Senaryosunu da, Jenny B. Jones'un "There You'll Find Me" (2011) isimli genç okuyucu kitlesi için yazılmış romanından uyarlayarak kaleme alan Brian Baugh'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Finding You"; gereğinden fazla uzun tutulmuş süresine rağmen, sıkılmadan izlenilen bir "rom com (romantic comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Başta, her görende hayranlık uyandıran Moher Kayalıkları olmak üzere, İrlanda'nın turistik güzelliklerinin gözler önüne serilmesine ilaveten; kulakların pasını silen müzikleriyle de, dikkatleri üzerinde toplayan bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
New York Kenti'nin prestijli okullarından Manhattan Müzik Konservatuarı'ndaki keman seçmelerine katılan Finley Sinclair (Rose Reid)...
Ne yazık ki, başarılı olamayarak...
Annesi Jennifer Sinclair'in de (Judith Hoag) ifade ettiği şekilde...
Konservatuara alınma umutlarını, sonbaharda yapılacak bir sonraki seçmelere bırakırken...
***
Bir B planı olarak da...
Tıpkı ağabeyi Alex'in de daha önce yapmış olduğu gibi...
Okulun bir dönemini, uluslararası öğrenci değişim programı çerçevesinde İrlanda'da geçirecektir...
***
Derken...
New York - Dublin arasındaki, takriben altı saat on dakika sürecek olan yolculuk için uçağa binen Finley...
Kabin görevlisi Gemma Quinlan'ın (Natalie Britton) kendisine yaptığı kıyak sebebiyle...
Yolculuğunu, ekonomik sınıf yerine...
Perdelerin arkasındaki...
Daha geniş koltuk ve zengin ikram hizmetlerine sahip...
Birinci sınıfta yapacak...
***
Ve böylelikle...
Kendisiyle, ayak üstü sohbet de edeceği...
Çekimleri İrlanda'da yapılan...
“Dawn of the Dragon / Ejderhanın Şafağı” dizisinin, "kendini beğenmiş" yıldız oyuncusu Beckett Rush (Jedidiah Goodacre) ile yan yana oturma fırsatına da sahip olurken...
***
Dublin'e vardıklarında...
Beckett, kendisiyle fotoğraf çektirip imzasını almak isteyen hayranlarının hücumuna uğrarken...
Finley'i ise, Alex'in de yanlarında kalmış olduğu Callahan ailesinden...
Anne Nora (Fiona Bell), baba Sean (Ciaran McMahon) ile kızları Emma (Saoirse-Monica Jackson) karşılayacak...
Ve onu alıp...
Carlingford kasabasındaki, yeni sahibi oldukları pansiyona götürecekler...
***
Ki...
Ertesi sabah...
Pansiyonun mutfağında, Nora ile Sean'ın yaşadıkları talihsiz bir kaza nedeniyle...
Pansiyonun konuklarından Beckett'ın kahvaltısını, kendisine bizzat götürmek mecburiyetinde kalan Finley...
Onunla, bir kez daha burun buruna gelecek...
***
Ve...
Günlük rutinlere geçildiğinde de...
Bir yandan Beckett'ın oynadığı dizinin çekimleri devam edip...
Diğer yandan da Finley'in keman çalışmaları sürmekteyken...
***
Yönetmen Alexander'ın (Bryan Quinn), şakayla karışık eleştirisi...
Ve bu bağlamda da...
Rolünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Beckett soluğu...
Kendisine, birlikte prova yapmak suretiyle yardımcı olmasını isteyeceği...
Yanlışlıkla sürekli olarak Frankie diye hitap ettiği...
Finley'in odasının kapısında alacak...
***
Önce biraz direnip karşı koysa da Finley...
Kıramadığı Beckett ile beraber...
Karşılıklı olarak...
Senaryodaki replikleri okumaya başlayacaktır...
***
Çok geçmez...
Bir hizmet projesi bağlamında...
Her birinden...
Huzur evlerinde kalmakta olan yaşlılar ile en az 20 saat geçirmesi ve dönem sonunda da...
Öğrendikleri hakkında birer makale yazmaları talep edilen diğer yabancı öğrenciler gibi...
İrlanda'yı daha farklı bir bakış açısıyla tanıyıp anlayabilmesi için...
Finley'in payına da "aksi ihtiyar" Cathleen Sweeney (Vanessa Redgrave) düşer...
Dakika 29...
***
Finley'in...
Artık hayat da olmayan ağabeyi Alex'in günlüğündeki, altında Finley yazan mezarı bulmak adına kendisine tur rehberi olmayı öneren...
Ama aslında...
Menajeri de olan babası Montgomery Rush (Tom Everett Scott) ile dizideki partneri Taylor'ın(Katherine McNamara) oyuncağına dönüşmüş vaziyetteki ukala oyuncu Beckett...
Ve...
Kendisine, adeta kötü bir cadıymışçasına davranarak...
Sevgilisi Charles Sweeney'i elinden aldığı, kız kardeşi Fiona Doyle'ın (Helen Roche) hiç açmadan iade ettiği tüm mektupları, çekmecesinde biriktiren Bayan Sweeney ile yaşayacaklarının damgasını vuracağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı...
Bir ara...
Hem de tam "her şey bitti, maalesef buraya kadarmış..." dedirterek üzerken...
Beklenmedik pek çok hoş sürprizi de bünyesinde barındıran, 90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,