Senaryosunu da, Emma Braslavsky'nin kısa hikayesinden Jan Schomburg ile beraber uyarlayarak yazan Maria Schrader'ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Ich bin dein Mensch / I'm Your Man”, bilim - kurgu lezzetindeki romantik bir dramedy (drama - komedi) olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, dünya prömiyeri Maren Eggert'ın "En İyi Performans" kategorisinde "Gümüş Ayı" ödülü kazandığı 71. Berlin Uluslararası Film Festivali "Berlinale" de yapılan ve 94. Academy Ödüllerinin "En İyi Uluslararası Film" kategorisinde, Almanya'yı temsil eden bir film olarak şimdilik "kısa listeye" girme başarısını gösterebilen filmimize biraz daha yakından bakalım...
Tabii ki de, her ne kadar bizim finaldeki "ödül adayı" favorimiz, kapsamlı bir yorumunu yine bu mecrada paylaşmış olduğumuz Paolo Sorrentino'nun “È stata la mano di Dio / The Hand of God” ı olsa da; insana ağırlıklı olarak "feminen" bir bakış açısıyla yaklaşan Schrader'ın bu filminin 27 Mart 2022 tarihindeki Academy Ödülleri töreni gecesinde yarışabilecek beş filmden biri olup olamayacağını 8 Şubat 2022 günü öğrenmiş olacağız...
Eğer herkes hazırsa ve emniyet kemerleri de takıldıysa başlıyoruz...
Arkeoloji doktoru Alma Felser (Maren Eggert), "potansiyel eş adayları" olarak tasarlanmış yapay zeka ve insansı bir görünüme sahip olan robotlar ile gerçek insanların, romantik bir biçimde buluşturuldukları dans kulübüne vardığında; kulübün daha doğrusu "Dreams Are Our Reality / Rüyalar Bizim Gerçeğimizdir" sloganını benimseyen "Terraca" teknoloji şirketinin çalışanlarından biri (Sandra Hüller) tarafından, kısa sürede arızalanarak bakıma alınacak olan Tom (Dan Stevens) ile tanıştırılır...
Zira kendisi bu robotların testi amacıyla seçilmiş özel deneklerden biri olup Tom ile birlikte üç hafta geçirmek zorundadır...
Daha sonra dilerse, bu işin bir ödülü olarak ekibi ile beraber Chicago'ya uçup, uzmanlık alanı olan çivi yazısı tabletlerini yakından görebilecektir...
Ki, bütün bunları kendisine, çalıştığı Pergamon Müzesindeki amiri Roger (Falilou Seck) söylemektedir...
Yalnız tam da burada, arkeolojik yöntemlerle ortaya çıkarılmış binlerce yıllık kültürleri; sosyoloji, coğrafya, tarih, etnoloji gibi birçok bilim dalından yararlanarak araştıran ve inceleyen bir bilim dalının, "arkeolog" olarak üyesi olan Alma karakterinin senaryoya, tesadüfen yerleştirilmediğini belirterek yorumumuza devam edelim...
Ve...
Ofis çıkışı eski sevgilisi Julian (Hans Löw) ile ayak üstü sohbet eden Alma, her Perşembe olduğu gibi belirgin "demans" emareleri sergileyen seksen bir yaşındaki babasını (Wolfgang Hübsch) ziyaret etmeyi de ihmal etmez diyelim...
Derken Alma, tüm onarımları tamamlanan Tom'u, yapılan bir gizlilik anlaşması çerçevesinde teslim alarak evine götürmek üzere; içindeki tüm insanların hologramlardan ibaret olduğu, "Terreca" nın dans salonuna geri döner...
Ertesi sabah uyandıklarında, daha erkenci olan Tom; pasaklı ve dağınık bir hayat yaşayan Alma'nın evine çeki düzen verdiği gibi kahvaltıyı da hazırlamıştır...
Ancak Alma, üç haftalık test süresini kendi bildiği şekilde yaşayarak tamamlamakta son derece kararlıdır...
Yani sürekli olarak "Algoritmam seni mutlu edecek biçimde tasarlandı" diyen Tom'un üzerinden Alma, kesinlikle kendine; Julian'ı ikame edecek bir erkek arkadaş da aramamaktadır...
Neyse...
Kendisi işe giderken eline para tutuşturak bir kafenin önünde bıraktığı ve içeri girerek aldığı mochaccinosunu yudumlarken, çevrelerine duyarsız biçimde kahkahalar atan iki gencin "sakarlık" videolarına güldüklerini öğrenince Tom'un kafası bayağı bir karışır...
Çünkü Tom'a göre bu türde bir davranış tarzı son derece anlamsızdır...
Ardından kafe kapandığı için bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında sırılsıklan ıslanarak kafenin önüde öylesine Alma'yı bekleyen Tom, bir daha böylesi bir olayın yaşanmaması adına Alma'nın evinin yedek anahtarlarını kapmaya hak kazanır...
Ama yine de Alma ile Tom arasında duygusal bir bağ henüz kurulamamıştır...
Ta ki bir sabah, Alma duş almaktayken Julian şöyle bir uğrayıp onları üç aylık hamile olan yeni sevgilisi Steffi (Henriette Richter-Röhl) ile taşındıkları evin açılış partisine davet edinceye kadar...
Ancak ertesi gün Alma'nın müzedeki çalışma ofisine götürdüğü Tom, Arjantin'de yayınlanan bilimsel bir makale vesilesi ile Alma özelinde insanoğlunun, "kıskançlık" ve "bencillik" gibi yapısal özelliklerine de tanıklık eder...
Elbette bir laboratuvarda insan türevi bir robot üretilmiş olan Tom, insanları daha yakından tanıdıkça pek çok değişik sürprizle daha karşılaşacaktır...
Dakika 46...
Geride sizleri, insanın doğası ile olaylar karşısındaki tepkilerinin sorgulandığı 62 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,