Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Pablo Larrain imzalı ‘Spencer’, İngiliz Kraliyet Ailesi’nin Noel dolayısıyla buluşması üzerinden kurgusal bir ‘Prenses Diana’ hikâyesi anlatıyor. Biyografik özellikler içeren filmde Kristen Stewart ihtişamın içinde müthiş bir yalnızlık yaşayan ana karakterin kırılganlığını, güvensizliğini, korku ve kaygılarını başarıyla yansıtıyor.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Spencer, Şilili yönetmen Pablo Larrain’in damgasını taşıyor, büyük ölçüde... Ayrıca Claire Mathon’un görüntüleri, Jonny Greenwood’un müziği de çok başarılı.
Eleştirinin tamamı için: T24
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
Larraín, Diana’nın nasıl bir ortamda olduğunu gösterirken genel, ruh haline odaklanırken yakın planlarla ilerletiyor hikayeyi ve gerçekte olup bitenden çok, karakterin dünyasını göstermeye çalışıyor. Saray oyunlarının yaraladığı, aldatıldığını bilen ve bütün ülkenin gözünü üzerinde hisseden bir kadın üzerindeki tahribata odaklanmak istiyor. Bunu yaparken de, Sandringham Köşkü’nün yakınında olan doğup büyüdüğü eve ulaşma çabasını, geçmişe dönüp kendisini yeniden inşa etme hevesi, bugüne dair bir pişmanlık gibi inşa ediyor adeta. Çocukluğunun ‘normal’ günlerine olan özlemini, tekrar oraya dönüp yeniden başlama isteğini dile getiriyor bir bakıma bu arzı. Film de adını Diana’nın aile soyadı olan Spencer’dan alıyor haliyle.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Hurriyet
Pablo Larrain imzalı ‘Spencer’, İngiliz Kraliyet Ailesi’nin Noel dolayısıyla buluşması üzerinden kurgusal bir ‘Prenses Diana’ hikâyesi anlatıyor. Biyografik özellikler içeren filmde Kristen Stewart ihtişamın içinde müthiş bir yalnızlık yaşayan ana karakterin kırılganlığını, güvensizliğini, korku ve kaygılarını başarıyla yansıtıyor.
T24
Spencer, Şilili yönetmen Pablo Larrain’in damgasını taşıyor, büyük ölçüde... Ayrıca Claire Mathon’un görüntüleri, Jonny Greenwood’un müziği de çok başarılı.
Evrensel
Larraín, Diana’nın nasıl bir ortamda olduğunu gösterirken genel, ruh haline odaklanırken yakın planlarla ilerletiyor hikayeyi ve gerçekte olup bitenden çok, karakterin dünyasını göstermeye çalışıyor. Saray oyunlarının yaraladığı, aldatıldığını bilen ve bütün ülkenin gözünü üzerinde hisseden bir kadın üzerindeki tahribata odaklanmak istiyor. Bunu yaparken de, Sandringham Köşkü’nün yakınında olan doğup büyüdüğü eve ulaşma çabasını, geçmişe dönüp kendisini yeniden inşa etme hevesi, bugüne dair bir pişmanlık gibi inşa ediyor adeta. Çocukluğunun ‘normal’ günlerine olan özlemini, tekrar oraya dönüp yeniden başlama isteğini dile getiriyor bir bakıma bu arzı. Film de adını Diana’nın aile soyadı olan Spencer’dan alıyor haliyle.