Senaryosunu, aynı isimli kendi tiyatro oyunundan (2012) uyarlayarak Samuel D. Hunter'ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda da, özellikle de "Requiem for a Dream" (2000) filminin hastası olduğumuz Darren Aronofsky'nin oturmakta olduğu “The Whale”; kapalı tek mekanda çekilen, psikolojik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 3 milyon dolarlık bir bütçe ve Judy Chin'in liderlik ettiği "sıra dışı" protez makyajı ile kafasına yerleştirilen saç uygulamasını gerçekleştiren farklı ekiplerin; günde dört saatlik mesailerini alan yorucu çalışmaları sonucunda 136 kiloya çıkartılarak çirkin bir "balinaya" dönüştürülen Brendan Fraser'ın görüntüsünün damgasını vurmasının yanı sıra, brüt 28.4 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Charlie (Brendan Fraser), Uluslararası Bir İngiliz Okulu olan Oakley College öğrencilerine online yazma dersleri veren, ancak görünümünden utanması sebebiyle dizüstü bilgisayarının kamerasını kapalı tutan; buna da kameranın arızalı olmasını gerekçe olarak gösteren, obeziteden mustarip ve kendini evine kapatmış bir İngilizce profesörüdür...
***
- Pazartesi -
Bilgisayarında eşcinsel porno izlediği kanepesinde doğrulmaya çalışırken Charlie; hemşire dostu Liz'i aramak üzere eline aldığı anda, cep telefonunu yere düşürür...
Düşürür düşürmez de...
Ölmek üzere olduğunu zannettiği ve o yüzden de son bir defa daha duymak istediği, bir naylon dosya içinde muhafaza ettiği Herman Melville'in Moby Dick romanından çıkartarak makale haline getirdiği notları okumaya çalışsa da; pek de başarılı olamadığı esnada, evinin kapısı çalar...
Charlie gelenin Liz olduğunu sansa da; aslında kapıdaki, Yeni Yaşam Kilisesi'nin genç misyonerlerinden Thomas'tır (Ty Simpkins)...
***
Kapıyı ittirerek içeriye girer girmez Charlie'nin dehşetengiz halini gören Thomas, kendisine ambulans çağırmayı teklif etse de; Charlie'nin talebi, uzatacağı Moby Dick notlarını kendisine okuması şeklinde olacaktır...
Thomas notları okumayı bitirir bitirmez, bir kez daha ambulans çağırmayı önerse de; hastaneye gitmediğini söyleyen Charlie, düşürdüğü telefonunu alıp kendisine vermesini isteyeceği Thomas'ı yine geri çevirecektir...
Zira Charlie'nin, sağlık sigortası bulunmamaktadır...
***
Derken...
"Ambulans çağırmalıydın" diyecek ve ardından da, 238/134 değerlerdeki tansiyonunu kontrol edecek olan Liz'de (Hong Chau) çıkıp gelir...
Başka tetkikler de yapan Liz'e göre; konjestif kalp yetmezliği bulunan Charlie'nin hastaneye gitmemesi halinde ölmesi, neredeyse kaçınılmaz gibidir...
***
Bu arada...
Charlie'nin tuvalete gittiği bir sırada, Yeni Yaşam Kilisesi'nin baş papazı Dough'un evlatlık kızı olan Liz; genç misyoner Thomas'a, Charlie'nin din bağlamında kurtarılmaya ihtiyacının bulunmadığını belirtir...
Çünkü Charlie'nin sevgilisi de olan "erkek arkadaşı" Alan; vakti zamanında, dini suçluluk sebebiyle intihar ederek kendi yaşamına son vermiştir...
Yetmez Liz:
Charlie'ye dini telkinlerde bulunmak da ısrarcı davranan Thomas'ı evden çıkmaya zorlayarak, kapının önüne koyuverir...
***
Thomas gider gitmez de Charlie...
Aile boyu bir kova dolusu, kemiksiz çıtır tavuğu mideye indirir...
