È stata la mano di Dio
Ortalama puan
2,7
7 Puanlama
È stata la mano di Dio hakkında görüşlerin ?

2 Kullanıcı yorumları

5
0 Eleştiri
4
1 Eleştiri
3
0 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
1 Eleştiri
Sırala
En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
Turgay Buğdacigil
Turgay Buğdacigil

Takipçi 2.155 değerlendirmeler Takip Et!

4,0
19 Aralık 2021 tarihinde eklendi
"Kısmen otobiyografik" olduğunu düşündüğümüz hatta öyle olduğunu, biyografisini incelediğimizde yer yer tespit etme imkanını da bulduğumuz senaryosunu da yazan Paolo Sorrentino'nun yönetmen koltuğunda oturduğu “È stata la mano di Dio / The Hand of God”, kimi zaman kahkaha atarak kimi zaman da hüzünlenerek izleyebileceğiniz şahane bir destansı (epic) "dramedi" (drama - comedy) olarak geliyor karşımıza...

Farkındaysanız, neredeyse aynı ezberleri sıralayan ve bu mesleğin profesyonelleri olduklarını iddia ederek birbirlerinin yorumlarını kopyalayıp yapıştıran ve üstelik bunu utanmadan "özgün" başlığı ile paylaşabilen "BİLGİ YOKSUNU ELEŞTİREMEYENLERDEN" oldukça farklı bir giriş yaparak başladık işe...

Gelin isterseniz, 94. Academy Ödüllerinin (rahatlıkla kazanmasını umduğumuz) "En İyi Uluslararası Film" kategorisinde İtalya'yı temsilen giriş adayı olabilmesi için 24 Kasım 2021 tarihinde sınırlı salon gösterimi ile İtalya'da vizyona sokulan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

Durakta 412 numaralı belediye otobüsünü bekleyen Patrizia'ya (Luisa Ranieri), lüks otomobili içindeki San Gennaro (Enzo De Caro) ve şoförü Luigino Serra (Terenzio Del Gaudio), kendisini evine kadar bırakmayı önerirler...

Ki yolda San Gennaro, hamile kalamayan Patrizia'ya kocası Franco (Massimiliano Gallo) ile birlikte nasıl çocuk sahibi olabileceklerini de anlatacaktır...

Böyle olunca da evine iki saat gecikmeyle dönen Patrizia'yı Franco, toplumun genelinde, doğurganlığa sebep olabileceği farz edilen ilahi güçlere sahip "Küçük Keşiş" in çantasına koyduğu bir tomar parayı da görünce, fahişelik yapmakla suçlayarak burnundan kan gelinceye kadar hırpalar...

Neyse ki, kız kardeşi Maria (Teresa Saponangelo), eniştesi Saverio (Toni Servillo) ve yeğeni Fabietto Schisa (Filippo Scotti) imdadına yetişerek Franco'yu sakinleştirirler...

Bu arada düzenlenen bir aile yemeğinde, Bayan Gentile (Dora Romano), Austera (Antonella Morea), Nenella (Mimma Lovoi), Geppino (Roberto De Francesco) ve Alfredo amca (Renato Carpentieri) gibi karakterler ile de tanıştırılıyoruz...

Hani Schisa'ların komşusu Barones Focale (Betty Pedrazzi) ile de daha önce müşerref olmuştuk zaten...

Elbette Fellini'nin figüran seçmelerine katılacak olan Fabietto'nun ağabeyi Marchino Schisa'yı da (Marlon Joubert) atlamayalım...

Derken...

Saverio'nun kız kardeşi Luisella (Viviana Cangiano) ile onun, ancak pilli bir ses cihazı kullanarak konuşabilen emekli polis memuru nişanlısı Aldo Cavallo'da (Alessandro Bressanello) teşrif ederler...

Ve...

Tekne ile topluca denize yüzmeye giderler...

Orada ne mi olur?

En basitinden, fazla konuşkan olan Aldo'nun cihazındaki pilleri denize atan ve ardından da anadan üryan soyunan Patrizia, herkesin meraklı bakışları arasında, teknenin güvertesinde güneşlenmeye başlar...

