Kahramanı Kadar <b>Korkusuz</b> Olamayan Film
Yazar: Serdar KökçeoğluSam Raimi imzalı Örümcek Adam, son derece başarılı bir çizgi roman uyarlaması olmakla kalmayıp, ticari anlamda da beklentilerin oldukça üzerinde bir başarıya imza atınca, Hollywood'un gözleri çizgi roman dünyasına, özellikle de sanatın kalelerinden biri olarak kabul edilen Marvel'e döndü. Tabii bunda özellikle son 2-3 yılda fantastik yapımların gördüğü olağanüstü ilginin de yeri var. Hollywood tür sinemasına ağırlık vererek, türlere yeni yönetmenler kazandırmanın yollarını ararken; korku, bilim-kurgu, western gibi tüm türlere dönük bir hazine barındıran çizgi roman sanatı da, yapımcıların gözünde pırıl pırıl parlamaya başladı.
Önümüzdeki dönem, pek çok çizgi roman uyarlamasına gebe. Süper kahramanlardan, daha marjinal örneklerine kadar pek çok çizgi roman yapımcıların masasında şekillenmeyi bekliyor. Daredevil ise uzun zamandır beklediğimiz bir uyarlama olarak nihayet karşımıza çıktı. Henüz proje aşamasında olduğu günden beri takip ettiğimiz film, kahramanı canlandıracak oyuncu konusunda uzun bir kararsızlık dönemi geçirmişti. Edward Norton, Mark Wahlberg ve hatta Vin Diesel gibi oyuncuların ismi geçmişti bu dönemde. Fakat, aralarından sıyrılan isim, sık sık bir çr delisi olduğunu açıklayan ve rolü almayı en başından kafaya koyan Ben Affleck oldu. Yönetmeninin uygun olup olmadığı da bir tartışma konusuyken, Mark Steven Johnson'ın, karakteri çok iyi tanıdığı gerçeği bütün soru işaretlerini ortadan kaldırmayı başardı. Yine uyarlama ile ilgili kulağımıza gelen haberlerden biri, filmin oldukça seksi bir çr uyarlaması olduğu yönündeydi. Ve tabii son olarak filmin Malezya'da aşırı şiddet içerdiği nedeniyle yasaklanmış olması, merakımızı daha da arttıran etkenlerden biri oldu.
Türkiye'de tek bir albümle kendini tanıtma olanağı bulan Daredevil, Korkusuz adını taşıyan albümün son derece etkileyici bir anlatım içermesi nedeniyle, kısa sürede çr meraklıların "kahramanlarından" birine dönüştü. Başta sinema için düşünülmüş, fakat sonradan projenin yatması sonucu, ait olduğu çr sayfalarına geri dönmüş bir hikaye toplamıydı bu. Daredevil'ın babasıyla olan ilişkisini, körlüğünü, adalet duygusu ve yeni kimliğinin ortaya çıkış öyküsünü son derece etkileyici bir dille anlatan bu kitabın, şu an sinemalarımızda olan filme ilham kaynağı olması ise en büyük beklentimizdi. Her ne kadar bunun Hollywood standartları içinde tam anlamıyla gerçekleşebilmesi pek mümkün gözükmese de, beklentilerimizi yüksek tutmuştuk.
Daredevil'ın sinema macerası tartışmalı bir yapım olarak karşımıza çıktı. Bir çizgi roman uyarlaması olarak beklentileri karşılamak için elinden geleni yapan yapım, bir Daredevil uyarlaması olarak ise beklentileri karşılamaktan uzak düşüyor. Film, Matt Murdock'ın çocukluk dönemini anlatırken belli bir etkileyiciliğe ulaşmayı başarsa da, sıra Elektra'yla tanışmasına ve esas serüvenin başlangıcına geldiğinde, film klişelerin tozunu almaya başlıyor.
Filmin genel bir sorunu olarak, kendisini ciddiye almaktan uzak, hafif tavırlarını gösterebiliriz. Farklı bir çizgi roman uyarlaması olmak için pek çok avantaja sahip olan öykü, filmin yüzeyselliği içinde yok oluyor. Oyuncuların ellerinden geleni yapması bile, senaryonun karakterlerindeki gelişigüzellik nedeniyle etkisini yitiriyor. Filmin, henüz yapım aşamasındayken bile devam filmlerinin çekilecek oluşu gerçeği de, çizgi romanı bilmeyenler için tatminden uzak bir final doğuruyor.
Film, çr'dan ayrı düşündüğümüz zaman bile, kahramanın dünyasına yeni parantezler açmayı başaramadığı gibi, çizgi romanın derinliğini yansıtmaktan da uzak düşüyor. Bu anlamda bitiş jeneriğinin arasına yerleştirilen espri de, filmin genel havasının bir özeti gibi oluyor.