeye basarak, Cassie'ye verilmiş olan beş günlük süreye dair saati başlatır...

Dakika 25...

Geride sizleri, bazen gözlerinizi sulandıracak tarzdaki duygusallıklar ile sürpriz gelişmelerin de yer alacağı, severek izleyeceğinizi umduğumuz 84 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Yeter ki, TV filmi lezzetindeki “Afterlife of the Party”, kimseler de büyük beklentiler oluşturmasın...

Keyifli seyirler,

kız ölüyor ve melekler hatalarını düzeltmek için geri gönderiyor falan filan… konu çocuk filmş tadında işlenmiş.. Oyunculuklar çok kötü.. Sürükleyicilik vasat.. Boş beleş bir netfix filmi daha