En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
banadolu
Takipçi
445 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
22 Şubat 2007 tarihinde eklendi
filmlerinde new york'u mesken eden 3 yönetmenin bir araya gelmesi pek parlak olmamış ne yazık ki!bence şehrin hikayelerdeki etkisi tartışılır.diğer yönden bakarsak fazlasıyla ısmarlama gibi duruyor.nick nolte ile etkileyici olan fakat ağırlığını üstünden atamayan scorsese bölümünden sonra izlediğim en kötü coppola filmi geliyor vıcık vıcık sosyete baygınlık veren ve asla özdeşleşemediğim bir hikaye!!son bölümde woody biraz durumu kurtarır gibi oluyor tabi yine de filmin süresi kısıtlı aklımızda erooool'e ilham veren anne figürü kalıyor ama fazlasıyla karikatür tipler.yine de eğlenceli ve en iyi bölüm.bence gereksiz bir üçleme olmuş
Üç New Yorker rejisörün imzasını taşıyan; yer yer hüzünlü, kâh komik Big Apple öyküleri...Filmi geç de olsa temaşa imkânım oldu. Epizotların içerisinde en beğendiğim Allen’ın elinden çıkma sonuncu hikâyeydi. Usta yönetmen, çoğu filminde dekor olarak kullandığı aşina mekanında, orta sınıf kastların davranış kalıplarından hareketle, anne tahakkümünden bunalmış bir karaktere hayat veriyor. Tabi bolca kullandığı 'fars' enstantaneler eşliğinde... Oldukça matraktı.Scorsese ise buğulu sokak siluetlerini çeşni ettiği hikâyesinde sanat ve sanatçının ezeli meselelerinden olan ’üretim’ sorunsalına değiniyor. Üretimdeki kabızlığı giderme yolu, ters orantılı olarak, depresif bir halet-i ruhiyeden mi geçer? Bohem sanat çevrelerinin kalbine yaptığımız küçük yolculukta, bu kadim sorunsal Nick Nolte’de (bu arada soyut resmi hiç sevmediğimi de itiraf edeyim.) tecessümünü bulmakta... Son olarak After Hours’un cazibeli Marcy’i Rosanna Arquette’yi görmek hoştu gerçekten. Coppola imzasını taşıyan ve kaymak tabaka etrafında gelişen ikinci part ise biraz zorlama ve kopuk gibi geldi bana.Esasında her üç yönetmenin de filmografilerine şöyle bir üstünkörü bakıldığında, hakikaten 'sokağı' çok iyi yansıttıkları görülecektir.Sinemayla kalınız efendim...
3 farklı yönetmenden 3 farklı New York hikayesi olunca 3 yönetmeni de aynı anda değerlendirme şansı buluyo insan.Woody Allen gerçekten kısa hikayelerde bile komediyi çok başarılı kullanıyor..Öyle orjinal unsurlar kullanmış ki zaten bizim şeker reklamlarına ilham kaynağı olmuş :)
Martin S.'nin öyküsüne gelince çok hareketli ya da eğlenceli olmasa da ressamın ilham kaynaklarını (resim-müzik-kadın üçlüsü) çok iyi vurgulamış..
izleyenler fark ettiniz mi bilmiyorum ama hani bi olips reklamı vardı ''eroool'' diye, meğerse woody allen'lı bölümden esinlenilmiş biraz.. ayrıca dikkati mi çekti, hokkabaz filmi de gene woody allen'ın olduğu bölüme benziyodu biraz, cem yılmaz da esinlenmiş olabilir...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.