Senaryosunu, Akira Kurosawa'nın bir sinema klasiği olan "Ikiru"nun (1952) (Leo Tolstoy'un "The Death of Ivan Ilyich" 1886 isimli kısa hikayesinden esinlenilen senaryosundan) uyarlayarak Nobel Edebiyat Ödüllü (2017) Kazuo Ishiguro'nun kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Oliver Hermanus'un oturmakta olduğu "Living"; "kara mizah (dark comedy)" unsurlara başvurulmak suretiyle, karşılarına çıkartılan engeller sayesinde insanların yaşamlarını zorlaştıran "hantal bürokratik işleyiş" ve hayatın olağan akış sürecindeki diğer "absürtlüklerin" fena şekilde "tiye" alındığı, şahane bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, "En İyi Erkek Oyuncu - Bill Nighy" ve "En İyi Senaryo Uyarlaması - Kazuo Ishiguro" kategorileriyle 2 Academy ile bu ikisine ilaveten "Yılın En İyi İngiliz Filmi - Oliver Hermanus, Elizabeth Karlsen, Stephen Woolley, Kazuo Ishiguro) kategorisindeki 3 BAFTA Ödülü'ne de aday olan fakat; dönemin ruhunu yansıtan prodüksiyon tasarımı ve "1.48 : 1"lik kamera oranları kullanımıyla da göz kamaştıran bu İngiliz filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- Yıl 1953 -
Orta kademe devlet yöneticisi Bay Middleton (Adrian Rawlins), aralarına yeni katılan ve gülümseyerek kendilerine doğru yaklaşmakta olan genç meslektaşları Peter Wakeling'i (Alex Sharp); sabah trenini beklemekte oldukları istasyonda, Bay Hart (Oliver Chris) ve Bay Rusbridger (Hubert Burton) ile tanıştırır...
Bu Londra'lı dört bürokratın karşılıklı koltuklarda oturdukları trene, bir sonraki istasyonda; hepsinin başındaki yılların kıdemli yöneticisi Rodney Williams'da (Bill Nighy) binecektir...
***
Trenden inildiğinde...
Bay Williams'ın en öne alınıp, kendilerinden birkaç adım uzaklaşması beklenildikten sonra; Bay Middleton, Bay Hart, Bay Rusbridger ve çaylak çalışan Peter'da, kentin işleyişinde önemli bir yere sahip olan Londra İl Meclisi binasına doğru yola koyulurlar...
İşyerleri olan bu kasvetli binaya ulaştıklarında Bay Williams; gazetesine göz atarak koridorda odasına ilerleyen ve tavırlarından, kendisini pek de umursamadığını anladığımız Sir James'e (Michael Cochrane) rastladığında, bu ilgisizliğe rağmen saygı da kusur etmeyecektir...
***
Derken...
Herkes yerlerine geçmiş, harıl harıl çalışmaya başlamışken...
Ofis görevlisi Bay Singh'de (Anant Varman) postaları dağıtmaktadır...
***
Bir ara...
Bay Williams, bir hususta Bay Rusbridger'a sorular yöneltirken; çalışma arkadaşlarından Margaret Harris (Aimee Lou Wood), önünde dağ gibi dosyalar birikmiş olan Peter'ı, dalga geçercesine bu konuda kutlamaktadır...
Ama sonradan ayırdına varıyoruz ki, Margaret'in asıl amacı; işe başladığı ilk günde Peter ile kafa bulmak değil, kibarca iş ortamı ve çalışma prensipleri hakkında uyarılarda bulunmaktır...
Zira...
Bir çalışanın önündeki dosya sayısı çok değilse veya tanrı esirgesin çok çalışır ve dosyaları üst üste yığmak yerine hızlıca tüketirse; insanlar onun, yapılacak önemli bir işinin olmadığından şüpheleneceklerdir...
Yani bu işyerinde, işgüzarlık olarak da tanımlanabilecek olan işkolikliğe yer bulunmamaktadır ve bu; Peter'ın aklında tutması gereken ilk önemli kuraldır...
***
Neyse...
Peter tam ortama ısınmaya başlamışken, birden çıkıp gelerek altı kişi olarak beraber çalıştıkları Bayındırlık İşleri Bölümü odasına giren Bay Singh; Chester Caddesi'ndeki hanımların geldiğini, Bölümün başındaki Bay Williams'a bildirecek...
Ve...
O da hanımlarla, Bay Middleton'ın ilgilenmesini; hatta Peter'ın da, ona yardımcı olmasını isteyecektir...
