Büyük Felaket: Asit Yağmuru eleştirileri

Senaryosunu da, daha önce aynı isimli bir kısa film de (2018) çekmiş olan yönetmen koltuğundaki Just Philippot'un, Yacine Badday ile birlikte kaleme aldığı "Acide"; bilim kurgu tarzdaki, fantastik bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, görsel efekt ve yeşil perde teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarına ilaveten; koordinatörlüklerini, Aurélien Grelier ile Alexandre Vu'nun üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen Belçika - Fransa ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Michal (Guillaume Canet) ve diğerlerinin önderliğindeki bir grup işçi...

Çalıştıkları fabrikada...

Arkadaşları Karin Besaad'ın (Suliane Brahim) namı hesabına düzenledikleri direniş de, sağı solu dağıtmaktadırlar...

***

Böyle olunca...

Fransız Ulusal Polisi'ne bağlı Cumhuriyetçi Güvenlik Birlikleri CRS'nin...

Cop ve biber gazı içeren müdahalesi de gecikmez...

***

Derken...

Aynı Michal'i bu kez, zili çaldığında...

Kapısını Simone'un (Francine Champlon) açacağı evde görürüz...

***

Zira...

Bacağından ameliyat geçirmiş olan...

Sevgilisi Karin'in ziyaretine gelmiştir...

***

Aynı esnada...

Michal'in kızı Selma (Patience Munchenbach)...

Telefonunda, çıkarttığı olay sebebiyle fabrikadaki işinden atılmış olan babasının yargı sürecindeki görüntülerine bakıp...

Laf sokuşturan bir okul arkadaşını, fena pataklamış olduğu için...

***

Annesi Elise Mazany (Laetitia Dosch)...

Radyosunda...


"Aşırı sıcak günler yaşıyoruz... Bugüne dek görülmemiş sıcaklıklar için, 20 departman kırmızı alarmda... Paris'te 79, Bordeaux'da 84 ve Toulouse'da 75 derece sabahın beşinde! Başka bir rekor daha... Paris bu öğleden sonra 107 dereceye ulaşacak...

Küresel ısınma nedeniyle aşırı hava olayları daha da artmakta... Ve daha uzun sürmekte... Sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve seller daha da uzun sürmeye başladı..."


Şeklindeki...

Anormal göstergelere sahip olan meteorolojik haberin verildiği aracıyla...

Yatılı okulun müdürü Christian'ı (Régis Maizonnet) görmeye gitmektedir...

***

Ki...

Selma'nın okul ücretlerini de ödeyen...

Ve Christian'ın da...

Sırf onun hatrına Selma'nın halen okulda tutulduğunu ifade ettiği...

Elise'in erkek kardeşi...

Yani Selma'nın dayısı, varlıklı iş insanı Brice Mazany'de (Clément Bresson)...

Orada hazır bulunacaktır...

***

Bu arada...

Selma'nın boşanarak ayrılmış olan ebeveynlerinden...

Şartlı tahliye ile salınmış olmasına ilaveten...

Belçika'ya, Karin'in yanına taşınma planları yapan Michal'in, inşaat malzemeleri firması POINT.P'de yükleme işçisi...

Elise'in de, bir yaşlı bakım evinde...

Çalıştıklarını fark ediyoruz...

***

Çok geçmez...

Kıtaları aşan asit yağmurlarının...

Fransa'ya da ulaşmış olduğu bir günün sabahında...

Michal'e telefon açan Elise...

Kendisinden Selma'yı okuldan almasını istese de...

***

Zaten zorlukla bulabildiği işini, kafasına estiği an...

Öylesine terk edemeyeceğini belirten Michal...

Elise'in bu talebini...

Başlangıçta...

Geri çevirmek mecburiyetinde kalsa da...

***

Nihayetinde...

Kendi otomobilini, tamire bırakmış olan Elise'i de yanına alıp...

Okulun yolunu tutacaktır...

***

Vardıklarında...

Elise, Selma'nın yanına doğru okulun içine koştururken...

Araçta kalan Michal'in dinlediği radyoda...

Kimyasal riske karşı...

Çok zaruri olmadıkça, sokağa çıkılmaması, araç kullanılmaması ve kesinlikle musluk sularının içilmemesi gerekliliğinden söz edilmektedir...

***

Ancak...

Selma okulda değildir ve diğer bazı çocuklarla beraber...

Yaklaşık 10 - 15 dakika uzaklıktaki, ahırların bulunduğu koruda at binmektedir...

Üstelik de...

Asit yüklü oldukları bariz bir biçimde ortada olan...

Simsiyah renkteki...

Oldukça acayip bulutlar gökyüzünü doldurmuş...

Ve...

Sağanağı başlatacak şimşekler de...

Ardı ardına çakmaktayken...

***

Talihin de yardımıyla, düşen damlalarının...

Düştüğü yeri yaktığı yağmur...

Başlamış olsa da Michal...

Son anda Selma'yı bulacak ve hep birlikte...

Michal'in aracının içine sığınarak yollarına devam edeceklerdir...

Dakika 33...

***

Yönetmen Just Philippot'un keşke kendisine...

Brooklyn Korku Filmi Festivali'nin, "En İyi Kısa Film" kategorisindeki ödülünü de kazandırmış olan...

Ziyadesiyle yeterli olduğunu düşündüğümüz, 18 dakikalık versiyonuyla yetinmiş olsaydı dediğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Selma karakterinin anlamsız çığlık ve davranışlarının, asaplarını bozacağından emin olduğumuz...

66 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Gerçekten muhteşem. Diyecek başka hiçbir şey yok. Gelecek olan diğer filmi sabırsızlıkla bekliyorum