Till Death: en yeniler yorumlar

Till death konusu itibarı ile sizi saracak bir film.
Sırf güzel olduğu için başrolde olan Megan Fox's hiç bozulmayan yüz makyajı ile ve yüzünde hep aynı ifadesiyle filmde eğreti duran tek şey..
Filmin karlarla kaplı muhteşem manzaralı göl evi mekan olarak resmen filmin oyuncularından rol çalmış.
Gerilim dozu çok iyi verilmiş.
Yakalama kaçma sahneleri güzel çekilmiş.
Sıkılmadan izlenecek gizemi dozunda çözülen iyi bir film olmuş TILL DEATH.

Senaryosunu Jason Carvey'in yazdığı ve yönetmen koltuğundaki S.K. Dale'in ilk uzun metralı (debut) sinema filmi deneyimi olan “Till Death” bizlere; Mike Flanagan'ın, korku - gerilim sinemasının en önemli simalarından biri olduğunu bir kez daha teyit eden bir film olarak geliyor karşımıza...

Ne demek mi istedik?

Bunu anlayabilmek için en azından benzer bir öyküye sahip "Gerald's Game"i (2017) izlemiş olmanız gerekiyor...

Elbette yazdığımız bu son tümce; “Till Death”i, "olmamış" kategorisinde değerlendirdiğimiz şeklinde de algılanılmamalı...

Gelin isterseniz, görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinden etkili bir biçimde yararlanılan filmin hikayesine biraz daha yakından bakalım...

Mark Webster (Eoin Macken) ile evli olan Emma (Megan Fox), kocasının çalışanlarından Tom Gorman (Aml Ameen) ile yaşamakta olduğu "gizli ilişkiyi", evlilik yıl dönümünden bir gün önce sonlandırır...

En azından Emma ile Tom, ilişkilerinin "gizli" kaldığını düşünmektedirler...

Yoksa filmin hikayesinin bütün kurgusu, aldatılmakta olduğunu fark eden bir kocanın "intikamı" üzerinedir...

Ertesi gün avukat olan Mark'ın ofisine giden Emma orada, henüz Davenport soy adını taşıdığı günlerde, soyguna teşebbüs amacıyla kendisine saldıran ve Emma'nın atik davranarak sapladığı otomobil anahtarı ile bir gözünü kaybederek yakalanan suçlu Bobby Ray'in (Callan Mulvey) dosyasına rastlar...

Ki Mark o Bobby'i hem "içeri tıktıran" ve aynı zamanda da "şartlı tahliyesini sağlayan" bir isimdir de aslında...

Neyse...

Webster çifti o akşam, evliliklerinin on birinci yıl kutlaması için lüks bir restoranda yemeğe giderler...

Mark'ın Emma'ya hediyesi, üzeri elmaslarla donatılmış "özel yapım bir metal kolyedir"...

Konuyla bir bağlantısı bulunmadığı için Emma'nın verdiği hediyeye hiç değinmiyoruz...

Çıkışta da, sürpriz olsun diye karısının gözlerini bağlayan Mark onu, her bir detayını önceden düşünerek özenle hazırlattığı göl evine götürür...

Zira Mark'da farkındadır aşk ateşlerinin küllenmekte olduğunu...

Ona göre burada yaşanacak olan romantik anlar, muhtemelen aşk ateşlerini yeniden canlandıracaktır...

Gerçekten de işe yaramış gibidir, o gece için yaratılan atmosfer...

Ancak sabah uyandıklarında, Emma'yı bileğinden kendi bileğine kelepçe ile bağlayan Mark, şakağına sıktığı kurşun ile intihar edince işler birden bire değişiverir...

Karın buzun ortasındaki, kapısı penceresi açık evde, tam anlamıyla bir kapana kısılmıştır şimdi Emma...

Evdeki telefon hattı kesik olduğu gibi bıçak benzeri tüm keskin nesneler de ortadan kaldırılmış...

Üstelik kendi cep telefonu da içi su dolu çiçek vazosuna atılmıştır...

Yani ne telefonlar ne de yakıtı tamamen boşaltıldığı için garajdaki SUV araç çalışmamaktadır...

Derken kapıda Tom belirir...

Çünkü Emma'nın telefonundan Mark, Tom'a bir mesaj göndermiştir...

Peki, Mark'ın ikisini aynı evde biraraya getirmesinin amacı ne olabilir?

Dakika 45...

Burada "spoiler" vermeden ekleyebileceğimiz son husus, iki kiralık katilin de aynı eve yaklaşmakta oldukları olabilir sadece...

Oldukça kanlı bir kedi fare kovalamacasına dönecek olan filmin gerisi artık sizlerde...

Keyifli seyirler,