Kore-eda’dan Neşeli Günler
Yazar: Onur KırşavoğluYakın zamanda çektiği Shoplifters filmiyle Altın Palmiye kazanan Hirokazu Kore-eda’nın yeni ve yine Cannes’dan eli boş dönmeyen filmi Broker (Bebek Servisi), Başka Sinema salonları aracılığıyla ülkemizde gösterime girdi. Kore-eda’nın her zamanki tonlarını kullandığı ve izleyiciyi bolca acı tebessüme sürüklediği film, kimsesiz bebekleri satarak para kazanan iki kişinin yaşadıkları üzerinden ilerliyor. Bu kez, çocuklardan birinin annesi de ortaya çıkıyor ve beraber sırlarla ve birçok farklı duyguyla dolu bir yolculuğa çıkıyorlar. Filmin en güçlü özelliklerinden biri olan oyunculuk performanslarını başarıyla icra eden isimler arasında Song Kang-ho, Dong-won Gang, Bae Doona, Ji-eun Lee ve Lee Joo-Young yer alıyor. Broker, haftanın en önemli filmlerinden biri olarak izleyicisini salonlara bekliyor.
Kore-eda, artık keskin bir şekilde aile temalı filmlerin en önemli yönetmenlerinden biri olarak anılıyor. Broker sonrası bu durum daha da yüksek bir seviyeye ulaşacak ve yine bu anlamda yetkin bir film yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Broker, sinemamızdaki Neşeli Günler, Bizim Aile ya da Mavi Boncuk temalı bir atmosfer de sunuyor. Toplumsal gerçekçiliğin izlerini taşıyan, bir yoksulluk üzerinden hikayesini inşa eden, suç unsuruyla farklı insanları bir araya getiren ve mutluluğa bir nevi aile (bir arada) olmakla ulaşacağımızı anlatan bir hikaye var karşımızda. Bu haliyle genel izleyici için de ilgi çekici olan film, Kore-eda’nın yanında Memories of Murder ve Parasite filmleriyle karşımıza çıkan Song-Kang-ho’nun başrolde oluşuyla arthouse izleyiciyi de çekmeyi başaracaktır. Kaldı ki kendisinin performansı Cannes Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu olarak ödüllendirildi. Yardımcı rollerdeki oyuncuların hepsinin de muhteşem performansı ve kusursuz kimyaları da eklenince film bu anlamda çok güçlü bir noktada duruyor.
Kore-eda elbette genel dertlerin yanında birçok konuya da bir şekilde dokunuyor. Hikayenin odak noktasını oluşturan ve yukarıda bahsi geçen ekibi takip edenlerden biri olan Dedektif Lee, filmin başlarında sorumsuz ebeveynleri cesaretlendiren “bebek kutuları” hakkında yargılayıcı bir yorumda bulunuyor: "Bırakacaksanız, bebek sahibi olmayın." Ancak, Kore-eda'nın daha sonra izleyeceği yol, genç bir annenin ya da ebeveynlerin çocuğunu bırakmak için sahip olabileceği birçok zorlayıcı ve üzücü sebebe de değiniyor. Bunun yanı sıra, her çocuğun doğma hakkının olduğunu savunduğu etkileyici bir sahneyle derdini tamamen açık ediyor. Aile olmanın öneminden her filminde bahseden bir yönetmen için yaşam hakkı mesajının bu kadar net verilmesi çok şaşırtıcı olmasa gerek.
Karakterlerden Dong-soo, yetim kalan çocukluğundan beri ona eşlik eden terk edilme sorunlarını So-young karakteriyle paylaşırken, bir yandan korkmuş bir çocuk olan Hae-jin'i teselli etmeye çalışır ve kaybettiği babalık duygusu harekete geçer. Herkes yavaş yavaş sırlarını ve travmalarını ortaya koyar. Fütursuzluk ve kopkoyu bir ümitsizlik vardır ama hep beraber oldukları anlar mutluluğu yakalarla. Hatta, bir araba yıkama istasyonunun fırçasından gelen suyun yarattığı neşeyle birkaç dakikalığına her şeyden uzaklaşırlar. Bu noktada bizim Neşeli Günler ve Arzu Film furyasının yarattığı hava salona hakim olur. Kore-eda bu konuda yine başarılı bir işçilik çıkarsa da diğer filmleri kadar ihtişamlı bir noktaya ulaşamaz. Bunun bilinçli bir tercih olduğu da düşünülebilir.
Broker’ın, son tahlilde, her açıdan sevgiyle beslenen bir film olduğunu anladığımız, Jung Jae-il'in müzikleriyle tatlı bir hava yakaladığımız ve Parasite, Snowpiercer ve Burning çalışmalarıyla tanıdığımız görüntü yönetmeni Hong Kyung-pyo'nun sade görselleriyle umutsuzluğu ve umudu bir arada yaşadığımız bir film olduğunu söyleyebiliriz. Filmografisinin en iyi filmine imza atmış olmasa bile çocuk yetiştirmek, aile olmak ve hayata tutunmak temalarını Kore-eda’dan izlemek her zaman olduğu gibi dokunaklı. Beklentiyi başyapıt seviyesine yükseltmeden, hoş bir melodram tadında bir izleme süreci seyirciyi ziyadesiyle mutlu edecektir.