Hesabım
    Plaza
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Plaza

    Atanamayan plaza!

    Yazar: Banu Bozdemir

    39. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma bölümünde yarışan filmleri izlemeye devam ediyoruz. Yine bir ilk film PlazaAnıl Gelberi imzası taşıyan film; artık fazlaca yapıldığı için sadece işlevsizce yer kaplayan, bomboş bir plazada güvenlik görevlisi olan Emre’nin yaşadıklarını anlatıyor. Aslında Emre’nin yaşadığı çok fazla şey varmış gibi gösterilse de aynı konunun etrafında uçuşan farklı renklerde tüller görüyoruz diyebiliriz. Elimizde atanamamış bir öğretmen ve atıl duran, ıskartaya çıkmış bir bina var! Emre’nin iç dünyasını ilk başlarda anlatan ruh hali kelimeleri, biraz ilerlememizi sağlasa da hikayenin basit algısından çıkamadığımız gibi 17 katlı bir plazada yalnız kalmış bir adamın ruh haline bir türlü çıkamıyoruz.

    Sonra Emre’nin temiz kalmış ruh hali kurnaz bir arkadaşının yönlendirmeleriyle, direne direne bazı işlere bulaşıyor. Öyle heyecan yaratan, büyük işler değil. Bir dans grubu, bir sosyal sorumluluk projeli reklam şirketi ve en sonunda da biraz heyecan olsun diye bir mafya grubu plazanın katlarını kullanıyor. Ama olan biten bir şey yok. Emre bu arada bir kızla tanışıyor, kız bundan yüklüce bir parayı alıp ortadan kayboluyor. Plazayı polis basıyor, güvenlik şirketi onca yaşanan olaydan sonra Emre’nin sadece masum partiler yaptığını sanıp onu işten atıyor ve Emre’nin sonunda öğretmen olarak Ağrı’ya tayini çıkıyor.

    Filmin kendi içinde eminim ki şöyle bir önermesi var; atanamayan bir öğretmenin yaşamaması gerektiği halde başına gelenler. O toplumsal mesajı ne yazık bulamadık, hatta atanamayan bir öğretmenin ruh halini de bulamadık filmde! Tabii şöyle sorular da gelebiliyor akla. Madem bu arkadaş üniversite mezunu, yabancı olduğu bir işle de ilk defa haşır neşir oluyor, o da kabul. Ama koca plazada zamanını nasıl geçireceğini, daha önceki güvenlik görevlisini arayıp bulup, neden ondan öğreniyor? Gece mesai arkadaşıyla neden o kadar kopuk bir ilişkisi var? Ve güvenlik görevlisinin zaman geçirmek için ona önerdiği yolları hiç sorgulamadan kabul ediyor? Zaten yönetmen; Emre ve dünyasını öyle bir çerçeveliyor ki, sanattan uzak ve kopuk, kötü seslerle söylenen pavyondan bozma yerlerde içki içen ve sanal dünyadan tanıştığı bir kıza sırılsıklam güvenen! Bu adam atansa ne olur demeye getiriyor adeta!

    Filmi uzadıkça uzayan bir kısa film havasında izledim. Yine birçok başka filme yaptığımız aynı eleştiriyi bu filmde de yapacağım. Çıkış fikri nispeten güzel ama sonrası yok… Başroldeki Onur Berk Arslanoğlu farklı yüzüyle tiplemeye uygun düşse de diğer herkes öylesine geldim havasında filmde yer almış.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top