Tamamen yalnız kalınca da; kendi hayatını düşünmesine vesile olan Moby Dick için yazdığı makaleyi, tadını çıkarta çıkarta bir de kendisi okur...
***
- Salı -
Kahvaltı sonrasında bilgisayarının başına geçerek Google'da 238/134 tansiyon değerinin anlamını araştıran Charlie'nin karşısına:
"238/134 olan tansiyon ölçümünüz Hipertansiyonun 3. Aşamasını gösteriyor... Yüksek tansiyonun en şiddetli vakasıdır ve genellikle bir doktor veya sağlık uzmanı tarafından acil müdahale gerektirir... Hipertansif Kriz olarak da adlandırılır...
Derhal 911'i ara..."
Biçiminde bir sonuç çıkınca da, "atın ölümü arpada olsun" dercesine; çekmeceden çıkarttığı nugat tarzı atıştırmalıkları peş peşe mideye yuvarlamaya başlamışken, penceresinin önünde kanat çırparken gördüğü bir karga, yeniden hayata tutunmasını sağlar...
Ve...
Duşunu alıp sakallarını da kesen Charlie; içinde ekmek parçacıkları bulunan bir tabağı, pencereyi açarak kuşlar için dışarıya bırakır...
***
Çok geçmez...
Charlie'nin kapısı çalınır...
Gelen, sekiz yaşındayken yüzüstü bırakarak terk ettiği; şimdinin lise öğrencisi olan ve kendisinden nefret eden kızı Ellie'dir (Sadie Sink)...
Uzaklaştırma cezası aldığı okuldan mezun olmasının, ancak geri çevrilen makale ödevlerini baştan düzenleyerek yeniden yazmasıyla mümkün olabileceğini ve onları kendisinin yazmasını isteyen kızıyla; sadece onları hazırlamasında yardımcı olabileceğine ve banka hesabındaki 120 bin dolara dair pazarlık da içeren bir görüşme yapan Charlie, Ellie'yi pek de ikna edememiştir...
***
Yeri gelmişken...
Asla sokağa çıkmayan ve yabancılar ile satıcılara da kendini göstermeyen Charlie'nin, pizza satıcısı (Sathya Sridharan) örneğinde olduğu gibi; sipariş ettiği yiyeceklerin ücretini, posta kutusunun içine bıraktığını da öğreniyoruz...
Fakat hemen belirtelim ki, sekiz yaşından bu yana görmediği kızı Ellie'nin birden bire ortaya çıkması ve ödevlerini Charlie'ye yaptırmaya kalkışması; Liz'in hiç de hoşuna gitmemiştir...
Halbuki...
Annesi Mary (Samantha Morton) ile beraber yaşamını sürdürmekte olan Ellie'yi arayarak çağıran, bizzat Charlie'nin kendisidir...
***
- Çarşamba -
Charlie, öğrencileriyle birlikte yeniden online derstedir...
Dakika 34...
Yukarıda isimlerini sıraladığımız karakterlerin Charlie ile geçmişten günümüze yansıyan ilişkileri ve Charlie'nin hızlıca kilo almasının arkasındaki gerçek nedenin de ortaya serileceği, 12 Mart 2023 gününün akşamında Los Angeles Dolby Tiyatro'da düzenlenecek seremonide, hadi geçtik "En İyi Erkek Oyuncu" kategorisini en azından "En İyi Makyaj ve Saç Şekillendirme" kategorisindeki Academy Ödülü'nü kazanacağını tahmin ettiğimiz filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; Brendan Fraser'ın göz kamaştıran performansının hız kesmeden devam ettiği, 83 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Finaline ve sürprizlerle dolu öncesindekilere dair "spoiler" verilmeden, emek harcanarak sizlerle buluşturulmuş; özgün ve büsbütün farklı, "bilgi" de içeren bir başka yorumda yeniden bir arada olabilmek dileğiyle...
Keyifli seyirler,