Senaryosunu da, Omri Rose ile beraber yazan ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Stanislav Kapralov'un yönetmen koltuğunda oturduğu “Let It Snow”; kısa bir süre içinde, oldukça kanlı bir "slasher"a dönüşen bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle kotarılmasının yanı sıra bekası, Mia karakterini canlandıran Ivanna Sakhno'nun performansına dayandırıldığı her halinden belli olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
Gudauri, Gürcistan Cumhuriyeti, 2017...
Black Ridge'de kayak yapmakta olan bir erkek (Ihar Kankov) ile kadından (Olga Sulzhenko) erkek olanı, on bir yaşındaki Katie Gegidze isimli bir kız çocuğuna (Mariam Sulakadze) çarparak karların üzerine devirir; ardında da arkalarına dahi bakmadan, o çocuğu ölüme terk ederek kaza mahallinden uzaklaşıverirler...
Bu üzücü vakayı, hayatını kaybeden çocuğun yoldaşı Stalin'e gönülden bağlı olan yurttaşı dedesinin (Gia Japharidze), titreyen bir ses tonu ile yaptığı "Giriş"teki anlatımından öğreniyoruz...
Üç yıl sonraki "Gelişme" kısmında...
Noel tatiline çıkan evlilik arifesindeki genç çift Mia ve Max (Alex Hafner), kiraladıkları dört çeker araç ile "Gürcistan Kayak Oteline (Georgia Ski Hotel)" doğru ilerlemektedirler...
Amaçları da, Black Ridge'de snowboard yapmaktır...
Ancak vardıklarında kendilerini karşılayan resepsiyonist Lali (Tinatin Dalakishvili), Black Ridge'in çitlerle çevrilerek kapatıldığına dair kötü haberi verir kendilerine...
Zira deneyimli snowboard binicileri dahi o bölgede kayıplara karışmaktadır...
Gecenin bir yarısı uykusu kaçan Mia, odalarından çıkıp otelin lobisine inmeye hazırlanarak kapıyı açtığında; elinde ülkenin ucuz ama kalitesiyle ünlü şaraplarından bir şişeyi kendilerine otelin "hoş geldiniz" hediyesi olarak getirmekte olan ve Black Ridge hususunda bir kez daha uyaran Lali ile neredeyse burun buruna gelir...
Lali bu kez, biraz daha fazla el yükselterek; otellerinde kalmakta olan bir başka çiftten beş gün önce kaybolan erkeğin cesedinin (Mykyta Kutepov), kurtarma ekiplerince bugün bulunabildiğini belirtir...
Ve giderken de, odalarının kapısına haç işareti çizer...
Gerçi Mia, Max'i uyandırıp göstermek üzere kapıya götürdüğünde, işaret silinmiştir...
1. Gün...
Mia ile Max, helikoptere binmeye çalışırken; karlar altında donmuş vaziyette bulunan cesette, kimlik tespiti için adamın kederli karısına (Elena Turbal) gösterilmektedir...
Bu durum karşısında Mia biraz endişelense de Max, ölen adamı "salak (idiot)" kendilerini de "akıllı (smart)" olarak tanımlayarak Mia'nın tereddüdünü giderme çabasına girişir...
Ne de olsa kendileri, Amerikalıdırlar...
Bizatihi kendilerini almak için gelen helikopter pilotuna (Gocha Vardidze) biraz cep harçlığı da vererek Max; onu, Black Ridge'e uçmaya da ikna etmiştir...
Fakat bölgenin tehlikelerine ilişkin bir başka uyarı da, o pilottan gelir...
Neyse...
Snowboard işini takıntı haline getirmiş olan Mia ile Max, dağın yamacından vadiye doğru kaymaya başlarlar...
Mia, fotoğraf çekip selfie yapmak için durup soluklanırken Max, vadiye yönelir...
Derken...
Aniden önce yoğun bir sis bastırmasın ve arkasından sinsice yaklaşan bir kar motoru gelip Mia'ya vurarak yere yapıştırmasın mı...
Kendine geldiğinde sırasıyla telsiz ve telefonuna sarılan Mia, hemen Max'i arasa da ulaşamaz...
Yapabileceği tek şey, düşe kalka yoluna devam etmektir...
Ki o da, öyle yapar...
Şimdi ileride, Max olduğunu zannettiği bir karaltı ve adımlayarak ona ulaşacağı yolda da; Max'in soğuk şakalarından biri olduğunu düşündüğü, "Gül Döktüm Yollarına" dedirtircesine karla kaplı zemine özenle gömülmüş kırmızı güller bulunmaktadır...
Dakika 34...
Geride sizleri, ne yazık ki oldukça kısa bir süre sonra filmin hikayesinin "zayıf karnı" biçiminde işaret edebileceğimiz; cinayetleri işleyen katilin kimliğini tahmin konusunda pek de zorlanmayacağınız, Mia açısından meşakkatlerle dolu olarak geçecek dört günü daha bünyesinde barındıran, 53 dakikalık bir "Sonuç" bölümü daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Filmin finalinde yazılar akmaya başlar başlamaz, lütfen yerlerinizi terk etmeyin ve devamındaki iki sahneyi daha izleyin...