Sıradan bir senaryosu olan bir soygun filmiydi. Başrollerde üç büyük oyuncu vardı ama bu filmin iyi olmasını sağlamadı. Bir filmde oyunculuklar iyi olabilir ama senaryo vasat ise iyi bir film ortaya çıkmaz. Sürükleyiciliği az olan bir film izledim. Son sahnelerde bir heyecan verici sahneler oldu o kadar. Nick adlı soyguncu bir baş işletiyordur. Aynı zamanda Max ile ortaklığı vardır. Bu adam ile soygun işleri yapıyordur. Bu yaptıkları soygun işlerinden birini anlatıyor film. Max, Nick'e dönemin Fransa Kraliçesinin asasını çalmasını söyler. Nick bunu hemen kabul etmez çünki artık bu işlerden bıkmıştır. Sevgilisiyle evlenip mutlu bir hayat sürmek istiyordur. Max'in ısrarıyla Nick görevi kabul eder. Max'in Nick'e yardım için verdiği Jack ile birlikte plan yaparlar. Zorlu uğraşlardan sonra asayı ele geçirir Nick. Jack, Nick'ten asayı ister, vermezse kendisini vuracağını söyler. Nick asa benzeri bir şey verir ama bu Jack'in istediği olan gerçek asa değildir. Sonradan Jack bunun farkına varır. Nick de asayı alıp uzaklara gider. Asayı Max'e sunmaz. Sevgilisiyle bir yolculuğa çıkar ve film sonlanır.
Filmin hikayesi kabaca bu şekildeydi. Klasikleşmiş bir senaryonun üstüne konulan fazla bir şey yoktu. Sadece son sahnedeki Nick'in Jack'i kandırması klasikliği aşan bir sahneydi. Oyunculuklar başarılıydı. Üstat Marlon Brando'yu uzun zaman sonra bu filmde izlemiş oldum.
Filme verdiğim puan= 6,8