Tabii kocası Franco, yine çıldırır...

Aynı esnada polis, tekne ile kaçmaya çalışan sigara kaçakçılarını kovalamaktadır denizde...

Yeri gelmişken Sorrentino, evde izlemek üzere kiralanan video kaset aracılığı ile Sergio Leone'nin "Once Upon a Time in America" sı (1984) ve Maria'nın asistanı olduğunu söyleyerek telefonla eşek şakası yaptığı Graziella Pichler (Birte Berg) üzerinden Franco Zeffirelli'ye yapılan saygı duruşunu da ihmal etmez...

Ancak gecenin bir yarısı Maria'nın, kocası Saverio'nun sevgilisinden aldığı telefon sonrası stres atmaya çalıştığı ve ardından da çıldırdığı sahneler inanılmazdır...

Fakat yine aynı saatte Saverio'ya telefonla iletilen asıl bomba haber; Napoli'nin Diego Maradona'yı, 1 Temmuz 1984'de 12 milyon Avro karşılığında Barselona'dan transfer etmiş olması ile kendisinin, karısı tarafından evden kovulmasıdır...

Saverio, kolayca af edilip evine geri dönerken tarihler 22 Haziran 1986'yı gösterdiğinde; Meksika'da oynanan Dünya Kupası çeyrek finalindeki futbol karşılaşmasında Arjantin'in İngiltere'yi Maradona'nın, filme de esas olan ve bizzat Maradona'nın kendisince "Tanrı'nın Eli" olarak adlandırılan, eli ile attığı gol ile 2 - 1 mağlup ederek kupa dışında bırakırken, Arjantinliler kadar tüm Napoli taraftarlarının da gönüllerinde taht kurmuştur...

Ama filmin hikayesinin gerçek gündemi, evdeki şömineden sızan karbon monoksit zehirlenmesi neticesinde hayatlarını yitiren Maria ve kaldırıldıkları hastanenin doktorundan (Pietro Bontempo) öğrendiğimiz kadarıyla bunu da, Maria'nın şakalarından biri olduğunu zannederek değerlendiren Saverio olmuştur...

Zira şaka sever Maria, yalnız komşularına değil kocası Saverio'ya da, aklını başından alacak tarz da bir "ayı" şakası tertiplemiştir...

Yani sonuçta aynen, "Le conseguenze dell'amore / The Consequences of Love " (2004), "This Must Be the Place" (2011), "La grande bellezza / The Great Beauty" (2013) ve "Youth" (2015) gibi yıllardır düzgün işlere imza atan İtalyan sinemacı Sorrentino gibi anne ve babasını birlikte kaybeden Fabietto karakteri de, henüz on altı yaşındayken yetim kalmıştır...

Dakika 70...

Festivallerde, Cuarón'un "Rome" sının (2018) yarattığını anımsatan bir fırtınayı estirip estirmeyeceğini şimdiden bilemesek de, benzeri bir "prestij abidesi" olan bu Netflix filminin geride kalanın da sizleri:

Sorrentino'nun (1970) doğup büyüdüğü kent olan Napoli'de, kendisinin de 15 - 20 yaş aralığında bulunduğu bir dönem de futbol oynayan Maradona'nın merkeze alınarak anlatıldığı 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz...

Keyifli seyirler,
Ahmet Büke
Ahmet Büke

Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

0,5
27 Mart 2022 tarihinde eklendi
italya yapımı oscar aday adayı netfix filmi.. Bir genç çocuk ve ailesi. 35 dakika boş muhabbet seyretik.. Gereksiz konuşmalar uzun sahneler.. sıfır sürükleyicilik. inandırıcılıktan çok uzak oyunculuklar.. Çok sıkıcı ya.. Hiçbirşey yok filmde.. Sanat filmi.. Benlik değil..net. Zaten italya ve ispanyol filmlerinden iyi iş beklemek. devekuşlarının uçmasını beklemek gibi bir şey.. çok nadir iyi şeyler çıkıyor... 10 / 1
Daha Fazlasını Göster
  • En son Beyazperde eleştirileri
  • En İyi Filmler
  • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler