Senaryosunu, D.H. Lawrence'ın, müstehcenlik suçlaması sebebiyle 1960 yılına kadar sansür baskısı altında bırakılarak, ana vatanı İngiltere'deki genele yönelik yayımı dahi engellenmiş olan aynı isimli romanından ("1928 - İtalya özel basımı") uyarlayarak David Magee'nin yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Laure de Clermont-Tonnerre'in oturmakta olduğu "Lady Chatterley's Lover"; erotizme varan cinselliğin özgürce yaşandığı, romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, yıllar boyunca pek çok kez; beyazperdedeki sinema filmleri ile televizyon film ve dizilerine de esin kaynağı olmuş olan bu çok satan romanın, 22 Kasım 2022 tarihindeki sınırlı salon gösterimiyle vizyona sokulan Netflix versiyonuna da biraz daha yakından bakalım...
***
Film:
"Ben Constance Reid (Emma Corrin), sen Clifford Chatterley'i (Matthew Duckett) nikahlı kocam olarak kabul ediyorum... Bugünden itibaren; iyi günde, kötü günde, zenginlikte, yoksullukta, ölüm bizi ayırana kadar beraberiz..."
Şeklindeki, klasik evlilik vaadi sözcükleri eşliğinde; varlıklı ailelerin çocukları olarak dünyaya gelmiş olan gelin ile damadın, hatıra düğün fotoğraflarını çektirdikleri bir sahneyle başlar...
***
Ardından...
İngiliz soylusu babaları, Sir Malcolm Reid (Anthony Brophy) ile Sir Geoffrey Chatterley'in de (Alistair Findlay) hazır bulunacakları; düğün eğlencesi faslına geçilecektir...
***
Düğün sabahı...
Birinci Dünya Savaşı döneminde İngiliz ordusunda asker olan Clifford, yeniden Almanya cephesine dönecektir...
***
Gel zaman, git zaman...
Constance, sırdaşı da olan ablası Hilda'ya (Faye Marsay) yazdığı mektupta:
"Sevgili Hilda, savaşın hepimizi değiştireceğini biliyordum... Ama bu kadarını tahmin etmezdim... Sanki bitişinin üzerinden altı ay değil de bir ömür geçti... Londra'dan taşındık bile... Clifford'ın aile mülkü Wragby'ye yeni geldik... Yerleşince, daha sık yazmak niyetindeyim... Seni seven kardeşin Connie..."
Biçiminde hitap ederek, mevcut durumunu bildirir...
***
Wragby'ye vardıklarında...
Constance ile savaşta ciddi anlamda yaralanarak, cinsel gücünü yitirmenin yanı sıra tekerlekli sandalyeye de mahkum kalmış olan Clifford'ı; malikaneyi çekip çevirmekte olan, Bay ve Bayan Warren (Marianne McIvor) karşılarlar...
Ki, malikanenin odalarının kullanılış düzeni de; Chatterley'ler gelmeden önce, Clifford'ın engellilik hali göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir...
***
Ertesi gün...
Malikane de çalıştırılacak yeni elemanların alımı amacıyla iki ayrı koldan, iş görüşmeleri yapılmaya başlanılır...
Ve...
Bir yanda, savaştan önce babası Sir Geoffrey için de çalışıp, Almanlara karşı teğmen rütbesiyle de savaşmış olan Oliver Mellors (Jack O'Connell); Clifford tarafından, avlak bekçisi olarak işe alınırken diğer yanda da Constance, ev işleri için Lily Weeden (Rachel Andrews) ile Kelly Martin'i (Holly Dennis) istihdam etmektedir...
***
Constance, Hilda'ya yazdığı son mektubunda durumlarını:
"Sevgili Hilda, daha önce yazamayarak kabalık ettim... Fakat yoğun bir şekilde Wragby ile ilgilenmem gerekti... Neyse ki yeni çalışanlarımız, burayı harika bir şekilde toparladılar...
Clifford da, neredyse eski gücüne erişiyor... Hala yalnızca benim yardım etmeme izin verse de, gün geçtikçe daha çok kendi kendine yetiyor... Yazıyor... Hem de hiç durmadan... Bu da, moralini yüksek tutuyor... İlk romanını bitirmek üzere...
Taşra yaşantısı çok sessiz... Londra'daki hayatımızı özlüyorum... Tabii seni de...
Ama defalarca dünya başımıza yıkılsa da, yaşamaya devam etmeliyiz sonuçta...
Konuklarımız oluyor... Genelde Clifford'ın eski bekar dostları... Çoğunun, birini hala bulamamasına şaşırmadım doğrusu... Ara sıra, Clifford'ın tavsiye istediği yazarlar da geliyor... Benim eski dostlarım ise, talihsizliği bulaşıcı sanıyor gibi...
Sen ve Owen, savaş bittiğinden beri seyahat ediyorsunuz; ama eve döndüğünüzde, seni görmeyi çok isterim... "
Diyerek özetlemekte, ancak Clifford'a editörlük yapıp yazdıklarını daktilo ettiğinden de hiç söz etmemektedir...
***
Derken...
Wragby'de iyice bunalmış olan Constance; birkaç günlüğüne Londra'daki ablası Hilda'yı ziyaret etmeyi düşündüğünü söylediğinde, kendisine karısı değil de sanki bakıcısıymış tarzında davranan Clifford'ın tepkisi olumsuz olacaktır...
Bunun üzerine Constance, malikanenin arazisinde yürüyüşe çıkarak; ormanın içindeki derenin kenarına kadar gider...
Aynı gün orada; köpeği Flossie (Diva) ile Oliver'a şöyle bir rastlasa da, halihazırda tanışamazlar...
***
Eve geri döndüğünde...
Kendisine banyosunu yapmasında yardımcı olduğu kocası Clifford Constance'a; her yılın 1 Mayıs'ın da düzenlenen panayıra katılması için, Tevershall köyüne gitmesi önerisinde bulunur...
Bunu memnuniyetle kabul eden Constance, bisikletine atladığı gibi yola koyulur...
Constance'ın o günden aklında kalanlar, eylem yapan maden işçileri ile köyün öğretmeni Bayan Flint (Ella Hunt) ve kucağındaki bebeği Josephine (Zoé Wallon) olacaktır...
***
Çok geçmez...
Contance ile Oliver'ın, Clifford'ın neden olduğu bir tesadüf sonucunda karşılaşarak; resmen tanışacakları an da, nihayet gelir çatar...
Yetmez...
Londra'dan çıkıp gelerek Hilda'nın, kendisine bakıcı olarak Constance'ın yerine Bayan Bolton'ı (Joely Richardson) ayarlamasından sonra; Constance ile Oliver'ın ikinci karşılaşmalarına da, farkında olmadan bizzat Clifford'ın kendisi ön ayak olur...
Dakika 31...
Biri zengin diğeri de yoksul iki genç arasındaki yasak ve tutku dolu bir sevdanın hikayesine tanıklık edeceğiniz, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Emma Corrin ile Jack O'Connell'ın "sanatçı cesareti" içeren performanslarına yaslanılarak, zarif bir "aşk şiiri" lezzetinde kurgulanmış olan, 95 dakikalık ilgi çekici bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,