Senaryosunu, aynı isme sahip Tony Ödüllü kendi tiyatro oyunundan (2016) HBO TV için uyarlayarak J.T. Rogers'ın yazdığı ve Bartlett Sher'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Oslo”, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasındaki gizlice başlatılan diplomatik trafiğe odaklanan tarihi bir drama...
Her ne kadar bir TV filmi olarak çıkıyor olsa da "Oslo" karşımıza, "Drive" (2011), "Nightcrawler" (2014) ve "Whiplash" (2014) gibi filmlerinde yapımcısı olan Michel Litvak ile usta sinemacı Steven Spielberg'ün dokunuşlarını her saniyesinde açıkça hissedebiliyorsunuz...
Gelin isterseniz, orijinali başarılı bir tiyatro eseri olması nedeniyle ağırlıklı olarak kapalı mekanlar da, Norveçli, Filistinli, İsrailli ve hatta İsveçli tüm karakterlerce aksanlı bir İngilizcenin konuşulduğu filmimize biraz daha yakından bakalım...
Norveç Dışişleri Bakanlığı, Oslo...
Aralık, 1992...
Telefona sarılan Bakan Yardımcısı Mona Juul (Ruth Wilson) bakanlıktaki odasından, Kudüs'teki kocası Terje Rød-Larsen'i (Karel Dobrý) arayarak, İsrail ile FKÖ arasındaki görüşmelerin gayri resmi bir biçimde yapılacağını ve bakanlığın adının ağza dahi alınmayacağını belirtir...
Zaten bu Kudüs'te iki yıl görev yaparak yaşananları yerinde, bizzat kendi gözleri ile gören ve bu sorunun muhakkak bir şekilde çözülmesi gerektiğine inanan Norveçli çiftin kişisel girişimidir de...
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Yossi Beilin (Itzik Cohen) Rød-Larsen'e, FKÖ'nün Londra'daki uluslararası görüşmelere katılan heyetini yönlendiren Maliye Bakanı Ahmed Qurei'den (Salim Dau) dert yanar...
Öyle ki aynı Beilin'e göre, Filistin halkına yönelik o yıllardaki "ırkçı" eylemleri ile İsrail, Avrupa'da Nazi'lere benzetilmektedir...
Yani İsrail, 1967'den bu yana ("Siyasal İslam" henüz imdadına yetişmeden) büsbütün bir açmaz ile karşı karşıyadır...
İşte tam da bu nokta da, bir sivil inisiyatif olan Norveç'teki Fafo Araştırma Vakfı'nın Başkanı Rød-Larsen kendilerine yardımcı olacaktır...
Nasıl mı?
İsrail devlet yetkililerinin doğrudan FKÖ ile görüşmeleri yasak olduğu için, Shimon Peres'in (Sasson Gabay) Dışişleri Bakanı olduğu Yitzhak Rabin Hükumeti, iki sivili görüşmeci olarak tayin ederken Rød-Larsen ve karısı da, her iki tarafa aynı yakınlık ve uzaklıktaki, "tarafsız" ara buluculuk görevini üstleneceklerdir...
Aynı esnada Mona Juul'da Londra'da, nam - ı diğer Abu Alaa olan Ahmed Qurei ile görüşme halindedir ve Norveç Hükumetinin kendilerine yardımcı olabilmesi için İsrail'i temsil eden Haifa Üniversitesi iktisat profesörlerinden Yair Hirschfeld (Doval'e Glickman) ile bir araya gelmesini istemektedir...
Ve ilk temas oldukça olumlu geçerek, kendilerine Oslo'nun yolunu açar...
Norveç'li karı koca durumu ve planlanan Oslo görüşmesini, şerefine patlattıkları şampanya eşliğinde Norveç Devlet Sekreteri Jan Egeland'e de (Tobias Zilliacus) anlatırlar...
Ancak Egeland buna, Norveç'in tarafsızlığını tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle hemen itiraz eder...
Halbuki proje, Rød-Larsen'in başında olduğu Fafo'nun organize ettiği "akademik bir konferans" kılıfı altında düzenlenecek olup sahte isimlerle alınacak uçak biletleri, kiralanacak özel araçlar ve bir malikane dahil tüm ayrıntılar itina ile tasarlanmıştır bile...
Neyse...
Biraz zorlansalar da sonuçta, Egeland'i de ikna ederler...
Buradaki en büyük risk, Amerikalıların olayın perde arkasından haberdar olmalarıdır...
Ocak 1993...
İlk gelen Ahmed Qurei ve başlangıçta oldukça suratsız bir portre çizen Hassan Asfour'dan (Waleed Zuaiter) oluşan Filistin heyetidir...
Ve hep birlikte gözlerden uzaktaki Borregaard Malikanesine gidilir...
Derken Profesör Yair Hirschfeld ile Profesör Ron Pundak'da (Rotem Keinan) onlara katılıverirler ve böylelikle de ilk oturum başlar...
Hazırlıklı gelen Filistin tarafı, ilk etapta Gazze'yi istemektedir...
Tabii yolda dahası da var...
Eğer bu konuda anlaşabilirlerse, "İntifada" son bulacaktır...
İki gün boyunca süren toplantıların sonrasındaki yemeli içmeli birlikteliklerde ortam kimi zaman fazlasıyla gerilse de, belirli bir metinde mutabakata varılır...
Varılır varılmasına da...
Bu toplantılardan Yossi Beilin dışındaki, başta Başbakan Yitzhak Rabin ve Dışişleri Bakanı Shimon Peres olmak üzere hiçbir İsrailli devlet yetkilisinin haberi bulunmamaktadır...
Bir anlamda şu ana kadar Oslo'da, havanda su dövülmüştür...
Dakika 45...
Geride çetin pazarlıkların yapılacağı ve tarih meraklılarının bayılacağı 73 dakikalık bir bölüm daha mevcut...
Mutlaka izlemenizi önereceğimiz bu filme ilişkin yorumumuzu tamamlamadan ekleyeceğimiz son husus:
O yıllara kadar "fanatik İsrail siyonizmi taraftarları" karşısında, (ülkedeki tüm Yahudi lobisi faaliyetlerine rağmen mecburen ABD dahil) neredeyse tüm dünya tarafından yurtlarından edilen "mazlum bir halk" olarak tanınan Filistinliler, Hamas'ın izlediği politikalar sayesinde "Siyasal İslam" ile etiketlenerek, bu kez Arap ülkeleri dahil tüm dünyanın tek başına bıraktığı "antisemitik" bir harekete dönüştürülmüştür...
Haklıyken haksız olmak, ancak böylesine bir emperyalist kurgu ile başarılabilir...
Keyifli seyirler,