Senaryosunu da yazan, Pippa Ehrlich - James Reed ikilisinin yönetmen koltuğunda oturdukları "My Octopus Teacher / Ahtapot dan Öğrendiklerim", yapımcısı ve başrol oyuncusu (aslında "anlatıcısı / narrator" olan) Craig Foster'un, yaklaşık bir yıllık bir süre içinde, Güney Afrika yosun ormanlarında yaşayan vahşi bir ahtapotla geliştirdiği yakın ilişkinin, mükemmel bir görsellik eşliğinde anlatıldığı muhteşem bir belgesel...
Zaten o yüzden de, 2021 yılının "En İyi Belgesel" kategorisindeki Academy ve BAFTA ödüllerine el koymuş bu orijinal Netflix filmi...
Gelin isterseniz, lafı çok daha fazla uzatmadan, görüntü yönetmenliğini "Blue Planet II" (2017) ve "Our Planet" (2019) gibi belgesellerden de tanıdığımız Emmy Ödüllü Roger Horrocks'un üstlendiği filmin hikayesine girelim...
Batı Cape, Güney Afrika...
"Fırtınalar Burnu" olarak da bilinen, Atlas Okyanusunun oldukça haşin bir görünün sergilediği bu bölge, Craig Foster'ın çocukluk yıllarındaki anılarına damgasını vuran yerdir de aynı zamanda...
Hayatındaki bir diğer önemli kırılma anı ise, kardeşi Damon Foster ile beraber Kalahari Çölünde çektikleri, "The Great Dance: A Hunter's Story" (2000) isimli belgesel esnasında deneyimledikleridir...
Neden mi?
Zira ilkinde okyanusu tanıyan Craig, ikincisinde de yörenin yerlilerinden, gözden kaybolan canlıların izlerinin takibini öğrenmiştir...
Bütün bunlar bir köşede dursun ve biz 18 yıl sonrasına gidelim...
Geçen bunca süre içerisinde fazlasıyla yıpranan ve o yüzden de kameralar ile kayıt stüdyolarını hayatından çıkartmış olan Craig, neredeyse o dünyaya ilişkin tüm ideallerini de yitirmiştir...
Yaşantısında köklü bir değişikliğe gereksinim duyan Craig, çocukluk ve Kalahari günlerinden aldığı esinlenme ile aynen çocukluk günlerindeki gibi okyanusun serin sularına ve özellikle de barındırdığı, her gün görmeye alışık olmadığımız binlerce canlı türü sebebiyle insanda, bir başka gezegendeymiş duygusu yaratan yosun ormanına geri döner...
Üstelik ortamda "ayrıksı durmamak" amacıyla da, dalış kıyafeti ile oksijen tüpü de kullanmayarak...
Yani o da, suyun içindeki diğer canlılar kadar yalın olacaktır...
Bu duygular içinde mevut kırgınlığını atlatarak yavaş yavaş kendine gelmeye başlayan Craig, su altındayken kamerasını da yeniden devreye sokar...
Derken...
Ormanın iki yüz metre karelik bir bölümünde Craig, davranışlarını balıkların dahi şaşkınlıkla izledikleri bir ahtapotu keşfeder...
Ki bunu fark eden ahtapot da, uzaktan (ve de sözde "çaktırmadan") Craig'i süzerek, birden kayıplara karışır...
Bu ahtapotun bir farklılığa sahip olduğuna inanan Craig, düzenli bir biçimde onu ve olaylar karşısında verdiği tüm tepkileri, suyun altındaki bölgesinde düzenli bir şekilde gözlemleyerek kayıt altına alma kararına varır...
1. Gün...
İlk gün Craig, yeni dostunu ürkütmemek için kamerasını ahtapotun yuvasının karşısına bırakarak uzaklaşır...
Gördüğü parlak cisim karşısında meraklanan ahtapot da, tedbiri elden bırakmadan kamera üzerinde incelemelerde bulunur...
26. Gün...
Ahtapotun korkusu azalmış ve böylelikle fiziki temas zamanı da gelmiştir...
Elbette (ahtapot açısından) aptalca risklere de girmeden...
Ama ahtapotun Craig'e tamamen güveneceği gün de gelecek ve o andan itibaren de Craig, milyonlarca yıllık evrim süreci içinde üstüste eklenerek biriktirilen ve genler aracılığı ile de, yaşama gözlerini açan ve önlerinde sadece iki yıllık bir ömürleri bulunan ahtapotlara aktarılan bu kodlardan, bizlerin bilmediği pek çok şeye tanıklık edecektir...
Yalnız 52. günde Craig, lenslerinden birini suyun zeminine sertçe düşürerek öylesine bir hata yapacaktır ki, korkarak kaçan ahtapot, korunaklı bulduğu mevcut yuvasından bile ayrılacaktır...
Böyle olunca da Craig, Kalahari yerlilerinin çölde kullandıkları iz sürme yöntemine benzerini, suyun altında ahtapot için kullanmak zorunda kalacaktır...
Dakika 28...
Geride, her açıdan olağanüstü güzellik ve duygusallıktaki bir 57 dakika daha sizleri bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,