Hesabım
    Romantik
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Romantik

    Bayağılığın Estetik Zaferi

    Yazar: Ali Ercivan

    Yıllardır ordan burdan duyarız Romantik ile ilgili gelişmeleri. Ek çekimler yapılıyormuş; film bağlanamadığı için yeniden çekime girmişler; artık bu filmi çekmek bir alışkanlığa, belki bir eğlenceye dönüştüğü için durmadan yeni çekimler için projeye geri dönülüyormuş; vs. vs... Basın gösterimi sonrasında Sinan Çetin'in söylediklerine bakılırsa, son ana dek "Acaba vizyonu erteleyip başka şeyler de denesem mi?" diye düşündüğü olmuş. Aslında Romantik'ten sonra çektiği Banka da aynı akıbeti paylaştı. Sinan Çetin artık filmlerini bir türlü bitiremiyor. Onları yaratma sürecinden vazgeçemiyor belki, noktayı koyamıyor. Dolayısıyla, artık filmlerin nasıl karşılanacağı da onu pek bağlamıyor. Bu yüzden filmi fazlaca ciddiye alarak bir yazı yazmak istemedim ama aynı zamanda istediklerimi rahatça söyleyebileceğimi de hissettim.

    Romantik'in kötü bir film çıkacağına çok şartlandı herkes sanırım; hatta belki bir felaket... İşin aslı, iyi bir film de olmamış doğrusu. En azından, iyiyi tanımlayageldiğimiz kıstaslara uymuyor. Ama hiç beklenmedik şekilde, kendisini kült seviyesine yükseltebilecek denli ilginçlikler de barındırıyor. Son derece absürd (Polis'e kıyasla bu örnekte tamamen 'saçma'nın karşılığı olarak absürd) mizansenlerin yanında, gerçekten şaşırtıcı derecede hoş fikirler ve güzel çekilmiş kısımlar da içeriyor. Oyunculuklar çoğunlukla kötü ama bazen öyle abartılı olabiliyorlar ki - veya tamamen yersiz - insan ister istemez eğleniyor.

    Açılış sekansından örnek vermek istiyorum mesela. İlk anda bir düğün olduğunu zannedebileceğiniz bu sahnede, kutlanmakta olanın ne olduğunun cevabını asla alamıyoruz. Önemli de değil. Muhtemelen filmin geçirdiği evrim sırasında ilk çekiliş amacından uzaklaşmış ve bir tanımlama yapmanın mümkün olmadığı noktaya ulaşmış. Fakat heyecan verici ölçüde iyi çekilmiş bu sahneyle başlıyor film ve akabinde, halının üzerindeki bir silahın her türlü estetikten, en ufak bir derinlikten, kadraj duygusundan yoksun çekimi gibi sakil planlarla bittiği bir noktaya varıyor. Kimbilir ilk versiyonunda ne oluyordu o sahnede de, senaryo değiştikçe nasıl bu hale geldi? Aynı sekansın başını ve sonunu aynı kişinin çektiğine inanmak bile zor.

    Filmin geri kalanı da aynı yapıda devam ediyor. Kimi iyi çekilmiş, kimiyse öylesine tuhaf... Hatta bazen öyle gülünç derecede kötü kısımlarıyla ilerleyen film, giderek zırvalamaya, tahammül edilmez hale gelmeye başlayabiliyor. Romantik'i bugüne dek yapılmış en kötü filmlerden biri olarak kolaylıkla tanımlamak mümkünken; filmin tüm o kendine özgü abukluğu, insanda ister istemez bir sempati uyandırıyor. Romantik'i bir "camp" başyapıtı olarak tanımlamak mümkün; gerçekten o kadar kötü ki neredeyse iyi.

    Ana öykü ilk bakışta olabildiğine basit. İki arkadaş aynı kıza aşık oluyorlar ve bu yüzden düşman oluyorlar. Fakat film daha sonra beklenmedik başka noktalara gidiyor. İlk etapta Okan Bayülgen'in karakterinin öyküsünü izlediğimizi düşünürken, bir noktada aslında Teoman'ın karakterinin öyküsünü izlediğimizi anlıyoruz. Buradan itibaren de film sürekli virajlar dönmeye, işin aslını tam anladığımızı sandığımızda aslında hiçbir şeyin gözüktüğü gibi olmadığını göstermeye başlıyor. Bunu kolay, kaba, hatta başarısız yollardan yapsa bile, neticede öykünün kurgusu filme dinamizm katmayı başarıyor.

