En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
senelm
13 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
28 Mayıs 2004 tarihinde eklendi
film bence gayet iyidi değişik bir tat istemiyor muyduk Trier hayli fazlasını verdi bize teşekkürler adama gerçekten sıkılmış bir sinema seyircisine uzun bir süre yetecek bir film yolladı. Nicole kidman artık kendini aştı bu kadın nereye gisiyor tanrım durmak b,ilmiyor ve her şeyi de kenbdine yakıştırıyor.
bu arda filmde öldürülen küçük çocuklar Nicole Kidman'ın kırılan bebeklerini temsil ediyor. Nicole de dayanamadı ağladı, çocukların annesi de. evet o bebekler tamamen ama tamamen masumdu ve öldürülmeleri gerçekten rahatsız ediciydi zatenb yönetmenin istediği de buydu. olayın ne kadar ciddi bir boyutta olduğu. ama nicole kidman'ın kırılan bebeklerinin de bir şeyleri temsil ettiğini düşünürsek ve filmde intikamın büyük bür yer tuttuğunu kabul edersek bunlar olması gerekenlerdi. ne yani herkesi öldürüp o bebekleri canlı bıraksaydı daha mı iyi olacaktı ya da inandırıcı? sanmıyorum
Amma agresif bir yorum yazmışım yaa :) Film insanı işte bu hale sokuyor. Ama sonunda gerçekten çok mutlu oldum, sanki film boyunca o anı beklemişim gibi.
Sinemanın "sinema" olma nedeni anlatımın yanısıra görselliktir.Mekanın kısıtlı olmaması güzelleştirir çogu zaman filmleri.Son yıllardaki efektleri saymasak da olur,hiç önemli değil.Çogunlukla da kamera kullanımlarını takip eder hayranlıkla izleriz.Bunu başka yerde göremeyiz.Sinemanın da tadı burada değil midir? Trier in tarzı,anlatımı vs. sözkonusu değil burada...Sinema formatında olup olmadıgı önemli olan.Dogville tiyatroda izlenilse belki hoş bir "oyun" olabilir..Ama ben sinemaya gidiyorsam film izlemeye gidiyorum demektir,oyun değil.Bu yüzdendir ki Dogville sinema için kaale bile alınmamalı kanaatimce.
İzlemek için ne kadar sabırsızım anlatamam 5 aralıkta gösterime girmesine rağmen buraya henüz gelmedi.Her hafta sinemayı arıyorum 3 haftaya gelir diyorlar delirecem.Bide bilmeyenler için bu film oscar yarışında yok cünkü abdde gösterilmedi henüz ancak 77.törende görebiliriz.
lars von trier ... Karanlıkda Dans ile bu yönetmenle tanıştım... o onun şansızlığı oldu.. bir daha filmini izlemem demiştim... Bjork gerçektende bende antipati yaratan biri olmasaydı belki sevebilirdim Karanlıkda Dans ı... ama dışardan tekrar bakınca diyorumki Bşarısız seyirciyi boğan sıkıntıdan oflatan bitse de çıksam dedirten bir filmdi.. AMA DÜN BU FİKRİMİ DEĞİŞTİRDİ lars von trier . Dogville.... hepimizden bir parçayı yansıtmış ekrana hemde film için dekordu mekandı kostümdü gibi şaşalara girmeden... tamamen herşeyi hayal gücümüzün enginliğine bırakmış yönetmen.... anlatıcının sıkıcı sesi haricinde filmde boğan birşey yoktu... bir kitap okut,r gibiydim... yatmadan önce elime aldığım ama sonunu merak ettiğim için bırakıp uyuyamadığım:)= Bir Meleğin Can alan bir meleğe dönüşmesinin hikayesiydi.... kişisel hırsların nasılda çaresiz kalan biri karşısında hep daha çok hep daha çok zulmetmeye yönbelmesi ama buna da "yardım ettim karşılığını ödemelisin " kılıfını geçirerek ile karşı tarafa acımasızca zulmeden küçük insanları çok güzel tasvir etmiş... biri düştümüm bir tekmede biz vuralım mantalitesi... FİLM MÜKEMMELDİ İZLEYİNİZ::::
bu filme "0" veren arkadaşın hangi filmlere 1den yukarı not verdiğini öğrenmek isterdim..
ben 7 verdim. o kadar etkilenmesem de tiyatral ve simgesel özelliğiyle "boş" bir film olmadığı kanaatindeyim. netekim kasabadaki her karakterden, her eşyadan, her ilişkiden ve konuşmadan sayfalarca toplumsal eleştiri çıkarmak mümkün. görsellik olmadığı için oyunculukla kapatmaları gerekiyordu bu açığı ve bence onu da yapmışlar. hiç görsellik aramadım filmde. kısacası o kadar da boş bir film değildi. "entel" takılmaya çalışmayın diyen arkadaşlar da son yıllarda moda olan "entel karşıtı" takılmaya çalışmışlar. ikisi de yanlış. kasmayın. gerek yok..