***
Bir önceki gün, binanın Parklar, Planlama, Temizlik ve Kanalizasyon Bölümleri'nde işlerini hallettirmeye çalışmış olan Bayan McMasters (Zoe Boyle), Bayan Smith (Lia Williams) ve Bayan Porter (Jessica Flood); şimdi de ellerindeki, bölgelerine "bir Çocuk Oyun Alanı" yaptırılmasını talep eden bir mektup ile bir dilekçeyi de içeren dosyayı, kendilerine getirmiştir...
Ancak dosyayı hanımlardan alarak Bay Williams'a danışan Bay Middleton, geri döndüğünde; ilk sıranın üçüncü kattaki Parklar ile Rekreasyon Bölümlerinde olduğunu ve Peter'ın da kendilerine eşlik edeceğini söyleyecektir...
***
Elbette ilk günü olması sebebiyle Peter hanımlara değil tam tersine, gide gele binaya iyice aşina olmuş olan hanımlar öne geçerek Peter'a yolu göstereceklerdir...
Bu arada...
O gün için biraz erken çıkacak olan ve yüzden de yerine Bay Middleton'ı vekil olarak tayin eden Bay Williams; meşhur bir kafe zinciriyle müdür yardımcılığı pozisyonu için iş görüşmesi yapan Margaret'in, bu niyetinde ciddi olup olmadığını öğrenmeye çalışacaktır...
***
Aynı esnada...
Hanımlarla beraber söylenen tüm bölümleri gezmiş olan Peter, Temizlik İşleri'nden Bay Harvey'in (Richard Cunningham) ısrarı neticesinde; yeniden kendi bölümüne dönerek, elindeki dosyayla Bay Williams'ın başına dikilir...
Bay Williams'ın yapabileceği tek şey ise, sisteme takılan dosyayı sümen altı etmek olur...
***
Çok geçmez...
Sırasını beklemekte olan hastalardan Bayan Button (Ffion Jolly) ile sohbet etmekte olan Dr. Matthews'ın (Jonathan Keeble) asistanı Bayan Matthews (Celeste Dodwell); işyerinden bu randevu için erken çıkmış olan Bay Williams'ı, doktorun muayene odasına gönderir...
Evet...
Yapılan tıbbi tetkikler sonuçlanmış ve ne yazık ki Bay Williams'a, en fazla dokuz ay ömür biçilerek ölümcül kanser teşhisi konulmuştur...
***
Bu umulmadık felaket haberi üzerine...
Salı günlerinin yerleşik bir alışkanlığı haline getirmiş olmasına rağmen Bay Williams; o akşam sinemaya gitmek yerine, oğlu Michael (Barney Fishwick) ve gelini Fiona (Patsy Ferran) ile birlikte yaşadığı eve kapanmayı tercih etmiştir...
Hem de ışıkları dahi açmadan karanlık da oturmak suretiyle...
Ki alışkın olmadıkları böylesine bir durum, Michael ile Fiona'nın da ziyadesiyle şaşırmalarına neden olacaktır...
***
Böyle bir niyetinin olup olmadığının net belirtilerine sahip olmasak da...
Oğlu ile gelinine hastalığından bahsetmek amacıyla onları da, gelip oturmaları için yanına davet etse de Bay Williams; önce kayınpederinden çok hoşlanmadığını fark ettiğimiz Fiona, ardından da hanım köylü Michael, sabahki işlerinin yoğunluğunu bahane ederek doğrudan odalarına çekilirler...
İyice hüzünlenerek yalnız başına oturmayı sürdüren Bay Williams; bir flashback serisiyle, geçmiş günlerindeki anılarına uzanır...
***
Ertesi sabah...
Her zaman dakik olan Bay Williams, saatler geçmesine karşın henüz işyerine gelmemiştir...
Bir süre boyunca, gelmeyecektirdir de...
Çünkü ömrü boyunca biriktirdiği paranın yarısına yakınını, bankadan nakit olarak çeken Bay Williams; intihar etmek gayesiyle satın aldığı aşırı dozdaki uyku haplarını da çantasına yerleştirerek, küçük bir sahil kasabasına gitmiştir...
***
Aynı sahil kasabasındaki Bayan Blake'in (Nichola McAuliffe) kafe restoranın da oturmuş, onunla konuşurken "uykusuzluk (insomnia)" probleminden yakınan roman yazarı Bay Sutherland'a (Tom Burke) kulak kabartan Bay Williams; kahvaltı yapmakta olduğu kendi masasına davet ettiği Bay Sutherland'e, çantasındaki dört şişe dolusu uyku hapını hediye ederken başına gelenlerden de kısaca söz eder...
Kasabada kaldığı sürece boyunca Bay Williams, Bay Sutherland ile birlikte gecelere akacaktır...
Peki sonrasında?
Dakika 30...
İzlemeyi, ilgilerini azaltmadan sürdüreceklerini umduğumuz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizler ile duygusal bir finali de bünyesinde barındıran, 72 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,