Hesabım
    İnsanlar İkiye Ayrılır
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    İnsanlar İkiye Ayrılır

    Beyaz yakalılar da ikiye ayrılır!

    Yazar: Banu Bozdemir

    İlk sinema filmi Karışık Kaset olan Tunç Şahin imzalı İnsanlar İkiye Ayrılır, açıkçası filmin ilk karelerinden ve oyuncularının (Burcu Biricik, Pınar Deniz) varlığından dolayı olası bir aşk hikayesinin açmazları içinde dolaşan insanların hikayeleri gibi duruyor. Ama hikayenin içine girdiğimizde insanın içinde barındırdığı, karanlık ve gizli dehlizlerle karşılaşmak şaşırtıcı olduğu kadar keyifli de duruyor.

    İnsanlar İkiye Ayrılır; ana akım sinema anlatımına yakın duran tavrıyla, beyaz yakalı insanların hırslarının arka tarafına ışık tutan anlatımıyla hem yakinen bildiğimiz hem de uzak durduğumuz bir hikaye izlenimi uyandırıyor.

    Film bir şirket politikası gibi dursa da gerçekte de öyle olan av ve avcı olma kavramlarına vurgu yaparak ilerliyor. Hayatta da öyle değil midir, bazı konularda avcı olurken, bazı konularda gafil avlanırız. Bu ya karşımızdakine olan güvenimizden ya da olayları dar bakışlı idrakimizden kaynaklanabilir. Patron, bankacı, çalışan ve müşteri arasında yaşanan olaylardan dolayı seyirci olarak biz de bir pinpon topunun hızında izliyoruz olayları. Bizim ilk başta gördüğümüz herkesin çıkarları için tırnaklarını çıkarmaktan kaçınmadığı bir dünya. Oysa arka planda tıpkı filmin en gerçekçi tepkilerini veren Tilbe’ymiş herkes diyebiliyoruz. Bir sistem eleştirisi gibi dursa da, insanın durmak istediği yeri kendinin belirlemesi değil midir daha etik olan. Yani aklımıza ilk Tilbe’nin verdiği tepki gelmez mi? Ben bu işyerinde yapamıyorum, o halde ayrılmalıyım buradan tepkisi! Ya da hırslarının peşinde sürüklenip iyice o dünyanın çarklarına saplanırsın. Karakterlerimiz ikisi olmaya niyet edip bir anlamda başarıyorlar da!

    Filmin olayları anlatım tarzı, hikayenin açıklanan yanı hepimize tanıdık gelse de, filmi ilgiyle izlemeye devam ediyoruz. Bir nevi tıkır tıkır işleyen sistemin zincirleri arasına çomak sokmanın hikayesini izliyoruz. Film, arada arka planlara da dair ufak kaçamaklar yapsa da sonuna kadar kazasız belasız ve ilgiyle izletiyor. Film av ve avcı kodları üzerinden insanın dış görünüşüne dair ipuçları vermeyi de ihmal etmiyor. Duygu, patron ve bankacı tarafından sorgulanırken en aciz halini kuşanıyor, makyajsız, saç baş dağınık. En büyük mağdurun kendisini olduğunun altını çizmeye çalışıyor. Bankacı Müge ise anlayışlı ve otoriter, düzgün giyim, kusursuz makyajla ortamın en mühim kişisi olduğunu tekrar eder kıvamda. Patron Eray biraz daha çökük, mağduru oynayan ama çalışanının da her an kafasını ezmeye hazır, biraz dağınık… Bahadır ise iş ve aşk hayatını karıştıran yaramaz çocuk kıvamında. Film beyaz yakalıların dünyası, hırsları, arka planları, özlemleri konusunda uzun ve dolambaçlı bir hikaye anlatıyor, bunu da gayet başarılı bir anlatımla karşımıza getirdiği de aşikâr!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top