    Sinan Çetin'in filmlerinin tabanını oluşturan felsefi derdini, Romantik'in temeline de yerleştirmiş olması, filmin ayakta durabilmesinin bir diğer sebebi. İnanç ve akıl eksenindeki bu temel, bu filmde de kör bir şekilde inançlarıyla hareket ettikleri için sürekli kaybeden karakterlerle vücut buluyor. Yönetmense bize sürekli bu karakterlerin inandıkları şeylerin aslında yanlış olduğunu, hayatlarını akıl değil inanç üzerine kurdukları için de hem kendileri hem de çevrelerindeki insanlar için sadece mutsuzluk ürettiklerini gösteriyor. Tüm zaaflarına, başarısızlıklarına rağmen filmi kendi içinde tutarlı kılan bir yapı bu.

    Peki, aklın üstünlüğüne bu denli inanan bir yönetmenin, hazır bir senaryoya bağlı kalarak çekim yapmayı böylesine dışlayan, tamamen içgüdülerinin peşinde bir sinema yapmasını nasıl açıklamalı? Şunu kabul etmemek kimse için mümkün değil: Sinan Çetin iyi bir sinemacı. Çok iyi bir gözü var. Derdini, görselliği gayet çarpıcı da kullanarak anlatmayı biliyor. Ama kabul etmemiz gereken bir diğer gerçek de, Sinan Çetin'in kötü filmler yaptığı. Kimi gişe de yapabiliyor belki bu kötü filmlerin, ama Sinan Çetin Berlin in Berlin'den bu yana iyi diyebileceğimiz bir film yapmadı. Çünkü işin estetik yanından ne kadar anlasa da senaryodan, dramaturjiden anlamıyor. Hatta bunları iplemiyor. Sete bir senaryoyla gelse bile çekimler sırasında elindeki metni tamamen yok sayıyor ve filmlerini kendi oluşum süreçlerinin akışına bırakıyor.

    Dünyada böyle bir sistemle çalışan tek yönetmen Çetin değil kuşkusuz ve bu sistemi pekala işletebilen isimler de var. Sinan Çetin ise bunu malesef hiç başaramadı. Dolayısıyla hem kendisinin, hem de Okan Bayülgen'in dediği gibi, bu filmden ertesi sabah da sizinle kalan parçalar elbette olabilir ama bu filmin bütün olarak başarılı olabildiği anlamına gelmez. Romantik de, birçok Sinan Çetin filmi gibi sadece başarılı bazı parçalar içeriyor. Ama bütününde sadece kaba, teknik olarak kimi zaman yaratıcı kimi zamansa hepten umursamaz ve baştansavma bir anlatı olarak kalıyor.

    Bütün bu özellikleriyle Romatik, tipik bir Sinan Çetin filmi. Yönetmenin sinemasının iyi kötü her özelliğini barındırıyor. Bazen bilinçli bazense başarısızlığından kaynaklanan çok özgün bir tuhaflığı var ve bu, onu bir yere kadar gayet eğlenceli kılabiliyor. Aynı zamanda içtenlikle yapıldığını da hissettiriyor. Çetin her şeyden önce kendisini memnun edecek bir film yaratmaya çalışmış. Kuzey Avrupa sinemasına özgü bir avantgarde üslupla karıştırmak çok kolay tuhaflığını; sonrasındaysa Yeşilçam'ın melodram geleneğiyle, yer yer de Metin Erksan estetiğiyle (kimi anlarda bana Metin Bey'in Ölmeyen Aşk'ını çağrıştırmadı değil doğrusu). Ama hata yapmayalım; bütün bunlar son kertede başarılı bir filme çıkmıyor. Yine de Romatik, başarılı olmasa bile çok kendine özgü bir yerde duruyor ve bir felaket olarak tanımlanmayı da hiç hak etmiyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top