Conan, bu dengesiz ekonomide para kaybetmek istemediği için orijinal fikirlerden eli ayağı çekerek zamanında iş yapmış ürünleri yeni paketlere tıkıştırıp seyirciye yeniden sunmayı amaç bilmiş Hollywood'un en ruhsuz yeniden çekimleri arasında bile yaratıcılık yoksunluğu bakımından özel bir yere sahip.
Robert E. Howard'ın mitik kan, kadın, ve onur için yaşayan barbarı, çoğunuzun bildiği gibi beyazperdede Arnold Schwarzenegger'i yıldız yapan 1982 yapımı klasik Barbar Conan (Conan the Barbarian) ile ilk defa hayat buldu. Savaş düşkünü John Milius'un (Francis Ford Coppola şaheseri Kıyamet (Apocalypse Now)'in senaryo yazarı ve Büyük Lebowski (The Big Lebowski)'de Walter karakterinin ilham kaynağı) yönettiği orijinal yapım, hem Milius'un sağcı maço eğilimlerinden güç alarak gayet yaratıcı bir şiddet epiği olarak, hem de Arnold'un kaslarını ve kendine özel karizmasını kullandığı ilk film olarak akıllara kazındı. Unutulmaz müziği de cabası.
Bu yeniden çekim ise başarılı bir Conan filmi ortaya koymak için teoride ne yapması gerektiğini biliyor, ama ne yazık ki filme herhangi bir özgünlük veya kişisellik ekleyemiyor. Sanki yapımcıları "Conan filminde bulunması gerekenler" isimli bir liste hazırlamışlar, arkasında hiç bir yaratıcılık olmadan listenin öğelerini fabrikadan çıkma bir yaklaşımla seyirciye atmışlar gibi...
Kılıcını yerli yersiz sırf gösteriş olsun diye sallayan bol kaslı bir adonis mi lazım? Tamam, Hawaii'li kas deposu bir erkek model buluruz. Sağa sola uçuşan kopuk uzuvlarla dolu kanlı savaş sahneleri mi? Oldu. Seksi çıplak kadınlar? Tamamdır. Peki ya 20 kollu devasa mitik yaratıklar? O da olur. Gerekli bütün elementler var yeni Conan'da. O zaman film neden Conan'ın kumdan yapılma düşmanları gibi tuzla buz oluyor, izledikten sonrayı bırakın, izlerken bile varlığını unutturuyor?
Senaryo gayet ortalama, türden beklenen bir intikam hikayesi yaratıyor. Bilirsiniz, Conan çocukken babası (Ron Perlman) güç düşkünü bir kral tarafından (Stephen Lang) öldürülür, Conan büyüyünce kralı öldürmeye ant içer... Kesinlikle türü yeniden yaratan bir senaryo değil, ama belli bir stilizayson ile eğlenceli bir zaman geçirici olabilirdi.
Bu noktada en büyük suçu "ruhsuz yeniden çekimlerin aranılan yönetmeni" Marcus Nispel'e atmak lazım. Nispel, Texas Chainsaw Massacre ve 13. Cuma (Friday the 13th) yeniden çekimlerine getirdiği düz ve banal yaklaşımı Conan'a da uyguluyor ve hikayenin minimum gereksinimlerini aktarmak dışında kılını kıpırdatmayan yönetmenler ekolünde Brett Ratner ile McG düzeyine bir adım daha yaklaşıyor.
Filmin diyalog sahnelerinin görsel yapısı ve oyunculukları en bayat televizyon filminden bile beter. Fakat anlıyoruz tabii, Nispel için bu sahneler filmin eti kemiği şiddet ve kan dolu savaş sekanslarına gelene kadar gereksiz oyalanmalar. Nispel'in amacı aksiyonda yeteneğini konuşturmak. Fakat sıra savaş sahnelerine geldiğinde de aynı banalliği sergiliyor. Savaş sahneleri belirgin bir koreografiden yoksun, çoğunlukla yavaş çekimde Conan'ın rastgele kestiği noktalara CGI kan efekti eklemekten oluşuyor.
Sıra yeni Conan Jason Momoa'ya geldiğinde ise tabii ki Arnold'un karizmasını yeniden yaratmak zor iş, fakat bu rolün gerektirdiği bir şey varsa o da seyircinin Conan'dan hem korkması, hem de saygı duyması. Bu bakımdan her ne kadar korkutucu görünmek için elinden geleni yapsa da Momoa'ya her zaman kaslı bir model olarak bakmaktan öteye gidemiyoruz. İlginçtir ki Game of Thrones dizisinde benzer bir role sahip olan Momoa, o dizide daha etkileyici bir yapıya sahip...