Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Birgün
Yazar: Tuğçe Madayanti Şen
Filmde temelinde, psikolojik olarak derin bir hezeyan içerisinde olan ve bir yandan zincirlerini kırmak isteyen bir kadının, bir annenin depresif hikâyesini izliyoruz. Sisi karakteri, her şeyin kendisine rüya gibi gelme hissi, yorgun ve halsiz hissetme hali, kararsızlığı, sıkışmışlığı, güne huzursuz başlama duygusu ile bugünün herhangi bir kadını olarak bizlere bağlanabiliyor. Vicky Krieps, ana karakter Elisabeth’i olağanüstü şekilde canlandırdığından, kadını, bizlerin bugününe epeyce yaklaştırarak karakterini zamansızlaştırmayı başarıyor.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Yönetmen Kreutzer’in çizdiği profil ve anlattığı hikâye klasik biyografi özelliklerinden uzak, serbest bir uyarlama ve çağrışımlar geçidi tadında… Böyle bir tercihte de Elizabeth’in hayatında dönüm noktası olan kimi virajlar (mesela tarihi ‘Mayerling faciası’ olarak geçen ve oğlunu kaybettiği olay ya da kendi trajik sonu) filme dahil edilmemiş. Sisi’yi canlandıran Vicky Krieps performansıyla Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu unvanının sahibi oldu, keza Oscar’a aday olması da kimseyi şaşırtmaz
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
Bir soylu olarak doğan, 17 yaşında Avusturya İmparatoru Fransz Joseph ile evlendirilen, biraz özgür ruhlu olduğu için dikkatleri üzerine çeken Sissi lakaplı Elisabeth, bütün bu dertlerine rağmen kimselere nasip olmayan bir hayatı yaşamıştır muhtemelen. Film tabii ki onun bir ‘imparatoriçe’ olarak değil kadın olarak neler yaşadığını anlatmak iddiasında ama bunları birbirinden ayırmak o kadar da kolay değil. Ama yönetmen kolayca ayırıyor bize kalırsa. Sissi’nin bir kadın olarak katlanmak zorunda olduklarıyla empati kurabilsek de bir imparatoriçe olarak yaşadıkları neden umurumuzda olsun ki?
Eleştirinin tamamı için: Evrensel
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Filmin anlatımına gelince... Yer yer başvurulan 'slow-motion'lar (yavaşlatılmış sahneler) ilginç. Zaten genel olarak görüntü yönetmeni Judith Kaufmann'ı da kutlamak gerek. Genelde müzik ve yer yer kullanılan Camille adlı müzisyenin beste/şarkıları çok etkileyici. Tüm bu adlar elbette filmi tam bir kadınlar işbirliği haline getiriyor. Ayrıca da film ne kadar şeker olsalar da o eski Sissi serisinden çok daha ciddi olduğu da kesin...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Birgün
Filmde temelinde, psikolojik olarak derin bir hezeyan içerisinde olan ve bir yandan zincirlerini kırmak isteyen bir kadının, bir annenin depresif hikâyesini izliyoruz. Sisi karakteri, her şeyin kendisine rüya gibi gelme hissi, yorgun ve halsiz hissetme hali, kararsızlığı, sıkışmışlığı, güne huzursuz başlama duygusu ile bugünün herhangi bir kadını olarak bizlere bağlanabiliyor. Vicky Krieps, ana karakter Elisabeth’i olağanüstü şekilde canlandırdığından, kadını, bizlerin bugününe epeyce yaklaştırarak karakterini zamansızlaştırmayı başarıyor.
Hurriyet
Yönetmen Kreutzer’in çizdiği profil ve anlattığı hikâye klasik biyografi özelliklerinden uzak, serbest bir uyarlama ve çağrışımlar geçidi tadında… Böyle bir tercihte de Elizabeth’in hayatında dönüm noktası olan kimi virajlar (mesela tarihi ‘Mayerling faciası’ olarak geçen ve oğlunu kaybettiği olay ya da kendi trajik sonu) filme dahil edilmemiş. Sisi’yi canlandıran Vicky Krieps performansıyla Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu unvanının sahibi oldu, keza Oscar’a aday olması da kimseyi şaşırtmaz
Evrensel
Bir soylu olarak doğan, 17 yaşında Avusturya İmparatoru Fransz Joseph ile evlendirilen, biraz özgür ruhlu olduğu için dikkatleri üzerine çeken Sissi lakaplı Elisabeth, bütün bu dertlerine rağmen kimselere nasip olmayan bir hayatı yaşamıştır muhtemelen. Film tabii ki onun bir ‘imparatoriçe’ olarak değil kadın olarak neler yaşadığını anlatmak iddiasında ama bunları birbirinden ayırmak o kadar da kolay değil. Ama yönetmen kolayca ayırıyor bize kalırsa. Sissi’nin bir kadın olarak katlanmak zorunda olduklarıyla empati kurabilsek de bir imparatoriçe olarak yaşadıkları neden umurumuzda olsun ki?
T24
Filmin anlatımına gelince... Yer yer başvurulan 'slow-motion'lar (yavaşlatılmış sahneler) ilginç. Zaten genel olarak görüntü yönetmeni Judith Kaufmann'ı da kutlamak gerek. Genelde müzik ve yer yer kullanılan Camille adlı müzisyenin beste/şarkıları çok etkileyici. Tüm bu adlar elbette filmi tam bir kadınlar işbirliği haline getiriyor. Ayrıca da film ne kadar şeker olsalar da o eski Sissi serisinden çok daha ciddi olduğu da kesin...