Ortalama puan
2,6
55 Puanlama
Blueberry: Olağanüstü Macera hakkında görüşlerin ?

10 Kullanıcı yorumları

5
0 Eleştiri
4
1 Eleştiri
3
1 Eleştiri
2
5 Eleştiri
1
3 Eleştiri
0
0 Eleştiri
4,0
22 Ocak 2016 tarihinde eklendi
“Bir gün kendini tanımaya karar verirsen savaşçının yolunu seçmek zorunda kalacaksın. Ruhunun karanlıklarına ulaşacaksın. O zaman, korkularını alt edebilirsen kim olduğunu anlayacaksın.”
Fail ile kurban iki sevgili gibidir... Birbirlerine görünmez bir bağ ile bağlanırlar; biri beyaz biri siyah, biri kötü biri iyi... Yüzeyde ne olursa olsun herkes bir rolü üstlenmiştir. Belki kim olduklarını gerçekten bulana kadar bu tiyatro sonsuza kadar oynar. Aslında herkes ve her olay aynalık yapmaktadır. Ne varsa hepimizin içinde de vardır. Olmasa bunu göremezdik. İster iyi maskesi, ister kötü maskesi takalım, bunun derinlerinde egonun oluşturduğu korku yatar... Yarattığı kimliğin yok olma korkusu. Bu korkular ile yüzleşmeden kim olmadığımızı anlayabiliriz. Tüm sahteliği, gerçek olmayanı bıraktığınızda geriye kalan hakikatten başka ne olabilir?

Yaşanılan tüm olaylar bizim uyanmamız için bir uyarı gibiyken biz bu olayların çok ağır olanlarını travma olarak nitelendiriyor ve ya bu durumdan uzak durmaya ya da tamamen unutmaya çalışıyoruz. Travma ise nedir? Bir tehdit karşısında "kaçma – korku" veya "savaşma – öfke" tepkisini veremediğimiz durumda donup kalmamızın bir sonucudur. Korku ve/veya öfke bedende bloke kalır ve biz bazen olayı bile tam hatırlayamayız ve hayatımızda benzer olaylar bize gelmeye devam eder. Önemli olan ise ne olduysa bununla yüzleşmek ve bu sefer biraz daha farklı bir deneyimle travmanın içinde geçmektir. Bu bir parça zorlayıcı ve acı verici olsa da tüm bunların aslında bizi güçlendiren ve uyanmamızı sağlamak için olduğunu görürüz... İşte gerçek özgürlük bu noktada başlar.

Tüm öfkeler, tüm korkular ile yüzleşildiğinde eriyip giderler... Ve geriye sadece sevgi kalır. Zamanın ve mekanın ötesinde başka ne olduğunu sanırız ki?

Blueberry filminin kahramanı Mike Blueberry aşık olduğu hayat kadını ile beraberken başından zor bir olay geçer. Onları rahatsız eden Wallace’ın karıştığı olayda sevdiği kız ölür. Kendisi de yaralı bir şekilde kaçar ve Kızılderili bir kabile onu kurtarır. Bir süre onların yanında yaşayan Mike daha sonra şerif yardımcısı olarak kasabada görev yapar. Kaderleri birleşen Mike ve Wallace tekrar karşılarlar ve artık geçmişle yüzleşmenin zamanı gelmiştir.

Kızılderili kabilenin gizli sırrının peşinde koşan Wallace ve Mike başka bir boyutta kendi korkuları ve pişmanlıkları ile yüzleşir. İnkar edilen duygular ve bastırılmış olaylar Mike’ın üzerinde bir yük gibidir. En sonunda, bunlarla barışan Mike, artık özgürdür...

“Duygu ve düşüncelerine dikkat et. Artık temel olarak ne olduğunu biliyorsun. Öbür dünyaya hoş geldin...”
2,5
7 Haziran 2005 tarihinde eklendi
bu filmin dvdsi ingilterede aylar önce cikti ve piyasada baskisi bile tükendi, amerika `da da önümüzdeki hafta cikiyor ve biz hala sinemada izliycez!!! bazi dandik filmler avrupadan bile önce gösterime girerken ülkemizde, bu tür filmlere üvey evlat muamelesi yapilmasa keske, neyse en azindan vizyona giriyor buna da sükür...
2,5
12 Temmuz 2003 tarihinde eklendi
afiş hoş ama ben western sevmiyorum..
2,5
15 Eylül 2003 tarihinde eklendi
avrupa sineması westernini görmek isterim...
2,5
12 Mart 2003 tarihinde eklendi
Eğer kızılderilileri (önceki hollywood filmlerindeki gibi)vahşi olarak gösterdiyse berbat beş para etmez ama bu film bana sadecealtına göz diken katilin peşine düşmesi gibi gözükmüyor hangi devirde yaşıyoruz bunlar geçeli çok oldu
1,5
10 Mayıs 2004 tarihinde eklendi
nicolas cage e katılıyorum tam bir vakit kaybı sonuna kadar nasıl dayandım bilmiyorum
1,0
26 Ekim 2004 tarihinde eklendi
iide film western havası vermio ki kıyamet kopmuşta üstüne tekrar vahşi batıya dönülmüş gibi gotik bi ortam var o denli sıkıcı karnım ağrımıştı izlerken
1,5
5 Eylül 2004 tarihinde eklendi
çok sıkıcı bir film sadece birazcık madsen izlettiriyor
3,0
22 Mart 2005 tarihinde eklendi
Öncelikle filmin enfes görüntülere sahip olduğunu söylemeliyim, bir belgesel tadında, değişik kamera açılarının gzlerinizi okşayan yaklaşımlarıyla filmi izliyorsunuz Onun ötesinde pek bir şey yok. Bir western filmi beklemeyin çünkü film yalnızca vahşi batıda geçen ruhsal bir kendini arayış hikayesi. Fantastik içeriği meraklılarına hitap ederken macera arayışındakilerin kesinlikle yaklaşmaması gereken bir film. Özellikle filmin son on dakikasına bayıldığımı söylemeliyim. Ancak görsel efekte boğulmuş olması filmin en büyük eksisi, ve efektlerin çok iyi olduğunu söylemeyeceğim, bence daha sade daha yalın anlatılabilirmiş hikaye ancak Fransızlar işte! Kalburüstü kadrosuna rağmen oyunculukların vasatı aşamadığı Michel Madsen gibi bir ismin komik ifadelerle dolu oyuncuların arasından sıyrıldığı bu çoğu zaman durağan kovboy filmi yer yer beni korkutup yerimden sıçrattı! Böyle filmde korkulur mu demeyin!...Genel olarak film benden iyi not alamadı, idare eder klasmanına girdi ama...İzlemeyi düşünen arkadaşlar buradan sonrasını okumasınlar...geldik filmin çarpıcı noktasına; filmin sonunda aslında kötü adamımızın o kadar da kötü olmadığını ve kahramanımızın kötü adam olduğu gibi bir izlenim yaratılmış ve aslında kahramanımızın asıl düşmanı içindeki pişmanlıklar ve nedense kötü adamımız kahramanımızı doğru yola yönlendirerek bir anti-rehber kimliği bile kazandı gönlümde. Tüm bu laflara rağmen film benden iyi not alamadı. Boş zamanınız varsa bir bakın belki filmin farklı havası ilginizi çekecektir...
2,5
6 Eylül 2008 tarihinde eklendi
çok kısa söylicem hayatımda sinemaya gidipte yarısında bırakıp çıktığım tek film
Daha Fazlasını Göster
Back to Top