Senaryosunu da, Seth Gordon'ın hikayesinden uyarlayarak Oren Uziel ve Dana Fox ile birlikte yazan Adam ve Aaron Nee biraderlerin yönetmen koltuğunda oturdukları “The Lost City”; aksiyon dozu yüksek bir romantik komedi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 68 milyon dolarlık bir bütçe ile yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra, zorluk derecesi yüksek sahnelerinde; koordinatörlüklerini Mike Gunther, Antal Kalik ve David Wald'ın üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen ve brüt 163.7 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Yayıncısı Beth Hatten (Da'Vine Joy Randolph); bir arkeolog olan kocası John'un beş yıl önceki ani ölümünün ardından evinde inzivaya çekilerek kendini dinleyen başarılı yazar Loretta Sage'in (Sandra Bullock), son çalışmasının tanıtımı amacıyla ülke turuna çıkmasını istemektedir...
Hatta mevcut fanlarının yanına yirmili yaşlardaki çok daha genç bir okuyucu kitlesini de ekleyerek, büyük bir satış patlamasına ulaşmayı hedefleyen Beth; işin uzmanlarından Allison'ı da (Patti Harrison), sosyal medya yöneticisi olarak devreye sokarak bu konudaki ısrarcılığını göstermektedir...
Elbette sunuculuğunu Ray'in (Bowen Yang) yapacağı bu tanıtım toplantılarına Loretta'nın, "The Lost City of D" isimli kitap serisinin kahramanlarından "genç kızların sevgilisi" Dash McMahon'ın kapak yüzü olan Alan Caprison'da (Channing Tatum) katılacaktır...
Ama serinin diğer baş karakteri Dr. Angela Lovemore'u canlandıran Loretta o kadar gönülsüzdür ki...
Sıradaki kitapta, Dash karakterini öldüreceğini açıkladığı ilk gösteri; net bir fiyasko ile sonuçlanır...
İşte bu ruh haliyle salonun bulunduğu oteli terk eden Loretta, kapıdaki görevliden (Raymond Lee) bir taksi çağırmasını isterken; aniden ortalıkta beliren Rafi (Héctor Aníbal) telefonda Julian'a (Thomas Forbes-Johnson), "Otomobili getir" der...
Zira Loretta, milyarder Abigail Fairfax (Daniel Radcliffe) tarafından alenen kaçırtılmaktadır...
***
Peki, neden mi?
Çünkü Fairfax, Loretta'nın romanındaki "Ateş Tacı"nın gerçek olduğuna inandığı gibi onu koleksiyonuna dahil etmenin de peşindedir...
Bu iddiayı duyduğu an, kendisine yapılanın bir kamera şakası olduğunu zannetse de Loretta, gerçekten de kaçırılmıştır...
Ve...
Fairfax; eski dildeki şifreleri çözebilecek tek kişi olan Loretta'nın, bedeli karşılığındaki yardımıyla Atlantik'teki küçük ve unutulmuş bir ada olan Isla Hundida'daki o hazineye ulaşmak istemektedir...
Ancak Loretta, nezaketle yapılan bu teklifi geri çevirdiğinde; Julian'ın elindeki kloroformlu pamukla uyutularak, kendilerini hazır da beklemekte olan uçağa bindirilir...
***
An itibarıyla, Loretta'nın bir SUV araca bindirilerek götürüldüğünü görmüş olan Alan ile Beth ve Allison'da kaygılı bir bekleyiş içinde olup; Alan'ın, kendilerine destek olabileceğini düşündüğü Jack Trainer'ı (Brad Pitt) telefonla ararlar...
Sahiden de Jack'in sayesinde herkes, Loretta'nın bir uçak ile Atlantik'te yol almakta olduğunu öğrenir...
***
Aynı esnada, her an harekete geçebilecek nitelikteki volkanik bir ada da olan Isla Hundida'ya iniş yapmakta olan uçağın içindeki Loretta da kendine gelme aşamasındadır...
***
Ada'ya vardıklarında uçaktaki dört kişiyi, kamyoneti ile Shades (Sli Lewis) karşılar...
Böylelikle artık, Fairfax'ın satın alarak bir yıldır arkeolojik kazı yaptırdığı "Kayıp Şehir"dedirler...
***
Çok geçmez...
Alan ile Jack Trainer'da adaya damlayarak Loretta'yı, tüm korumaları alt ederek Fairfax'ın kampından çıkarmayı başarsalar da; peşlerine düşen keskin nişancı Julian Jack'i kafasından vurarak öldürürken, Alan ile Loretta'da bindikleri otomobil ile bölgeden uzaklaşmaya çalışırlar...
Dakika 42...
Geride sizleri; müziklerini, İstanbul doğumlu Amerikalı besteci Pınar Toprak'ın yaptığı ve ciddi anlamda bir gizem de içeren temposunun azalmadan devam etmesi sebebiyle, sıkılmadan izleyebileceğinizi düşündüğümüz 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Filmin finalinde yazılar akmaya başlar başlamaz, lütfen yerlerinizi hemen terk etmeyin ve biraz daha bekleyin diyoruz...