Tenessee Williams'dan (ufak güneyli kasabanın dar görüşlü insanları) Arthur Miller'e uzanan Amerikan tiyatrosu havasıyla başlıyor film. Ama bizi mütemadiyen dürtüklüyor. Dekorun simgelleşmesi bizi konuya, en çok da karakterlere doğru itiyor. Burjuva bireyin içten içe yozlaşmışlığına tanık oluyoruz, ama dikkat yönetmen uyarıyor: Rica ederim, bunu sadece burjuva eleştirisi boyutunda değil, insani zaaflar ekseninde ele alalım sayın seyirci. Finali beğendim. Bizim yerli filmlerde hep boyun eğen kadının şarkıcı olup onu ezen şımarık zengin çocuğundan aldığı rövanşı anımsatıyor, ve seyirciye yaptığı onca eziyete rağmen bir rahatlama ortamı ile olayı bitiriyor. Ama benim tercihim makinalıyı Grace'in tatata diye kullanmasıydı. Bir de dersimizi alıyoruz: Zulmun sonu yok. Yapılan kötülük (nedeni ne olursa olsun, ister burjuva konformizmi, ister bireyin zaafı) başka bir kötülükle temizlenir. 'Peki iyi mi olur yani?' diye soruyor Lars...
10 üzerinden 10. Bence Trier büyük bir deha. Gerek sinema tekniği, gerek ele aldığı konu, gerekse konunun işlenişi bakımından bu film beni büyüledi. Trier, "Karanlıkta Dans" filminde de sistemi ve insanların zayıflıklarını sorgulayarak beni yine ahlaki bir sorgulamaya yöneltmişti. Bu filminde de Trier, yine bir kurban seçmiş ve bu kurbana karşı işlenen insanlık suçlarını gözler önüne sererek bizlere birer ayna tutmuş. Bazen kasabalı halkın, bazen de kurbanın açısından düşünmeye çalıştığımda kendimi tam olarak bir ahlaki ikilemde buldum. Trier bunu, Grace ve babasının arabada yaptıkları o tartışmayla zirveye ulaştırıyor. Grace ve babasının diyaloglarını ben de zihnimden, belki de birer saniye önce geçiriyordum. Grace'in verdiği son kararın bende bıraktığı etkiyi açıklamak ise epey zor: rahatlarken huzursuz oldum; sevinirken acı çektim; suç, ceza ve adalet kavramlarım birer çelişki yumağı haline geldi; haksızlık duygusunun verdiği öfkeden korktum; bir ürperti dalgası bütün bedenimi sardı... Trier'in insan ruhunu bu kadar iyi tanımasına hayran oldum, ahlaki sorgulamalarına hayran oldum, sinema diline ve tekniğine hayran oldum... Çarpıldım, büyülendim, alt-üst oldum... Bence kusursuz bir film. Ayrıca, Nicole Kidman'ın oyunculuğu da muhteşem. Sakın kaçırmayın.
Birileri bana bu film için yapılan yorumları açıklayabilir mi? Eleştiriler olumlu mu yoksa olumsuz mu? Yani filmi tavsiye ediyor musunuz yoksa etmiyor musunuz?
Filmin oldukça uzun olması(177dk.)çok az sayıda sinemada vizyona girmesine neden oluyor.İstanbulda yaklaşık 7-8 sinemada gösterime girmesi film için bir dezavantaj.
filmin tartışmasız en güzel yeri sonuydu. özellikle köpeğin olmaması ve malum son(!) tam anlamıyla ayakta alkışlanacak türden.
film iyi yönetmen iyi oyuncular iyi ve çok entellektüel bir yaklaşım içinde ilerleyen düşünceler ve neticede belkide başyapıt sayılacabilecek bir sanat eseri.
von trier ise cidden ağzı laf yapan eleştirirken çok sert eleştiren ama filmin başından sonuna doğru karekter ve masalı sevdirip karekterler ile özdeşleşmemizi sağlayıp o acımasız eleştiriyi öyle samimi ve hissetsel duruma getiriyor ki işte yönetmenlik bu.
MUHTEŞEM.SANAT VE GÖRÜNTÜ YÖNETMENLİĞİ SÜPER.OYUNCULARA VE YÖNETMENEYSE SÖYLİCEK BİRŞEY BULAMIYORUM HARİKA BİR İŞ CAKARMIŞLAR.SENARYO İSE HAYATTAN DAHA GERCEK...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.