Senaryosunu da, Paul Tarantino ile beraber yazdığı hikayeden uyarlayarak kaleme alan Scott Wiper'ın yönetmen koltuğunda da oturmakta olduğu “The Big Ugly”; oldukça sert bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 6 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek; Covid - 19 pandemisinin de etkisiyle, brüt 515 bin dolarlık hasılat rakamıyla da gişeye çakılmış olan bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Neelyn (Vinnie Jones), (Stanley Kubrick'in 1971 tarihli "A Clockwork Orange"in de Alex karakterini oynayan Malcolm McDowell'ın canladırdığı) Harris, Koca James (Stephen Marcus), Fiona (Lenora Crichlow) ve Jackie (Elyse Levesque), Londra'dan havalandıkları özel uçaklarıyla; kendilerini havalimanında, petrol milyarderi Preston Lawford (Ron Perlman) ile onun bir türlü kontrol altında tutamadığı serseri oğlu Junior'ın (Brandon Sklenar) karşılayacakları Batı Virginia Amerika'ya uçarlarken...
Uçağın tekerlekleri piste değer değmez Preston ile Junior; içine yüzer dolarlık iki yüzlük destenin yerleştirildiği bir puro kutusunu, gümrük muhafaza memuru Mike'a (Leilani Barrett) teslim eder...
Ardından da...
Çantalarına doldurdukları nakit 25 milyon GBP ile uçaktan inen her bir konuğa, "hoş geldiniz" derler...
***
Zira...
Preston'ın nakit akışına; bir suç şebekesi lideri olan Harris'in de, kirli yollardan kazandığı parasını temizletmeye ihtiyacı bulunmaktadır...
Yani tam anlamıyla, bir karşılıklı kazan - kazan hali mevcuttur ortada...
***
Çok önceden planlanan operasyonun bir parçası olarak da...
Harris'in baş tetikçisi Neely; Preston'ın sağ kolu Milt'in (Bruce McGill) kullandığı bir kamyonetle götürdüğü bir depoda, Koca James'i silahıyla vurarak öldürür...
***
Derken...
İngiltere'den getirilen kara para, bölgesel bir Batı Virginia bankası aracılığıyla; Lawford Oil LLC'nin (Sınırlı Sorumlu Şirket / Limited Liability Company) hesaplarına aktarılarak aklanır...
***
Bu arada...
Preston'da, hep beraber içip eğlenmek amacıyla gidilmiş olan bir barda; tek bir vekaletname ile başka bir LLC'nin hisselerini de Harris'e devretmektedir...
Ki...
Filmin anlatıcısı da olan Neely'e göre, bu evrakın zerre kadar değeri yoktur...
Çünkü...
Sözleşme kan...
Preston ile Harris arasındaki karşılıklı güven ve dostluk sayesinde teminat altındadır...
***
Neyse...
Tam her şey yolunda gidiyormuş gibi görünüyorken...
Junior, birlikte kafaları çekmekte olduğu babasının adamlarından ustabaşı Will (Nicholas Braun) ile Stoney'e (Dan Buran); Neely'nin altı yıllık kız arkadaşı Fiona ve Harris'in kendisine para ödeyerek birlikte olduğu fahişe Jackie'ye, kafayı taktığını itiraf etmektedir...
***
Çok geçmez...
İşin sonunun nereye varacağını tahmin edebildiği için, olaya müdahil olarak onu durdurmak isteyen Will ve Will'e engel olan Stoney'in şaşkın bakışları arasında Junior; Jackie ile seks yapmak üzere, bardan ayrılmaktadır...
***
Junior için sıradaki hedef...
Her ne kadar, çetin ceviz gibi görünüyor olsa da...
İçkiyi fazla kaçırdığı için sızarak gecenin kalanını otel odasında geçirmek zorunda kalan Neeely'i, tek başına bırakarak yanından ayrılıp yeniden dışarıya çıkan Fiona'dadır...
***
Ertesi sabah...
Neely'nin yatmakta olduğu otel odasının kapısına, abartılı bir biçimde vurulmaktadır...
Akşamdan kalma olan Neely, güçlükle kendine gelip; dışarısında patronu Harris'in bulunduğu kapıyı açarken, Fiona'nın odada olmadığını fark edecek...
Ve...
Bu yüzden de...
Harris'in, çok önemli bir toplantı için Londra'ya geri dönme talimatına; "Fiona'yı bulmadan asla olmaz" diyerek uymayacaktır...
***
Hiçbir yeri ve kimseyi tanımayan Neely...
Bir gece önce, içki ve uyuşturucuyu fazla kaçırdıktan sonra olay çıkartarak adam dövdüğü bara giderek; özür dileyeceği barın sahibi Tomi'ye (Joelle Carter), Fiona'yı görüp görmediğini soracak ve karşılığında da...
"Kapatıncaya kadar şurada, Preston Lawford'un oğluyla oturuyor... Gülüyor, içiyor ve iyi vakit geçiriyorlardı... Sonra da birlikte ayrıldılar..." yanıtını alacaktır...
***
Duydukları karşısında morali yerlere düşmüş olan Neely'nin...
Öncelikle ayılarak kendine gelmesi için Tomi, babasının tekniği olduğunu belirteceği; kocaman bir bardak dolusu süt ve bourbon viski karışımını, içmesini sağlayacak...
İlaveten de...
Kendisinin, kadınlar tuvaletinde bulunan cüzdanı ile cep telefonunu da teslim edecektir...
***
Neely, telefonunu kontrol ettiğinde de...
Gecenin 2:53'ün de, Fiona'nın; "Neely! Neely! Telefonunu aç! Kayboldum! Nerede olduğumu bilmiyorum... Gel buraya!" şeklinde sesli mesaj bırakıp, konum attığını görür...
***
Bunun üzerine...
Bizzat kendisinin teklifiyle...
Tomi'nin, iki yıl önce ölmüş olan babasının kamyonetini ödünç alan Neely; telefonunun yönlendireceği konuma doğru yola koyulur...
Dakika 26...
Mevzunun, bir "intikam" öyküsüne evrileceği filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; aksiyon dozunun da giderek yükseleceği, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,