Senaryosunu, Ari Katcher ile Ryan Welch'in kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da...
Val karakterini de canlandırmasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çekmekte olan Amerikalı stand-up komedyeni Jerrod Carmichael'ın oturmakta olduğu "On the Count of Three"; "kara mizah (dark comedy)" tarzda kurgulanılmış, son derece şahane bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 29 Ocak 2021 tarihindeki dünya prömiyeri; ("Midnight Cowboy"-1969, "Serpico"-1973 ve "Coming Home"-1978 filmlerinde imzası bulunan senaristine adanarak 1992 yılından itibaren verilmeye başlanılmış olan) Waldo Salt Senaryo Yazım Ödülü'nü de kazandığı, Sundance Film Festivali'nde yapılan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Çocukluklarından bu yana birer yakın dost olan Val ile Kevin (Christopher Abbott), ellerindeki silahları birbirlerinin suratına doğrultmuş bir vaziyet de...
Karşılıklı olarak...
V- "Hey... Çok güzeldi kanka... Daha ne desem bilmiyorum... İyi misin? Hey... Seni seviyorum... Sen en iyi arkadaşımsın..."
K- "Ben de seni seviyorum Val..."
V- "Tamam birlikte sayalım..."
K- "Tamam..."
V- "Zamanlamayı, tam olarak doğru yapmamız şart... Bu kusursuz olmalı... Üç deyince..."
Şeklinde laflar edip...
"Bir... İki..." diye saymaya başlar ve üçe gelince de...
Bir patlama sesi duyulur...
***
- O günün sabahının erken saatlerinde -
Yatağında doğrulmuş, günün ilk sigarasını tüttürmekte olan Val'ın telefonu...
Ayrıldığı kız arkadaşı Natasha (Tiffany Haddish) tarafından, ısrarla çaldırılmaktadır...
***
İkinci sigarayı da yakan Val...
Çağrıyı yanıtlamak yerine, telefonuna dokunmak suretiyle...
Çalan zilin sesini susturmayı tercih eder...
***
Kevin ise aynı esnada...
Üç gün önce intihara teşebbüs ettiği için yerleştirildiği psikiyatri hastanesinin yemekhanesinde...
Öteki hastalarla beraber kahvaltısını yapmakta...
***
Ardından da...
"Hala intiharı düşünüyor musun?" diye sorduğunda...
Kendisine...
"Hayır... Hatta tam tersi... Hayatta olman nedeniyle kendimi çok şanslı sayıyorum... Anlatabildim mi... Burada oda işgal ettiğim için bile üzgünüm... Çünkü eminim, buna gerçekten ihtiyacı olan başkaları kesin vardır..." türündeki...
Kuyruklu bir yalanı sallayacağı doktoru Beth (Sydney Van Delft) ile sohbet edecektir...
***
Elbette Beth...
Bu palavrayı yutmayacak...
Ve...
Sekiz yaşından beri, yanlarına verildiği koruyucu ailelerin himayesinde...
O psikolog senin, bu psikolog benim dolanmış olan Kevin'ı...
Büsbütün çileden çıkartacaktır...
***
Yeniden...
Çalıştığı (toprak örtüsü olarak kullanılan) malç imalatı fabrikasında, sigara molasında olan Val'a gelecek olursak...
Kendisi...
Diğer elemanlardan Todd (Jamie Mac) aracılığıyla...
Patronu Ritchie'nin (Clyde Whitham) odasına çağırılmıştır...
***
Zira Bay Ritchie...
Her zaman olduğu gibi...
Yine Val ile kafa bularak eğlenecektir...
***
Bunun üzerine...
Binanın tuvaletler kısmına yönelen Val...
Tam...
Belinden çıkardığı kayışı, boynuna dolayıp kendini asacak ve artık anlamsız bulduğu hayata veda edecekken...
***
Tuvalete...
İhtiyaç gidermek amacıyla gelen Todd'un mırıldandığı şarkı...
Onu...
Bu niyetinden vazgeçirerek...
***
İşinden istifa eder etmez...
Doğrudan...
Hastaneden kaçmasına yardımcı olacağı Kevin'ın ziyaretine yönlendirecek...
***
Bir yolunu bulup...
Kevin'ı da yanına aldığı gibi sarı renkteki Jeep'i ile topuklayan Val aracını...
İntihar ederlerken kendilerini, kimseciklerin rahatsız etmeyeceği...
"Good Time Charlie's" isimli striptiz barın arkasına park edecek...
***
Ve...
Filmde sıra dönüp dolaşıp, yeniden iki dostun birbirlerinin suratlarına silahlarını doğrulttukları başlangıç sahnesine gelecek...
***
Ancak...
Val'dan ekstra bir gün daha...
Olmadı...
Günün sonuna kadar süre isteyecek olan Kevin sayesinde...
Bu ikilinin intihar girişimi...
Şimdilik başarısızlıkla neticelenecektir...
Dakika 20...
***
Kevin'ın deyimiyle...
Hayatlarının "Bonus" günü olan geri kalan saatlerinde...
İki kafadarın bizzat kendilerinin yaşayacakları ve mazilerinde etkileri bulunanlara yaşatacakları çılgınlıkların damgasını vuracağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran, 66 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,