Murat ÇERİ'nin çok başarılı bir sinema dili, özgün ve güçlü bir anlatımı var. Filmin üzerine uzun uzun düşündüğü, her sahneyi derin bir duyuşla planladığı çok belli. Yaşadığı, şahit olduğu, dinlediği Anadolu hikayelerini; didaktik yahut yavan kalmadan perdeye aktarması ise çok etkileyici. Sanat filmlerinde içine düşülen bir sorun var. Anadolu insanına entelektüel gözlükle, Batı penceresinden, dışardan ve fazla maddeci bakıyorlar genelde. Oysa bu filmde tertemiz, sıcacık, sahi bir bakış var. Övmeyen ve yermeyen, bizi bize bırakan, içerden ve candan duyan bir seziş bu. Bunu çok sevdim. Kim ne derse desin sinema bir lobi işi. Murat ÇERİ ise sinema lobilerinin dışında gibi... Eğer bir lobiye dahil olsa idi bu filmi her yerde görürdük, methini duyardık, Murat ÇERİ'nin türlü türlü röportajını okurduk şimdiye dek. Ama sanırım 2022 yılında, İstanbul'un bağrında taze bir Ahmet ULUÇAY yalnızlığı çekiyor Murat ÇERİ de. Öyle midir? Değilse neden bu film bu kadar öksüzdür!
Bir sanat filmi olması hasebiyle gişe filmi beklentisinde olanlara ağır gelebilir. Ancak doğal bir hayatı ve çocukluğunu özleyenler için çok güzel. Teşekkürler.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.