Hesabım
    Cehennemin Anatomisi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Cehennemin Anatomisi

    Dramatik bir Şehvet İzlencesi

    Yazar: Bige Akdeniz

    Catherine Breillat, kadın cinselliğinin anarşist temsilcisi mi, yoksa bir porno ustası mı? Senelerdir bu durum o kadar büyük bir tartışma yaratmış ki bu konuda siyah beyaz bir bölünme akıp gidiyor. Filmleri Fransa'da ve dünyada sürekli sansürlenen bir yönetmenden bahsediyoruz. İlk filmi 15 sene beyazperde görememiş ve 17 yaşında ilk romanını yazdığında, romanı 18 yaşından küçüklere yasaklanmış bir yönetmenden. Bu tartışmanın yeni filmi Cehennemin Anatomisi ile devam edeceği aşikar. Öyle sahneler var ki filmde, cesareti ve bir o kadar da tuhaflığı karşısında kendinizi gülerken buluveriyorsunuz. Breillat izleyiciyi tüm film boyunca bu türden sakar bir duruma koşullandırıyor. Ne söyleyeceğinizi bilemiyorsunuz filme karşı, şaşkınlık içinde gülmek izleyicinin tek kozu adeta. Filmde tiksinti ile karşılayabileceğiniz sahneler var, ama öyle bir minimalist mizanseni var ki filmin o sade stili içinde yargılama gücünüz elinizden alınıyor.

    Yönetmenin minimalist tavrını her türlü seçiminde görüyorsunuz. Film bir erkek ile bir kadın arasında geçen dört geceyi bir kitabın bölümleri gibi ayırmış. He gece aynı evde ve hatta aynı yatak odasında buluşuluyor. Yatak odasında sadece iki eşya var, birisi yatak, diğeri ise koltuk. Yatak ve koltuk filmin çıkış konusu için özellikle yerleştirilmiş: dikizlemecilik. Her akşam filmin erkek karakteri - ki ismini asla öğrenemiyoruz - o koltuğa oturup kadını çıplak bir şekilde yatarken izlemesi için kadından para alıyor. Bir anlaşma bu...Bir gece rastlantısal bir tanışma üzerine yapılan bir anlaşma. Dört akşam boyunca ritüelvari bir havada, erkek ile kadın arasında geçen hikaye bir yatak odasına sıkıştırılıyor. Anlaşılan o ki Breillat filmde izleyici ile yüzleştirmek istediği, kadın ile erkek arasındaki sorunlu bölgeyi bir yatak odasına izleyici ile beraber kilitliyor. Çıkmak için tek şansınız sinemayı terketmek.

    Erkek ile kadın arasındaki sorunlu bölge nedir? Breillat'nın yazdığı tüm romanlarda ve romanlarında uyarladığı filmlerinde takıntılı olduğu bir konu bu. Breillat'nın kadınları ezilen, problemleri göğüsleyen, cinselliğini erkekler ile yaşamakta zorlanan bir olgu olarak gördüğü apaçık ortada. Erkekleri ise kadınları keşfedemeyen, keşfetse de onu bastırmak, hatta ruhsal olarak öldürmek isteyen olarak görüyor. Anlaşılan Breillat'nın gördüğü yatak odasında yaşanan gizli bir savaş. Bize nasıl gösterdiği ise Breillat'ı diğer yönetmenlerden oldukça farklı kılıyor. Sanırım bu noktada utanması ya da arlanması söz konusu değil Breillat'nın. Sorunu irdelemek adına her türlü tabuyu kırmak, estetik bir filtreden geçmemiş her türden cinsel ilişkiyi kullanmak onun için caiz.

    Özellikle Hollywood filmlerinde gördüğümüz kadını objeleştiren ve seksi izlenilmesi rahat bir duruma koyan anlayış, bu filmde tersyüz edilmiş. Hatta sorunlu bölgeyi daha da şiddetli bir ucundan yakalamak için filmin erkek karakterini kadınlardan ve kadın anatomisinden nefret eden eşcinsel bir erkek olarak seçmiş. İki karaker arasındaki ilişkiyi çözümlemek sadece yaptıklarını izleyerek çok zor. O yüzdendir ki filmdeki iki karakterin dışında, bizi söyledikleri ile yönlendiren, gördüklerimiz üzerine yorum getiren bir üst ses var. Hatta ses olarak daha yaşça büyük bir kadının sesi bu. Masal anlatır gibi kadınla erkeğin davranışları arkasındaki sebepleri irdeliyor. Yani bir nevi karakterlerin iç sesi bu üst ses. Onca anlaşılması zor sahnenin üstüne bizi de rahatlatan bir ses doğrusu.

    Breillat'nın tüm bu çabasını sanatsal porno saçmalığı olarak nitelendiren çok kişi var. Hatta Breillat'nın izleyiciyi umursamadığına dair yorumları onu daha da suçlu bir hale getiriyor. Diğer taraftan ise onun ne yaptığını anlamaya çabalayanlar da var. Gerçek şu ki bu filmi izlediğimizde karşı karşıya kaldığımız bize gösterdikleri değil, aslında yüzleştirdiği bizim kendi ahlaksal değerlerimiz. Kadın ile erkek ilişkisi ve cinsel kimliklerimiz adına oluşturduğumuz tüm normlardan filmi izlerken kendi röntgenciliğimizin devreye girmesine kadar her türlü bakış açısı ile film boyunca bir mücadeledir gidiyor.

    Breillat bizi bu tuzağa göz göre göre atıyor. Aslında bu filmde kadının bir arzu objesi olarak görülmemesi imkansız. Bir yatağın üzerine uzanmış çıplak bir kadın. Teni duru beyaz bir mermeri andırıyor. Kameranın tüm dikizci gücü kullanılarak kadın sürekli izleyicinin bakışına maruz bırakılıyor. Rönesans'tan itibaren yağlı boya resimlerde görülen, çıplak kadın portrelerini anımsatıyor bu görüntü. Bu portrelerde kadın çıplaktır ve doğrudan onu izleyene bakar. Üstelik filmdeki kadın karakter sürekli uykuya kalarak kendisini daha da savunmasız bir durumda sergiliyor. Yani çok önceden bizim de film adına konumumuz belirleniyor, bizlerde kadını dikizliyoruz çünkü bunu yapmaya görsel sanatlar ve özellikle sinema tarafından alıştırılmışız.

    Film çok çelişkili konulara cesur bir şekilde dokunsada, izleyiciye dokunamıyor. Yani konu aldığı cinsiyet ve cinsellik gibi hassas konuları izleyiciye duyarlı bir şekilde vermekten yoksun. Özellikle diyaloglarda bunu hissedebiliyoruz. Ukala bir anlatıma yakalanıyor bazen, yani sanatsal olmanın çabası filmin kendisini aşıyor. Bunun sonucunda ortaya anlamsız sahneler çıkabiliyor.

    Breillat izleyiciyi önemsemiyor olabilir ancak bizim için ne kadar güzel bir kuyu kazsa da bazen o kuyunun içine kendisi rahatlıkla düşebiliyor. Bakalım sizlerde hem kuyuyu, hem de içindeki Breillat'ı görebilecek misiniz filmde?

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top